Yazar Harun Yahya (Adnan Oktar) ile Bir Röportaj

meridyen2

Kayıtlı Üye
Yazar Harun Yahya (Adnan Oktar) ile Bir Röportaj

Bugün Sünnilikte Mehdi inancı ne derece yaygındır? Bir yüzde verebilir misiniz.

Mehdi inancı tarih boyunca İslam dünyasında her zaman çok büyük bir önem taşımıştır. Bu Sünnilik için de Şiilik için de geçerlidir. Bu iki büyük mezhebin inanışlarında bazı farklılıklar olmakla beraber Mehdi inanışının özü aynıdır. Şiiler de Sünniler de dünyayı tüm sıkıntılarından kurtaracak olan bir kurtarıcıyı beklemektedirler.

Sünni inanışlarına göre temel kaynak Peygamber Efendimiz (sav)'in hadisleridir ve hadislerde Mehdi inanışı çok açık bir şekilde tarif edilmiştir. Bu hadislerin sağlam kaynaklara dayandığı konusunda İslam alimleri arasında bir mutabakat söz konusudur. Kütüb-i Sitte'de, -Ebu Davud, Tirmizi ve İbni Mace hadis külliyatlarında- Mehdi konusu açıkça zikredilmektedir. Buhari ve Müslim'de de ahirzamanda gelecek olan bir kurtarıcıdan, imam tabiriyle bahsedilmektedir. Dolayısıyla Sünnilikte de Mehdi inancı çok güçlüdür.


Sünni İslamda Mehdi inancının bütün sınıflar, toplumun bütün kesimleri üzerinde yaygın olarak etkisi var mıdır, yoksa belli kesimler bu inancı daha mı çok benimserler?

Mehdi inancı tüm İslam dünyasında, her zaman, çok önemli bir yere sahip olmuştur. Tabi ki Müslümanlar arasında da bu inancı benimsemeyen, bazı yönlerini reddeden ya da farklı görüşler öne süren kişiler ya da gruplar olmaktadır, tarih boyunca da olmuştur. Ancak bunlar, genelde İslam inançlarıyla uymayan görüşleri benimseyen, sahih hadisleri reddeden, aykırı görüşlü akım ya da kişiler olmaktadırlar. Bunlar İslam dünyasında çok küçük bir azınlığı oluşturmaktadırlar. Gerçekte ise Mehdi konusunda İslam ümmetinde, inanışlarda bazı farklılıklar olmasına rağmen, büyük bir ittifak söz konusudur. Bunu ahir zaman ve Mehdi konulu kitaplarımın dünyanın farklı ülkelerinde ve farklı kesimlerden gördüğü çok olumlu tepkilerden de anlıyorum. Internet sitelerimize gelen mesajlarda da bu inancın Müslümanların kalbinde ne kadar güçlü olduğunu görüyorum. Endonezya'dan Güney Afrika'ya, İngiltere'den Çin'e, Kanada'dan Avustralya'ya kadar dünyanın dört bir yanındaki Müslümanlar Ahirzaman ve Mehdi konularında çok derin inanç ve geniş bir bilgi birikimine sahipler.


Bundan önce kendilerini Mehdi ilan etmiş olan kişiler (Ibn Tumart, Muhammed Ahmed, ve 1930 yılında Türkiye'den çıkan Manisalı Mehmet) hakkında kişisel ve dini düşünceniz nedir?

Kişiler üzerinde durmak istemiyorum, ancak hadislerde bildirildiğine göre, Hz. İsa'nın yeryüzüne ikinci kez gelişinden ve Hz. Mehdi'nin ortaya çıkışından önce, birçok sahte kurtarıcılar, Mehdi'ler ve Hz. İsa olduğunu iddia eden insanlar ortaya çıkacaktır. Bu gibi kişilerin ortaya çıkması ise insanların Hz. İsa ya da Hz. Mehdi olduğunu söyleyen herkese şüphe ile yaklaşmalarına neden olacak olabilir. Büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi bu kişileri şu şekilde tarif etmektedir:

Hem ben müteaddid insanları gördüm ki, bir nevi Mehdi kendilerini biliyorlardı ve "Mehdi olacağım" diyorlardı. Bu zâtlar yalancı ve aldatıcı değiller, belki aldanıyorlar. Gördüklerini, hakikat zannediyorlar. Esma-i İlahînin nasılki tecelliyatı, Arş-ı A'zam dairesinden tâ bir zerreye kadar cilveleri var ve o esmaya mazhariyet de, o nisbette tefavüt eder. Öyle de mazhariyet-i esmadan ibaret olan meratib-i velayet dahi öyle mütefavittir. (Mektubat, 447)

