meridyen2
Kayıtlı Üye
Şuara Suresi, 5 - 59 (Hz. Musa kıssasında Hz. Mehdi dönemine işaretler)
Adnan Oktar'ın 1 Mayıs 2011 A9 Tv, Kanal Avrupa ve Çay Tv'deki Canlı sohbetinden
ADNAN OKTAR: Onlara Rahman (olan Allah) dan yeni bir uyarı gelmeyiversin, hiç tartışmasız ondan yüz çevirirler. Her ne zaman uyarı gelirse yüz çeviriyorlar, kabul etmiyorlar. Gerçekten yalanladılar; fakat alay konusu yaptıkları şeyin haberi kendilerine pek yakında gelecektir. Diyorlar ya; Hz. İsa Mesih (a.s) gelmeyecek, Hz. Mehdi (a.s) gelmeyecek, değil mi? Bakın, Allah ne diyor; alay konusu yaptıkları şeyin haberi kendilerine pek yakında gelecektir. İnşaAllah.
Hani senin Rabbin, Musa'ya seslenmişti: "Zulmetmekte olan kavme git." O devrin Mehdisi Hz. Musa (a.s). Zulmetmekte olan kavme git; yani Deccaliyetin hakim olduğu kavme git. Firavunun kavmine. Yani o devrin deccalinin kavmine. Hala sakınmıyorlar mı? diyor Cenab-ı Allah. Dedi ki: "Rabbim, gerçekten ben, onların beni yalanlamalarından korkuyorum. Göğsüm sıkışıyor, dilim dönmüyor." Göğsü sıkışıyor, yani taşikardi var muhtemelen. Kalp atışı çok yükseliyor, muhtemelen tansiyonu da yükseliyor Hz. Musa (a.s)ın; onun için göğsüm sıkışıyor diyor. Dilim dönmüyor diyor; aşırı heyecanda konuşma bazen tutulur insanda, şiddetli heyecanda konuşma gücünü insan kaybedebilir. Bu özellik Hz. Mehdi (a.s)da da var.
Bundan dolayı Harun'a da (elçilik görevini bildirmesi için Cibril'i) gönder. Onu da yanımda gönder diyor Cenab-ı Allaha. Çünkü dili tutulduğunda, heyecandan konuşamadığında onu devreye sokacak, yani onun konuşmasını sağlayacak. Çünkü dili tutulup konuşamadığında konuşacak kimse kalmıyor. Ama yanında birisi olursa, dili tutulduğunda, o kişi konuşmaya devam eder, inşaAllah. Üstelik, onların bana karşı (davasını savunacakları bir cinayet) suçu(m) var; bundan dolayı beni öldürmelerinden korkuyorum. Korkusunun nedenlerinden birini söylüyor.
(Allah "Hayır," dedi. "İkiniz de ayetlerimle gidin, şüphesiz sizinle birlikteyiz (ve) işitmekteyiz." Ben sürekli yanınızda oluyorum zaten diyor Allah, Ben yaratıyorum ve bütün konuşmaları zaten işitiyorum diyor Allah. Gecikmeksizin Firavun'a giderek deyin ki, Ne diyor Cenab-ı Allah; gecikmeksizin, hemen, hemen şu saatlerde, hemen şu dakikalarda, süratle. Firavuna gidin. Deccale gidin. Deyin ki: Gerçekten biz, alemlerin Rabbinin elçisiyiz, İsrailoğulları'nı bizimle birlikte göndermen için (sana geldik). Yani biz Müslümanları kurtarmak istiyoruz, Müslümanları bırak diyorlar ve Firavuna gidiyorlar. (Gittiler ve Firavun Dedi ki: "Biz seni içimizde daha çocukken yetiştirip büyütmedik mi?" Hz. Mehdi (a.s) da öyle ehl-i cehlin içinde gelişecektir, ulema ve alimlerin içinde geçmiyor Hz. Mehdi (a.s)ın çocukluğu. Cahil insanların, dinden uzak insanların içerisinde gelişiyor. Hadislerden bu çok açık anlaşılıyor. Allah onu bir gecede ıslah eder, bir gecede ona ilim verir diyor.
