Havf ve reca makamında mısın?

sensiz olmaz

Kayıtlı Üye

Cehennemi hak ettiğinizi düşünecek kadar ürkek; cennete gireceğinizi ümit edecek kadar ümitli olacaksınız. Korku ve ümit arası.
İyi de bu hali nasıl aşacaksın! Mürşidin rızasıyla mı, Rabbin rızasıyla mı?
Elbette mürşidin de senin gibi bu hali yaşamadıkça mürşit olamaz. Gerçek mürşit, bu halleri aşan insandır.
Hz. Ömer bunu şöyle izah ediyor: "Deseler ki herkes cehenneme girecek ama bir kişi cennete girecek o bir kişi ben olabilir miyim diye ümitlenirim. Deseler ki herkes cennete girecek ama bir kişi ateşe girecek o bir kişi ben olabilir miyim diye korkarım."
Büyükler havfı (korkuyu) daim kılmışlardır.. Ama recayı (cennete girme veya bağışlanma ümidi) hep arka planda tutmuşlar. Çünkü onların derdi cehennem veya cennet değil, onların derdi ve korkusu Yüce Allah'tan uzak düşmektir.
Tasavvuf özetle budur aslında. O'nun rızasının dışındaki rızaları şirkle bir görmektir. Onun için mürşitte fani olmak, Hz. Peygamber'de (s.a.v.) fani olmak, Yüce Allah'ta fani olmak demişler. Fena olmayı (yok olmayı) sübuttan (var olmaktan) önde tutmuşlardır. Yüce Rabden dünyevi bir şey murad etmeyi, mahreme dokunmak kadar yaman saymışlar. Dualarını bile edep süzgecinden geçirmişler. İçten veya dıştan yakarmayı bile bir kısmı utanarak ertelemişler. O biliyor ya demişler. Ya O' nun her şeyi bildiğini bilmeyenler?
 
takipçi satın al
Uwell Elektronik Sigara
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
Geri
Üst