Bediüzzaman'ın da belirttiği gibi bu kişiler, kendilerinin beklenen kurtarıcı olduğundan son derece emin olacaklardır. Mehdi'nin ve Hz. İsa'nın tanınmamalarında da bu sahte şahsiyetlerin varlığı önemli bir etken olacak olabilir. Insanlar yıllardır sahte kurtarıcılarla karşı karşıya kaldıkları için Hz. Mehdi'yi de uzun süre tanımayacak olabilirler. Aynı şekilde yıllar boyunca kendisini Hz. İsa olarak tanıtan çok fazla kişiyle karşı karşıya kaldıkları için Hz. İsa geldiğinde onu da uzun süre tanımayacak olmaları muhtemeldir. Ancak hiç unutmamak gerekir ki sahte mesihlerin ortaya çıkışı da ahir zaman şahısları olan Hz. Mehdi'nin ve Hz. İsa'nın gelişinin birer alametidir, müjdesidir. Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde bu müjde şu şekilde haber verilmektedir:

Her biri Allah'ın Resulü olduğunu iddia eden otuza yakın yalancı gönderilmedikçe kıyamet kopmayacaktır. (Tirmizi, Fiten: 43; Ebu Davud, Melahim: 16)

Her birisi kendinin Tek Mabud olan Allah'dan Resul olarak gönderildiğini iddia eden altmış yalancının çıkması. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 36)

Sahte mesihlerin, mehdilerin bir kısmı çıkmıştır, bir kısmı da ilerleyen yıllarda çıkacaktır. (En doğrusunu Allah bilir.) Şüphesiz, sahte mesihlerin yalanlarının tümüyle ortaya çıkacağı günler ise çok yakındır. Çünkü Peygamberimiz (sav) yalancıların ardından Hz. İsa'nın geri dönüşünü ve Hz. Mehdi'nin gelişini de müjdelemiştir.


Sahte bir Mehdi gerçek Mehdiden nasıl ayırt edilir?

Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde Mehdi'nin tüm özellikleri çok detaylı olarak tarif edilir. İslam alimlerinin açıklamalarında da Hz. Mehdi hakkında çok önemli bilgiler bulunmaktadır. Bu nedenle de Mehdi olduğu düşünülen bir kişinin bu özelliklere sahip olup olmadığı önemlidir. Bunlar da: Peygamberimizin soyundan olması, İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kılması, İslam dinini Peygamberimiz (sav)'in ardından türetilen tüm hurafe ve inanışlardan temizlemesi, yeryüzüne barış ve huzur getirmesi, İslam birliğini sağlaması, mezhepleri ortadan kaldırması, tüm İslam dünyasının kendisine biat etmesi, Ehli Kitap ile ittifak etmesi... dir. Bunlar gerçekleştiğinde bu kişinin Mehdi olabileceğini veya olağanüstü bir insan olduğunu düşünebiliriz.

Tarih boyunca bu yukarıda saydığım özellikleri bir yönüyle gerçekleştirmiş çok değerli İslam alimleri olmuş olabilir. Ancak ahir zaman Mehdisi söz konusu olduğunda önemli olan tüm bu özellikleri, tek başına, kendi şahsında birleştirmesi olacaktır. Büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi, ahir zaman Mehdisi ile bu insanlar arasındaki farklılıkları şöyle haber verir:

Büyük Mehdi'nin çok vazifeleri var. Ve siyaset âleminde, diyanet âleminde, saltanat âleminde, cihad âlemindeki çok dairelerde icraatları olduğu gibi.. herbir asır me'yusiyet vaktinde, kuvve-i maneviyesini teyid edecek bir nevi Mehdi'ye veyahut Mehdi'nin onların imdadına o vakitte gelmek ihtimaline muhtaç olduğundan; rahmet-i İlahiye ile her devirde belki her asırda bir nevi Mehdi, Âl-i Beyt'ten çıkmış, ceddinin şeriatını muhafaza ve sünnetini ihya etmiş. (Şualar 590)

Üstad, Mehdi'nin siyaset alanında faaliyet yapacağını, devlet yönetiminde en üst kademede bulunacağını belirtmiştir. Nitekim hem siyaset, hem diyanet, hem de tebliğ yönünden faaliyette bulunması çok geniş imkanlar gerektirmektedir. Buradan Mehdi'nin imkanlarının çok geniş olacağını, bu görevlerin tam yapılmasının ancak devlet yetkilerinin kullanılması ile mümkün olacağını anlamaktayız. İşte ahir zaman Mehdisi ile kendilerini Mehdi zanneden kişiler arasındaki en büyük fark budur. Hz. Mehdi'nin faaliyetleri tüm dünya çapında olacak, kısıtlı kişilerle sınırlanmayacak, her alanda çok büyük bir fikri mücadele yürütecek, İslam dinini Allah'ın izniyle tüm dünyaya hakim kılacaktır.