Sen ömrünün nice yıllarını aramızda geçirmedin mi? Cahillerin içerisinde yaşadın sen diyor, Hz. Mehdi (a.s) gibi. Ve sen, yapacağın işi (cinayeti) de işledin; sen nankörlerdensin. Nankörlükle itham ediyor Hz. Musa (a.s)ı. (Musa) Dedi ki: "Ben onu yaptığım zaman şaşkınlardandım." Bilmiyordum, cahillikle yaptım, boş bulundum diyor. Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım. Beni öldürmenizden çekindiğim için aranızdan kaçtım diyor.
Sonra Rabbim bana hüküm (ve hikmet) verdi ve beni gönderilen (elçilerden) kıldı. Beni Peygamber kıldı Allah diyor. Bana karşı lütuf-dediğin nimet de, İsrailoğulları'nı köle kılmandan dolayıdır. Lütuf değil diyor, kavmimizi besliyorsun, arkadaşlarımıza bakıyorsun konumu var ama sen bizi köle olarak kullanıyorsun diyor. Dolayısıyla öyle senin bize iyilik yaptığın bir şey yok diyor. Taş taşıtıyor, o piramitleri yaptırıyor, en ağır işlerde onlarda kullanıyor, dolayısıyla senin bize yaptığın bir ikram yok, lütuf falan da değil bu diyor.
Firavun dedi ki: "Alemlerin Rabbi nedir?" O zaman, onu söyle bize diyor, Allah nedir? Dedi ki: "Göklerin, yerin ve bu ikisi arasında olan her şeyin Rabbidir. Eğer 'kesin bilgiyle inanıyorsanız' (böyledir)." Darwinist, materyalist bilgiyle inanıyorsanız ayrı. Ama kesin vahye dayalı bir bilgiyle inanıyorsanız bu şekilde. Allah var, her şeyi Allah yarattı; göklerdeki, yerdeki, ikisi arasında olan her şeyi diyor. Firavun, çevresindekilere dedi ki: "İşitiyor musunuz?" Bu cahiliyede kullanılan klasik züppe üslubudur, sağır değil adamlar. Tabii ki işitiyorlar da, sırf çakallık olsun diye yapıyor. (Musa Dedi ki: "O sizin de Rabbiniz, geçmişteki atalarınızın da Rabbidir." Geçmişteki atalarınızda yanlış yaptılar diyor, hatalı olanlar varsa. Ama her zaman, kainatın ilk kuruluş yıllarından beri, sonsuzdan beri Rabdir Allah diyor.
(Firavun) Dedi ki: "Şüphesiz size gönderilmiş bulunan elçiniz, gerçekten bir delidir." Oradaki kavme, Hz. Musa (a.s)ın kavmine, arkadaşlarına, Hz. Musa (a.s)dan ayırmak için, Hz. Musa (a.s)ın topluluğunu, cemaatini parçalamak için o devrin derin devleti, o devrin küfür devleti, o devrin Mehdisini deli ilan ediyor ki, uzaklaşsınlar. Deliye uyulmaz ya, haşa Hz. Musa (a.s)ı da delilikle itham ederek ondan uzaklaşacaklarını, konuşmalarının mantıksız olduğunu vurgulamaya çalışıyor, avanak Firavun; elçiniz, gerçekten bir delidir." Diyor. Eğer aklınızı kullanabiliyorsanız diyor Hz. Musa (a.s) da. O da kapalı olarak, onların aklını kullanamayan adamlar olduğunu söylüyor. O, doğunun da, batının da ve bunlar arasında olan her şeyin de Rabbidir" dedi (Musa). Aklını kullanan için böyle, yoksa aklını kullanamayan akılsızsınız diyor, aksi durumda akılsızsınız.
(Firavun) dedi ki: "Andolsun, benim dışımda bir ilah edinecek olursan, seni mutlaka hapse atacağım." Deccaliyet, o devrin Mehdisini susturmak için mutlaka bir engel meydana getirmeye çalışıyor, bir yöntem. Delilik iftirası atıyor, olmuyor; onunla baş edemiyor. O zaman ne yapalım? diyor, hapse atarız diyor. Mehdileri hep susturmak ve durdurmak için, hapis yöntem olarak gösterilmiş. Çünkü cemaatinden ayrılırsa Mehdi cemaatin dağılacağına inanırlar. Hz. Musa (a.s) da eğer hapsedilirse cemaatinin dağılacağına inanıyorlar, yani Müslümanların dağılacağına inanıyorlar, güçsüz kılmak için böyle bir fikir geliştiriyorlar.