Her ikisi de yeryüzünde bulunduğunda Hz İsa ile Mehdi arasındaki ilişki nasıl olacaktır?

Hadislerde bildirildiğine göre Hz. İsa yeryüzüne geldiğinde Hz. Mehdi ile birlikte hareket edecek, ikisi birlikte tüm güçlerini birleştirerek din ahlakını yeryüzüne hakim kılacaklardır. Hz. İsa, dünya üzerindeki dinsiz sistemin önderi olan Deccal'i ortadan kaldıracak, Mehdi de bu mücadelesinde ona yardımcı olacaktır. Hz. İsa ve Hz. Mehdi dünyada ve ahirette birbirini çok seven iki kardeştir. Aynı düşünceleri, aynı inançları paylaşacaklardır. Hz. Mehdi İslam aleminin, Hz. İsa da Müslümanlığa dönmüş olan Hıristiyan aleminin manevi lideri olacaktır. İkisinin önderliğinde dünya üzerinde çok büyük bir huzur, barış ve mutluluk dönemi yaşanacaktır.

Ancak bütün dünyanın imamlığına Hz. Mehdi'yi, Hz. İsa'nın geçireceği de hadislerde bildirilmektedir. Hem Müslümanlığa dönmüş olan Hıristiyan aleminin hem de Müslüman aleminin lideri Hz. Mehdi olacaktır. İslam alimlerinin Peygamberimiz (sav)'in hadisleri doğrultusunda yaptıkları açıklamalarında Hz. Mehdi'nin Kureyşi (Peygamber Efendimiz (sav)'in soyundan; yani seyyid) olacağı bildirilmiştir:

"Şurası da bir gerçektir ki, İsa Mehdi'den hakimiyeti almayacak; çünkü liderler Kureyş'dendir. Madem insanlar arasında bu ikisi mevcut olacak, öyleyse İsa (as) onun Emiri değil de Veziri olacaktır. Bu sebepledir ki Mehdi'nin arkasında namaz kılacak ve ona tabi olacaktır" (Kıyamet Alametleri, s. 185)

Hz. İsa'nın imamlığın Hz. Mehdi'ye layık olduğunu belirterek onun imamlığını tasdik edip Hz. Mehdi'yi imamlığa geçireceği rivayetlerde belirtilmiştir.

İbn-i Mâce ve Ebu Nuaym'ın, Ebu Umâme'den, rivayetine göre; ... "Mehdi salih bir insandır. Sabah namazını kıldırmak için öne geçtiği bir sırada MERYEM OĞLU İSA ALEYHİSSELAM (YERYÜZÜNE) İNECEKTİR. Bunun üzerine imam (Mehdi), namazı onun kıldırması için geri geri çekilecek, fakat Hz. İsa Aleyhisselam, iki elini onun omuzları arasına koyacak ve şöyle diyecek: Sen öne geç ve namaz kıldır. Çünkü, o senin için ikame olundu. Bu sözlerden sonra iMAMLARI (MEHDİ) ONLARA NAMAZ KILDIRACAKTIR." (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l I'mam El-Mehdi El-Muntazar)

Ahmet b. Hambel "Müsned"de ve El-Hakim "Müstedrek" de Osman b. Ebi'l-Âs'dan rivayet ettiklerine göre; HZ. İSA SABAH NAMAZI VAKTİNDE İNECEK ve insanların Emiri (Mehdi) ona; "Ey Ruhullah! Öne geç de bize namaz kıldır." diyecek. O da: "Hayır, SİZDEN BAZINIZIN BAZINIZ ÜZERİNE İMAM OLMASI, ALLAH (C.C.)'IN BU ÜMMETE VERDİĞIİBIR ÜSTÜNLÜKTÜR. Sen bize namaz kıldır." diyecek. Bunun üzerine MEHDİ ÖNE GEÇİP KENDİLERİNE NAMAZ KILDIRACAK... (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l I'mam El-Mehdi El-Muntazar)