Seni mutlaka hapse atacağım. (Musa) Dedi ki: "Sana apaçık bir şey getirmiş olsam da mı?" Alenen, net deliller getireceğim diyor. Apaçık delil, yani hüccet, el hüccet. O devrin Mehdisi, Hz. Musa (a.s) delille konuşuyor. (Firavun) Dedi ki: o devrin deccali dedi ki; Eğer doğru sözlü isen, onu getir. Görelim delilini diyor. Bunun üzerine asasını bıraktı, bir de (ne görsünler) o, açıkça bir ejderha oluverdi. Tahtadan, kuru tahtadan ne oluyor? Yılan oluşuyor, bir anda. İlk neyi ispat ediyor Hz. Musa (a.s)? Yaratılışı ispat ediyor. Çünkü onlar o zaman evrim teorisini savunuyorlar, materyalist ve Darwinist düşünceyi savunuyorlar, Nilin çamurlarından oluştu diyor. Hz. Musa (a.s) da diyor ki; her şeyi Allah yaratmıştır, Nilin çamurlarından değil diyor. O zaman bize bir ispat göster diyorlar. O da yaratılışı ispat etmek için elindeki tahtayı atıyor, asayı; kuru tahta, atar atmaz yılana dönüşüyor. Hemen yaratılışı ispat etmiş oluyor bunu yapmakla, yani evrimin olmadığını, Allahın ani yarattığını göstermiş oluyor. Yılan ne kadar kısa sürede yaratılıyor? Bir saniyede yaratılıyor. Hani evrim vardı? Yok, işte görüyorsun. Sihirbazlar da görüyor, hepsi görüyorlar; bir anda oluşuyor.
Açıkça bir ejderha oldu. Elini de çekip çıkardı, bir de (ne görsün) o, bakanlar için 'parlayıp aydınlanmış'. Beyaz elleri, bembeyaz; elini göğsünün içine sokuyor, çıkardığında bembeyaz elleri. Masonlar da bu Kuran ayetine ve Tevrata dayalı olarak, sağ ellerini göğüslerinin içine sokarlar bu şekilde ve beyaz eldiven giyerler, o ayetin anlamını vurgulayacak şekilde, Tevratta da vardır aynı hüküm. Oradan kalma bir gelenek ve inanç olarak beyaz eldiven giyerler ve mason işaretidir biliyorsunuz, sağ elin kalp hizasına bu şekilde sokulması. Birbirlerini tanımada da kullanırlar masonlar, ellerini kalplerinin üzerine koyarak. (Firavun,) Çevresindeki önde gelenlere: "Bu" dedi, "Doğrusu bilgin bir büyücüdür." Bu sefer de, baş edemeyince büyücüye çeviriyor, sürekli şekil değiştiriyor. Önce deli diyor, sonra hapisten bahsediyor, sonra büyücü diyor. Ama çok bilen bir büyücü diyor, büyü yaptı diyor. Büyüsüyle sizi yurdunuzdan sürüp çıkarmak istiyor; ne buyurursunuz? Bakın, bu sefer de milliyetçi duyguları ağır bastırarak, vatan hainliği ile itham ederek suçun kapsamını ceza maddelerinin en ağırına çevirmeye çalışıyor. Çünkü önce bir delilik diyor, deliliğin hükmü hafif oluyor tabii onlar için. Büyücülük diyor, onun da hükmü hafif. Ne yapsın hapsedilebilmek için yahut öldürebilmek için, vatan hainliği gerekiyor. Ağır, devlete karşı işlenmiş bir suça çevirmeye çalışıyor, siyasi suça çevirmeye çalışıyor. O devrin kanun maddesinin siyasi suçlara bakan yönüne ağırlık vererek oradan bir netice almaya çalışıyor.
Sizi yurdunuzdan sürüp çıkarmak istiyor. Zor kullanacak size diyor, çete kapsamına sokmaya çalışıyor. Büyük kapsamlı bir çete kurduğunu Hz. Musa (a.s)ın ve illegal oluşumla onları şiddet kullanarak sürüp çıkaracağını iddia ediyor. Ne buyurursunuz? diyor. İddianame, ne buyuruyorsunuz dediği bu, iddianameyi tanzim ediyor ve söylüyor; oradaki kişiler de hakim hükmündeler, savcı olarak açıklıyor. Dediler ki: "Bunu ve kardeşini oyala, şehirlere de toplayıcılar gönder." İkisini gözaltına al, onu ve kardeşini gözaltına al, şehre de toplayıcılar yolla diyor. İnsanları bir araya toplayacak gibi büyük bir toplantı günü ayarlayalım diyor. Bütün uzman-bilgin büyücüleri sana getirsinler. O devrin Darwinist, materyalist ne kadar alimi varsa; insanlara büyü yapan, insanları sürekli telkinle etki altına alan ne kadar takım varsa hepsini getiriyorlar.
Böylelikle büyücüler, bilinen bir günün belli vaktinde bir araya getirildi. Bir bayram günü bir araya getiriliyorlar, sabah erken. Bakın, Bilinen bir günün belli vaktinde bir araya getirildi. Hepsi, topluca. Ve insanlara da: "Siz de toplanıyor musunuz?" dendi. Oradaki insanları da topluyorlar, halkı. Oradaki sahtekar bilim adamlarını toplamışlar, halkı da bir araya topluyorlar. Kamuoyunu kullanarak, basın ve yayın yoluyla bu sefer o devrin Mehdisini çökertmeye çalışıyorlar. Kamuoyu tazyiği meydana getirerek, bir de kamuoyunu bilinçlendirmeye çalışıyorlar olumsuz yönde, kendi kafalarına göre. Umarız ki, eğer galip gelirse biz de büyücülere uyarız. Bakın, İnsanlara da: "Siz de toplanıyor musunuz?" dendi diyor ayette. Umarız ki, eğer galip gelirse biz de büyücülere uyarız. Ama yine bir tereddüde düşmüş halk, galip gelirlerse büyücülere uyacağız diyorlar. Senin dediğini kabul edeceğiz diyorlar firavuna, senden yana olacağız diyorlar.
Büyücüler geldiklerinde, Firavun'a: "Şayet biz galip gelirsek, bize bir ücret var gerçekten, değil mi?" dediler. Çünkü materyalist kafada oldukları için paradan başka bir şey düşünmüyorlar. Allah rızası yok adamlarda. Adam çıkar peşinde, tek anladığı şey para; kapitalist zihniyet olduğu için, o devirde de var. Bakın, diyorlar ki; Şayet biz galip gelirsek, bize bir ücret var gerçekten, değil mi?" dediler. Biz bu işi yaparız, halkı da kandırırız. Olumsuz, Darwinist-materyalist bilgi aktarırız ama bizim de paramızı ayarlarsın değil mi? Para verirsin diyorlar. Çıkarcılar yani. "Evet" dedi. "Üstelik şüphesiz siz en yakın(larım) kılınanlardan olacaksınız." Size sosyal destek de sağlayacağım diyor. Para da vereceğim, sosyal destek de sağlayacağım diyor. Musa onlara dedi ki: "Atacağınızı atın." Uyduracağınız şeyleri, uydurmalarınızı atın bakayım, ne diyorsunuz göreyim diyor. Onlar da, iplerini ve asalarını attılar ve: "Firavun'un üstünlüğü adına, hiç tartışmasız, üstün olanlar gerçekten bizleriz" dediler. O devirde yemin deccalin üzerine oluyor, deccaliyetin üstüne oluyor. Allah adına yemin yok; Allahın, Kitabın üzerine yemin yok. Allahın kitabından kaynaklanan bir bilgi üzerine yemin yok. Halbuki yemin Allah adına olur, değil mi? Deccal adına yapılıyor yemin o devirde, o devrin deccali adına. Firavun'un üstünlüğü adına, bir de üstünlük, gözlerde büyütülmüş o devrin deccali; yüce görülüyor, haşa Allah gibi görüyorlar.
Firavunun üstünlüğü adına, hiç tartışmasız, üstün olanlar gerçekten bizleriz" dediler. Halka propaganda yapıyorlar; üstünüz, güçlüyüz, şu, bu falan gibisinden. Böylelikle Musa da asasını attı. Yani o uydurduklarının üzerine. Bir de (ne görsünler) o, uydurmakta olduklarını yutuyor. O devrin Darwinist-materyalist sistemi yerle bir oluyor, o ilk atışla. Anında büyücüler secdeye kapandılar. Hemen iman ediyorlar. İlk faaliyette, demek ki Darwinizmin, materyalizmin yıkılması çok önemli. Kuran buna işaret ediyor. İlk önce yaratılışın ispat edilmesi, yaratılışın anlatılması gerekiyor. Hz. Musa (a.s) da öyle yapıyor. (Ve "Alemlerin Rabbine iman ettik" dediler. Demek ki deccaliyet kalktı mı İslamiyet devreye giriyor; boşluk kabul etmiyor sistem, Allah öyle yaratmış. Önce put sistem kalkacak, put sistemin yerini hemen hak olan sistem dolduruyor.