Bediüzzaman Said Nursi de Hz. İsa'nın Hz. Mehdi'nin arkasında namaz kılacağını eserlerinde şöyle bildirmiştir:

... Hattâ " HAZRET-İ İSA ALEYHİSSELAM GELİR. HAZRET-İ MEHDİ'YE NAMAZDA İKTİDA EDER, TABİ' OLUR." diye rivayeti, bu ittifaka (birleşmeye) ve hakikat-ı Kur'aniyenin metbuiyetine (Kur'an hakikatlerine uyulmasına, tabi olunmasına) ve hâkimiyetine işaret eder. (22 Şualar, sf.587)


Şii inancında gizli imam konusundaki analizinizi anlatabilir misiniz?

Bildiğiniz gibi Şii inanışlarına göre; Hz. Fatıma, Hz. Zehra ve on iki imamın açıklamaları ve ifadeleri Peygamberimiz Hz. Muhammed'in ifadeleri ile eşit tutulur. Sünni inanışlarına göre ise sadece Peygamber Efendimiz (sav)'in hadisleri sahihtir. Bu nedenle de Mehdilik konusundaki rivayetler, sayı bakımından Ehli Sünnet kaynaklarında Şia kaynaklarına göre daha azdır. Şii kaynaklarında, sadece Mehdi'nin zuhurunu müjdeleyen yaklaşık 700 tane hadis rivayet edilmiştir. Mehdi'nin Ehl-i Beyt'ten olduğunu haber veren 400'e yakın hadis bulunmaktadır. Ve bunların dışında yüzlerce hadis bulunmaktadır Mehdi'nin görünüşünü, yapacaklarını, inkar edenlerle mücadelesini, hakim olduğunda nasıl bir ortam oluşacağını anlatan. Şiilikte Mehdi konusu en önemli inanç akidesidir ve "Zamanın Sahibi" olarak isimlendirdikleri Mehdi'nin bir gün mutlaka ortaya çıkacağına inanırlar. Tarih boyunca Ehli Beyt'ten bir çok kişi Mehdi olarak kabul edilmiş, ancak bu kişiler kendilerinden beklenenleri yerine getiremedikleri için, ümitler yerini yeni bir Mehdi beklentisine bırakmıştır.

Şiilikteki Mehdi inancının temeli "Mehdi'nin kayboluşu ve 12 imamın sonuncusu olarak dünyaya gelişi" üzerine kuruludur. Şia kaynaklarına göre Mehdi biri küçük biri büyük olmak üzere iki gaybiyet (kayboluş) yaşayacaktır.

Bazı hadislerde, Hz. Mehdi'nin zuhurundan sonra biri kısa diğeri uzun olmak üzere iki kez insanlardan ayrı kalacağı bildirilmektedir. Bir hadiste şu şekilde geçmektedir:

"Mehdi 2 kez insanların gözünden kaybolacaktır. Bir seferinde o kadar uzun bir zaman görülmeyecek ki, kimisi onun öldüğünü, kimisi de bırakıp gittiğini zannedecek, yakın arkadaşları dışında hiçkimse onun yerini bilemeyecektir."

Bu hadiste Mehdi'nin ikinci kayboluşunun daha ağır şartlarda ve daha uzun süreli olduğuna, o devrede onunla görüşmenin güçlüğüne ve sadece yakınları ile görüşme imkanı olduğuna dikkat çekilmiştir. Bilindiği gibi, Hz. Mehdi inkar edenlerle, dinsizlerle, materyalistlerle çok büyük bir fikri mücadele yürütecektir. İslam ahlakını dünya üzerinde hakim kılmak için tüm imkanlarıyla, tüm gücüyle büyük bir çaba sarf edecektir. Hz. Mehdi'nin böyle önemli bir dönemde, bilerek kaybolması düşünülemeyeceğine göre, onun insanlardan ayrı ve uzak kalması "kendi iradesi dışında" gerçekleşecektir. Nitekim bir diğer hadis şu şekildedir:

"Bir gün Huzeyfe'nin yanında Mehdi'nin çıktığı söylendi. O dedi ki: siz eğer aranızda Hz. Muhammed'in ashabı olduğu halde o çıkarsa felah buldunuz. Muhakkak ki o, insanların karşılaştıkları şerler sebebi ile GAİB'in (Mehdi'nin) kendilerine insanların en sevgilisi olmadıkça çıkmayacaktır. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il ahir zaman, s. 27)