Bakın, ne diyorlar; (Ve "Alemlerin Rabbine iman ettik" dediler. "Musanın Harunun Rabbine." Çünkü Peygamberlerin tarif ettiği Allah önemlidir. Küfrün tarif ettiği değil. Mesela masonik Allah inancı vardır, onlar bir total güç olarak görürler Allahı, kainatın ulu mimarı derler. Ne olduğu belli olmayan bir varlık olarak belirtirler, haşa. Bir total güç. Kainatın toplam gücü. Elektrik gücün, genel gücün, tamamının Allah olduğuna inanırlar. Halbuki Allah sonsuz kudret sahibidir, sonsuzluğu yaratmıştır, sonsuz mekanı yaratmıştır; Kendisi sonsuz öncedir, sonsuz sonradır ve doğmamıştır, doğurulmamıştır, kaderi yaratmıştır, Meleklere sahiptir, Peygamberleri yaratmıştır. Amentüde belirtilen bütün hususları yaratmıştır Allah, Musanın ve Harunun Rabbi denilen Odur; Cenab-ı Allah, inşaAllah. Peygamberimiz (s.a.v)in Kuranda tarif ettiği Allah, Hz. İbrahim (a.s)ın tarif ettiği Allah; gerçek olan Allah Odur, inşaAllah.
(Firavun) Dedi ki: "Ona, ben size izin vermeden önce mi inandınız?" Deccaliyet resmi ideolojiyi dayatmış, benim dediğime inanacaksınız diyor. Başka inanç olabilir mi? Yok. Resmi ideolojinin dışında bir şey kabul etmiyor deccaliyet. Şüphesiz, o, size büyüyü öğreten büyüğünüzdür. Bakın, halkı daha hala onun aleyhinde kışkırtmaya çalışıyorlar ki kamuoyu elde etmeye çalışıyorlar. O devrin Mehdisini halkın gözünde küçük düşürmeye çalışıyorlar. Yobaz takımı var, it kopuk takımı var, herkes var o devirde. Öyleyse yakında bileceksiniz. Şüphesiz ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim. O devrin iddia edilen Ergenekon terör örgütü gibi bir yapı, illegal bir devlet yapısı var. Bakın, diyor ki; Öyleyse yakında bileceksiniz. Şüphesiz ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim ve sizin hepinizi gerçekten asıp-sallandıracağım." Hep asmayla korkutur yobaz takımı, iddia edilen Ergenekon terör örgütü de asmayla korkutuyor halkı. O devre ait eski yazışmalara bakın bunları görürsünüz, yani tehdit unsuru hep asmadır. Türkiye tarihine bakarsanız, iddia edilen Ergenekon terör örgütünün yaptığı faaliyetlerde asma teması, idam teması hep hakimdir üsluplarında, konuşmalarında.
"Hiç zararı yok" dediler. "Çünkü biz gerçekten Rabbimiz'e dönücüleriz." Gerçekten iman ettiği için, imanı sağlam; ne yaparsan yap diyorlar deccala. Biz gerçekten Rabbimiz'e dönücüleriz. Yani ölsek de şehit oluruz zaten diyorlar. Doğrusu biz, iman edenlerin ilki olduğumuzdan dolayı Rabbimiz'in bizim hatalarımızı bağışlayacağını umuyoruz. Günahlarımızı da Allah inşaAllah bağışlar diyor. Çünkü ilk iman edenleriz diyor, inşaAllah. Musa'ya: "Kullarımı gece yürüyüşe geçir, çünkü izleneceksiniz" diye vahyettik. Müslüman izlenir, Müslüman izlenir; her zaman küfür tarafından, deccaliyet tarafından izlenir. Gözetlemededir insanlar; suç ararlar, yakalamak isterler, oyun yapmak isterler, hapsetmek isterler, dolayısıyla izlerler. Onun için Müslümanlar dikkat çekmemek için çoğu zaman hep geceyi kullanmışlardır. Cenab-ı Allah onun için geceyi emrediyor.
Bunun üzerine Firavun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi. O devrin polisini, askerini ayaklandırıyor. Deccal rejimi o devirdeki kolluk kuvvetlerini kullandırıp; halkı tutuklamaları, geniş çaplı operasyon yapmaları ve katliam yapmaları için görevlendiriyor. Ne diyor iddia edilen Ergenekon terör örgütü; bir gecede 3 milyon kişiyi katledeceğiz diyorlar. O devrin firavunları ile bu devrin firavunları aynı, üslup olarak. İddia edilen Ergenekon terör örgütünün zalimliğinin aynısını orada da görüyoruz. Gerçek şu ki bunlar azınlık olan bir topluluktur. Küçüktürler bunlar diyor, Müslümanların topluluğu için. Biz bunları rahatça ezeriz, sayısı az diyor, Mehdi topluluğu için. Ahir zamanda da Mehdi topluluğu küçüktür, az sayıdalar.
Ve elbette bize karşı da büyük bir öfke beslemektedirler. Deccaliyete karşı büyük bir öfke besliyor bunlar diyor. O devrin kolluk kuvvetlerini tahrik etmek; devletin ezici, saldırgan gücünü tahrik etmek için devletin alnını kaşıyor firavun. Ne diyor? Ve elbette bize karşı da büyük bir öfke beslemektedirler. Bakın, kaç türlü; hem vatan haini gibi gösteriyor, hem devleti ortadan kaldıracak diyor, hem sistemimizi ortadan kaldıracak diyor, ayrıca bize de öfke besliyor diyor. Biz ise uyanık bir grubuz" (dedi). Aydınlığız biz, kafamız aydın, bayağı zekiyiz, çok akıllıyız, çok kültürlüyüz diyor. Halbuki **** gibi adamlar, sığır gibi adamlar, tabii. Böylelikle Biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık. Saldırıya geçmek için pınarlardan, bahçelerden ayrılıyorlar. Normalde önce keyif zevk ediyorlar ama askeri bir operasyon yapacakları için askeri operasyon sistemine geçiyorlar. Yani alarm halindeler, savaş konumuna geçmişler.
Hazinelerden ve soylu makam(lar)dan da. Hazinelerini de bırakıyorlar o anda, makamını da bırakıyor, çünkü saldıracakları için Müslümanlara. İşte böyle; bunlara İsrailoğulları'nı mirasçı kıldık. Biliyorsunuz, denizde Allah hepsini helak etti. Hz. Musa (a.s) orada kan akıtmadı; Allah kan akıttı, Allah kanlarını döktü. O devrin Mehdisi adına Allah orada kanlarını göktü, melekleri ile kan döktü Allah. Binlerce melek orada onların kanını döktü. Allah Hz. Musa (a.s)ı kurtardı ve bütün malına, mülküne Müslümanlar sahip oldu deccaliyetin, olay bu inşaAllah
(makale harun yahya)
Adnan Oktar'ın 1 Mayıs 2011 A9 Tv, Kanal Avrupa ve Çay Tv'deki Canlı sohbetinden
ADNAN OKTAR: Onlara Rahman (olan Allah) dan yeni bir uyarı gelmeyiversin, hiç tartışmasız ondan yüz çevirirler. Her ne zaman uyarı gelirse yüz çeviriyorlar, kabul etmiyorlar. Gerçekten yalanladılar; fakat alay konusu yaptıkları şeyin haberi kendilerine pek yakında gelecektir. Diyorlar ya; Hz. İsa Mesih (a.s) gelmeyecek, Hz. Mehdi (a.s) gelmeyecek, değil mi? Bakın, Allah ne diyor; alay konusu yaptıkları şeyin haberi kendilerine pek yakında gelecektir. İnşaAllah.