Mehdi'nin kayıplığı, efsanevi şekilde yüzlerce yıl süren bir kayıplık değil, fakat belli aralıklarla insanlar arasından ayrılma, zorunluluklar neticesinde onlardan uzak kalma şeklinde gerçekleşecek olabilir. Hadisin son kısmında da bu kayıplık devresinde insanların çeşitli şerlere maruz kalması sebebiyle Mehdi'ye karşı olan sevgi ve özlemlerinin artacağına işaret ediliyor.
Mehdi'nin kayboluşu, onun gizlenmesine de işaret ediyor olabilir. Çünkü o, sürekli olarak dinsizlerin, materyalistlerin saldırısı, baskısı altındadır. Diğer insanlar gibi günlük hayatını rahat bir şekilde devam ettiremez. Sürekli gizlenmek, insanlardan uzakta kalmak durumundadır. Ancak bu şekilde inkar edenlerin saldırılarını, iftiralarını engelleyebilmektedir.


Bugün kendisini Mehdi ilan eden bir kişi ile ilgili sizin düşünceniz nasıl olur (örnek olarak Usama bin Ladin, bu kişinin Mehdi olduğundan şüphelendiklerinin yazılı olduğu bazı sünni kaynakları buldum).

Bir insanın kendisini Mehdi ilan etmesi, o kişinin Mehdi olmadığının en açık kanıtıdır. Çünkü bir insanın "ben Mehdi'yim" demesi, "Ben masumum, imtihan olmama gerek yok, cennet ümidi ile cehennem korkusu arasında değilim, cenneti garanti altına almış durumdayım, bana vahiy geliyor" iddiası ile aynı anlama gelmektedir. Böyle bir iddia Kuran ayetlerine, İslam ahlakına aykırıdır. Eğer böyle bir iddia gafletten kaynaklanmıyorsa, o zaman dinsizlikten kaynaklanıyor demektir.

Mehdi, "Beni Mehdi kabul edin" diye uğraşmaz, böyle bir iddiada bulunmaya ihtiyaç duymaz. Çünkü Mehdilik bir başarıdır. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde buyurduğu gibi, İslam'ın yeryüzüne hakim olmasına vesile olması Hz. Mehdi'nin reddedilmesi mümkün olmayan özelliğidir. Bediüzzaman Said Nursi de eserlerinde, Hz. Mehdi'nin mübarek şahsını belirleyecek nitelikleri detaylı olarak açıklamıştır. Bediüzzaman, Hz. Mehdi'nin görevlerinin neler olacağını anlatırken, İslam Birliği'nin sağlanmasını Hz. Mehdi'nin üç büyük görevinden biri olarak belirtir. İlgili söz şu şekildedir:

O ZATIN ÜÇÜNCÜ VAZİFESİ, Hilafet-i İslamiye'yi İTTİHAD-I İSLAM'A (İslam Birliği'ne) BİNA EDEREK, İsevi ruhanileriyle ittifak edip DİN-İ İSLAM'A HİZMET ETMEKTİR. Bu vazife, PEK BÜYÜK BİR SALTANAT ve kuvvet ve milyonlar fedakarlarla tatbik edilebilir (uygulanabilir). Birinci vazife, o iki vazifeden üç-dört derece daha ziyade kıymetdardır, fakat o ikinci, üçüncü vazifeler pek parlak ve çok geniş bir dairede ve şa'şaalı bir tarzda olduğundan umumun ve avamın nazarında daha ehemmiyetli görünüyorlar. (Sikke-i Tasdiki Gaybi, s. 9)

Bediüzzaman'ın belirttiği gibi Hz. Mehdi, önce İslam Birliği'ni tesis edecektir. Sonra, İslam Birliği'nin kuvvet ve desteğini alarak din ahlakını tüm dünyaya hakim kılacaktır. Bu kutlu görevini yerine getirirken –Allah'ın izniyle- büyük bir güç, kuvvet ve iktidara da sahip olacaktır. Hz. Mehdi'nin mübarek şahsı Allah'ın izniyle zuhur ettiği zaman, hadislerde de belirtildiği gibi, Mehdiliğini iddia etmeyecek ya da bunun propagandasını yapmayacaktır. Hz. Mehdi'nin büyük icraatleri, bu kutlu şahsın ortaya çıktığının en büyük ispatı ve delili olacaktır. Bir hadis-i şerifte, Hz. Mehdi'nin "kendisi istemediği halde, kendisine biat edildiği" bildirilmektedir:

Hz. Mehdi İSTEMEDİĞİ HALDE ONA BİAT EDECEKLERDİR. Daha sonra Hz. Mehdi, onlara iki rekat namaz kıldıracak ve Makam'ın yanında minbere çıkacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 34, 50, 44)

Hadis-i şerifte Hz. Mehdi'ye kendisi istemediği halde biat edildiğinin bildirilmesi, kendisinin hiçbir zaman Mehdilik iddiasında bulunmayacağının işaretidir. Hz. Mehdi'de tecelli eden açık alametler ve kendisinin büyük icraatleri onun beklenen mübarek şahıs olduğunu gösterecektir. Kendisi herhangi bir telkin ya da iddiada bulunmayacaktır. Mehdi İslam aleminin başına geçtikten sonra, bu mübarek insana Mehdi isim konsun ya da konmasın bir önemi olmayacaktır. Bir insan "onun mehdi olduğuna inanmıyorum" dese de birşey değiştirmez. Çünkü kaderde olması gereken olay olacaktır. O, diğer bütün peygamberler gibi kaderindeki görevini yapacak, Allah'ın mehdisi olarak din ahlakını yeryüzüne hakim kılacaktır. Mehdi "beni kabul edin" demeyecek, kaderi ona doğru gidecektir.

Mehdi Allah'ın Rahman ve Rahim isminin tecellisidir. Aynı zamanda da Kahhar ve Cabbar isimlerinin de tecellisidir. Mehdi'yi, Mehdi'nin oluşturacağı dünya üzerindeki hakimiyeti kimse engelleyemez. Dinsizler, inkar edenler, materyalistler Mehdi'yi engellemek için çeşitli önlemler alacaklar, ancak Allah Kahhar ve Cabbar sıfatı ile din ahlakını yeryüzünde hakim kılacaktır. Ancak bu hakimiyet inşaAllah sevgi ve muhabbetle, Allah'ın manevi zoru ile gerçekleşecektir.

Mehdi mutlaka İslam aleminin başına geçecektir. O zaman bu kişiye mehdi dense ne fark edecek, denmese ne fark edecek.


Bugün ya da yakın gelecekte kendisinin Mehdi olduğunu söyleyen bir kişi olursa, siz ya da dindar bir Sünni müslüman buna nasıl karşılık vermelidir?

"Hiç şüphesiz, Biz herşeyi kader ile yarattık." (Kamer Suresi, 49) ayetiyle de buyrulduğu gibi, Rabbimiz herşeyi belirli bir kaderle yaratmıştır. Tüm canlı ve cansız varlıkların kaderi gibi, Hz. Mehdi'nin de kaderi Allah Katında bellidir. Bu mübarek şahsın kimliği, alametleri, ortaya çıkışı, İslam Birliği'ni sağlayışı, İslam ahlakını yeryüzüne hakim kılışı Allah Katında belirlenmiş bir kaderdir.

Rabbimiz kaderde kimi takdir etmişse Hz. Mehdi odur. Hz. Mehdi, Yüce Allah'ın Peygamber Efendimiz (sav)'e 1400 yıl önce bildirdiği, Peygamberimiz (sav)'in fiziksel ve diğer özelliklerini, faaliyetlerini, hizmetlerini ve dünyada bıraktığı etkiyi bildirdiği mübarek kişidir. Bu özelliklerin taklit edilmesi, çaba harcanarak kazanılması kesinlikle mümkün olmadığı gibi, Hz. Mehdi'nin çalışmalarının durdurulması da Allah'ın izni ile imkansızdır. Hiçbir insan çok çaba sarf ederek, çok emek harcayarak Mehdilik makamını elde edemez. Bu, Allah'ın yaratması ile kaderde gerçekleşen bir durumdur. Mehdi'yi mecburi bir kabul vardır, çünkü gerçek Mehdi kaderde olan Mehdidir. Hz. Mehdi, Sevgili Peygamberimiz (sav)'in vaat ettiği tüm hizmetlerini yerine getirecek ve Allah'ın izniyle din ahlakını tüm dünyaya hakim kılacaktır. Bu, Allah'ın belirlediği bir kaderdir.


Mukteda al Sadr'ın gizlenen imam/ Mehdi'nin ortaya çıkmasının çok yakınlaştığı için "Mehdi ordusu"nu oluşturduğu iddiası hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bütün İslam alemi zaten Mehdi'nin ordusudur. Ancak "bu ordu sevgi ordusudur, kan dökme değil." Kan dökmemesi, zulüme, şiddete ve teröre karşı olması Mehdi'nin en önemli özelliğidir. Mehdi din ahlakını yeryüzünde ilimle, bilgiyle ve kültürle hakim edecektir.