Hani senin Rabbin, Musa'ya seslenmişti: "Zulmetmekte olan kavme git." O devrin Mehdisi Hz. Musa (a.s). Zulmetmekte olan kavme git; yani Deccaliyetin hakim olduğu kavme git. Firavunun kavmine. Yani o devrin deccalinin kavmine. Hala sakınmıyorlar mı? diyor Cenab-ı Allah. Dedi ki: "Rabbim, gerçekten ben, onların beni yalanlamalarından korkuyorum. Göğsüm sıkışıyor, dilim dönmüyor." Göğsü sıkışıyor, yani taşikardi var muhtemelen. Kalp atışı çok yükseliyor, muhtemelen tansiyonu da yükseliyor Hz. Musa (a.s)ın; onun için göğsüm sıkışıyor diyor. Dilim dönmüyor diyor; aşırı heyecanda konuşma bazen tutulur insanda, şiddetli heyecanda konuşma gücünü insan kaybedebilir. Bu özellik Hz. Mehdi (a.s)da da var.
Bundan dolayı Harun'a da (elçilik görevini bildirmesi için Cibril'i) gönder. Onu da yanımda gönder diyor Cenab-ı Allaha. Çünkü dili tutulduğunda, heyecandan konuşamadığında onu devreye sokacak, yani onun konuşmasını sağlayacak. Çünkü dili tutulup konuşamadığında konuşacak kimse kalmıyor. Ama yanında birisi olursa, dili tutulduğunda, o kişi konuşmaya devam eder, inşaAllah. Üstelik, onların bana karşı (davasını savunacakları bir cinayet) suçu(m) var; bundan dolayı beni öldürmelerinden korkuyorum. Korkusunun nedenlerinden birini söylüyor.
(Allah "Hayır," dedi. "İkiniz de ayetlerimle gidin, şüphesiz sizinle birlikteyiz (ve) işitmekteyiz." Ben sürekli yanınızda oluyorum zaten diyor Allah, Ben yaratıyorum ve bütün konuşmaları zaten işitiyorum diyor Allah. Gecikmeksizin Firavun'a giderek deyin ki, Ne diyor Cenab-ı Allah; gecikmeksizin, hemen, hemen şu saatlerde, hemen şu dakikalarda, süratle. Firavuna gidin. Deccale gidin. Deyin ki: Gerçekten biz, alemlerin Rabbinin elçisiyiz, İsrailoğulları'nı bizimle birlikte göndermen için (sana geldik). Yani biz Müslümanları kurtarmak istiyoruz, Müslümanları bırak diyorlar ve Firavuna gidiyorlar. (Gittiler ve Firavun Dedi ki: "Biz seni içimizde daha çocukken yetiştirip büyütmedik mi?" Hz. Mehdi (a.s) da öyle ehl-i cehlin içinde gelişecektir, ulema ve alimlerin içinde geçmiyor Hz. Mehdi (a.s)ın çocukluğu. Cahil insanların, dinden uzak insanların içerisinde gelişiyor. Hadislerden bu çok açık anlaşılıyor. Allah onu bir gecede ıslah eder, bir gecede ona ilim verir diyor.
Sen ömrünün nice yıllarını aramızda geçirmedin mi? Cahillerin içerisinde yaşadın sen diyor, Hz. Mehdi (a.s) gibi. Ve sen, yapacağın işi (cinayeti) de işledin; sen nankörlerdensin. Nankörlükle itham ediyor Hz. Musa (a.s)ı. (Musa) Dedi ki: "Ben onu yaptığım zaman şaşkınlardandım." Bilmiyordum, cahillikle yaptım, boş bulundum diyor. Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım. Beni öldürmenizden çekindiğim için aranızdan kaçtım diyor.
Sonra Rabbim bana hüküm (ve hikmet) verdi ve beni gönderilen (elçilerden) kıldı. Beni Peygamber kıldı Allah diyor. Bana karşı lütuf-dediğin nimet de, İsrailoğulları'nı köle kılmandan dolayıdır. Lütuf değil diyor, kavmimizi besliyorsun, arkadaşlarımıza bakıyorsun konumu var ama sen bizi köle olarak kullanıyorsun diyor. Dolayısıyla öyle senin bize iyilik yaptığın bir şey yok diyor. Taş taşıtıyor, o piramitleri yaptırıyor, en ağır işlerde onlarda kullanıyor, dolayısıyla senin bize yaptığın bir ikram yok, lütuf falan da değil bu diyor.