Hadislerde haber verildiği ve İslam alimlerinin eserlerinde açıklandığı üzere Hz. Mehdi, inkarcı ideolojileri fikren tam anlamıyla yenilgiye uğratmak, insanlara din ahlakının ve dinin özünü öğretmek, onları imana ve güzel ahlaka yönlendirmek için büyük bir fikri mücadele verecektir. Rabbimiz, Hz. Mehdi'yi ve verdiği büyük fikri mücadelesini, ahir zamanın zorluklarının ortadan kaldırılmasına vesile edecektir. Bir hadis-i şerifte, Hz. Mehdi'nin bu özelliği şu şekilde bildirilmektedir:

Muhammed ümmetinin en hayırlısı ve SİZİN ZORLUKLARINIZI GİDEREN VELİNİZ OLAN ŞAHSA... O MEHDİ'DİR. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 57)

Bir başka hadiste ise, Hz. Mehdi vasıtasıyla fitnelerin sona ereceği, fitnelerin son bulmasıyla yeryüzüne huzur ve güvenliğin yerleşeceği şöyle haber verilmektedir:

Allah, KÖR FİTNELERİ ONUN (Hz. Mehdi) VASITASIYLA SÖNDÜRÜR. Her yer emin bir hale gelir... (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 58)

Hadislerde haber verilen bilgilere göre, acılar, sıkıntılar ve yokluk içindeki halk, Hz. Mehdi'nin adaletine, merhametine, sevgisine ve cömertliğine sığınacaklardır. Bir hadiste şöyle buyrulmaktadır:

Ümmet bal arılarının beyleri etrafında toplanması gibi MEHDİ'YE SIĞINIRLAR. O daha önce zulümle dolu olan dünyayı adaletle doldurur, insanlar asr-ı saadet dönemine adeta geri döner... (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s.11)

Hz. Mehdi'nin İslam ahlakını yeryüzüne hakim kılmasıyla birlikte, yokluklar, açlıklar, acılar, sıkıntılar son bulur, akan kanlar durur, insanlar uzun yıllardır arayışı içinde oldukları gerçek mutluluk, huzur ve güveni bulurlar. Hz. Mehdi'nin vesile olduğu bu sevgi ve barış dolu, bolluk ve bereket ortamı hadislerde şu şekilde tarif edilmiştir:

Yeryüzü zulüm ve düşmanlıkla dolduktan sonra, mutlaka benim Ehli Beytim'den birisi çıkar. Ve nasıl daha önce zulüm ve düşmanlıkla doluysa, O dünyayı adaletle doldurur. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 114)

O zaman gök hiçbir yağmur damlasını esirgemeyecek ve yer de bereketlenecektir. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 12)

Onun devrinde, ölülerin dirilere imreneceği bir adalet görülür. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s.68)

Hadislerde yer alan bilgilerden açıkça anlaşıldığı üzere Hz. Mehdi, insanlara sevgi ve merhametle yaklaşacak, anlaşmazlıkları barışcıl yollarla çözüme kavuşturacak, insanları sabırla güzel ahlaka ve imana davet edecektir. Hz. Mehdi'nin inkarcı ideolojilere karşı mücadelesi fikren olacak, Rabbimiz'in lütfuyla çok akılcı ve hikmetli yöntemlerle küfri ideolojileri fikren mağlup edecektir. Hadislerde haber verildiğine göre, Hz. Mehdi'nin bu büyük fikri mücadelesi "uyuyan kişinin farkına dahi varamayacağı" sakinlik, sükunet ve düzen içinde olacaktır:

(Hz. Mehdi) Zamanında NE BİR KİMSE UYKUSUNDAN UYANDIRILACAK, NE DE BİR KİMSENİN BURNU KANAYACAKTIR. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 42)

(Hz. Mehdi) Peygamber (sav)'in yolundan gidecek. UYUYAN KİŞİYİ UYANDIRMAYACAK, KAN DA AKITMAYACAK. İhya etmedik sünnet, kaldırmadık bidat bırakmayacaktır... (Kıyamet Alametleri, sf. 163)

Hadislerde de belirtildiği gibi Mehdi tüm dünyaya İslam ahlakını, barış yoluyla hakim edecektir. Gerginliklere ve anlaşmazlıklara tüm tarafların razı olacağı bir adaletle çözüm getirecek, tüm sorunlar barış içinde ortadan kaldırılacaktır. Hz. Mehdi insanları İslam ahlakının emri olan merhamete, sabıra, iyiliğe ve güzelliğe çağıracak, kendi üstün ahlakı ve tavrıyla insanlara her konuda olduğu gibi bu konuda da örnek olacaktır. Hz. Mehdi'nin insanlara bu daveti bir hadiste şöyle bildirilmektedir:

(Hz. Mehdi) Yatsı namazını kıldıktan sonra en yüksek sesi ile şöyle hitab eder: "Ey insanlar, Ben size Allah'ı hatırlatıyorum. Yarın mahşer gününde Allah'ın huzurunda yerinizin ne olacağını haber veriyorum. Allah Teala size pek çok deliller ve Peygamberler göndermiş, Kuran'ı indirmiş ve size şöyle emretmiştir: Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayın, Allah ve Resulüne itaati koruyun. Kuran'ın ihya ettiğini diriltin, yasaklarını da yasaklayın ve siz Mehdi'ye yardımcılar ve destek olun. Zira dünyanın fena bulması ve zevale ermesi yaklaşmıştır. Ve bu kesindir. Ben sizi Allah'a ve Resulü'ne, O'nun kitabıyla amel etmeye, batılı yok edip, sünneti ihya etmeye davet ediyorum." (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, Ali b. Hüsameddin el-Muttaki, s. 55-56)

Hz. Mehdi'nin gelişiyle birlikte yeryüzünde yaşanacak büyük değişimi Peygamber Efendimiz (sav) şöyle müjdelemiştir:

Zulüm ve fıskla dolu olan dünya, O (Hz. Mehdi) GELDİKTEN SONRA ADALETLE DOLUP TAŞACAKTIR. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 20)

Yine hadislerde bildirildiğine göre, Hz. Mehdi'nin döneminde yeryüzünde düşmanlık ve kin kalmayacak, şiddet ve terör bitecektir. Konuyla ilgili hadislerden bazıları şöyledir:

(Hz. Mehdi döneminde) Düşmanlık ve kin de kaldıracaktır. Zehirli olan her hayvanın zehri de sökülüp alınacaktır. Hatta küçük oğlan çocuğu, elini yılanın ağzına sokacak da yılan ona zarar vermeyecektir. Kurt, koyun-keçi sürüsü içinde sürünün köpeği gibi olacaktır. KAP SU İLE DOLU OLDUĞU GİBİ YERYÜZÜ BARIŞLA DOLACAKTIR. Din birliği de olacak, artık Allah'tan başkasına tapılmayacaktır. SAVAŞ DA AĞIRLIKLARINI BIRAKACAKTIR. (Sünen-i İbni Mace, Kitabü-l fiten Tercemesi ve Şerhi- Kahraman Neşriyat, cilt 10, Mütercim: Haydar Hatipoğlu, Bab 33, s. 331-335)

Onun (Hz. Mehdi) zamanında KURTLA KOYUN BİRARADA OYNAYACAK, yılanlar çocuklara zarar vermeyecektir... (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 43)

Hadislerde de görüldüğü gibi Hz. Mehdi döneminde, aralarında husumet olan halklar arasında çok büyük bir kardeşlik yaşanacak, her türlü kavganın yerini barış, dostluk ve sevgi alacaktır. Bu mübarek şahsın döneminde oluşacak olan mutedil (ılımlı, dengeli), çağdaş, akılcı ve medeni İslam modeli, tüm dünyaya ışık tutacaktır.

Tüm bu bilgiler açıkça göstermektedir ki, Hz. Mehdi'nin izleyeceği yol, tüm dünya çapında büyük bir kültürel atılımla insanların İslam ahlakına yöneltilmesi olacaktır.

Mehdi şu an gelmiştir, ancak gizlenmektedir. Gizlenmesinin nedeni de dinsizlerin, materyalistlerin, müşriklerin siyasi ve daha birçok çeşit saldırılarından korunmak içindir.

Bize göre Hz. İsa da yeryüzüne ikinci kez gelmiştir, ancak o da saklanmaktadır. Her türlü terörist ve siyasi saldırıya maruz kalabileceği için kendisi mecburen gizlenmektedir. Ancak o da çok yakın zamanda ortaya çıkacak ve Hz. Mehdi ile birlikte fikri mücadelelerine başlayacaklardır.
(makale harun yahya)
 
takipçi satın al
Uwell Elektronik Sigara
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
Geri
Üst