Firavun dedi ki: "Alemlerin Rabbi nedir?" O zaman, onu söyle bize diyor, Allah nedir? Dedi ki: "Göklerin, yerin ve bu ikisi arasında olan her şeyin Rabbidir. Eğer 'kesin bilgiyle inanıyorsanız' (böyledir)." Darwinist, materyalist bilgiyle inanıyorsanız ayrı. Ama kesin vahye dayalı bir bilgiyle inanıyorsanız bu şekilde. Allah var, her şeyi Allah yarattı; göklerdeki, yerdeki, ikisi arasında olan her şeyi diyor. Firavun, çevresindekilere dedi ki: "İşitiyor musunuz?" Bu cahiliyede kullanılan klasik züppe üslubudur, sağır değil adamlar. Tabii ki işitiyorlar da, sırf çakallık olsun diye yapıyor. (Musa Dedi ki: "O sizin de Rabbiniz, geçmişteki atalarınızın da Rabbidir." Geçmişteki atalarınızda yanlış yaptılar diyor, hatalı olanlar varsa. Ama her zaman, kainatın ilk kuruluş yıllarından beri, sonsuzdan beri Rabdir Allah diyor.
(Firavun) Dedi ki: "Şüphesiz size gönderilmiş bulunan elçiniz, gerçekten bir delidir." Oradaki kavme, Hz. Musa (a.s)ın kavmine, arkadaşlarına, Hz. Musa (a.s)dan ayırmak için, Hz. Musa (a.s)ın topluluğunu, cemaatini parçalamak için o devrin derin devleti, o devrin küfür devleti, o devrin Mehdisini deli ilan ediyor ki, uzaklaşsınlar. Deliye uyulmaz ya, haşa Hz. Musa (a.s)ı da delilikle itham ederek ondan uzaklaşacaklarını, konuşmalarının mantıksız olduğunu vurgulamaya çalışıyor, avanak Firavun; elçiniz, gerçekten bir delidir." Diyor. Eğer aklınızı kullanabiliyorsanız diyor Hz. Musa (a.s) da. O da kapalı olarak, onların aklını kullanamayan adamlar olduğunu söylüyor. O, doğunun da, batının da ve bunlar arasında olan her şeyin de Rabbidir" dedi (Musa). Aklını kullanan için böyle, yoksa aklını kullanamayan akılsızsınız diyor, aksi durumda akılsızsınız.
(Firavun) dedi ki: "Andolsun, benim dışımda bir ilah edinecek olursan, seni mutlaka hapse atacağım." Deccaliyet, o devrin Mehdisini susturmak için mutlaka bir engel meydana getirmeye çalışıyor, bir yöntem. Delilik iftirası atıyor, olmuyor; onunla baş edemiyor. O zaman ne yapalım? diyor, hapse atarız diyor. Mehdileri hep susturmak ve durdurmak için, hapis yöntem olarak gösterilmiş. Çünkü cemaatinden ayrılırsa Mehdi cemaatin dağılacağına inanırlar. Hz. Musa (a.s) da eğer hapsedilirse cemaatinin dağılacağına inanıyorlar, yani Müslümanların dağılacağına inanıyorlar, güçsüz kılmak için böyle bir fikir geliştiriyorlar.
Seni mutlaka hapse atacağım. (Musa) Dedi ki: "Sana apaçık bir şey getirmiş olsam da mı?" Alenen, net deliller getireceğim diyor. Apaçık delil, yani hüccet, el hüccet. O devrin Mehdisi, Hz. Musa (a.s) delille konuşuyor. (Firavun) Dedi ki: o devrin deccali dedi ki; Eğer doğru sözlü isen, onu getir. Görelim delilini diyor. Bunun üzerine asasını bıraktı, bir de (ne görsünler) o, açıkça bir ejderha oluverdi. Tahtadan, kuru tahtadan ne oluyor? Yılan oluşuyor, bir anda. İlk neyi ispat ediyor Hz. Musa (a.s)? Yaratılışı ispat ediyor. Çünkü onlar o zaman evrim teorisini savunuyorlar, materyalist ve Darwinist düşünceyi savunuyorlar, Nilin çamurlarından oluştu diyor. Hz. Musa (a.s) da diyor ki; her şeyi Allah yaratmıştır, Nilin çamurlarından değil diyor. O zaman bize bir ispat göster diyorlar. O da yaratılışı ispat etmek için elindeki tahtayı atıyor, asayı; kuru tahta, atar atmaz yılana dönüşüyor. Hemen yaratılışı ispat etmiş oluyor bunu yapmakla, yani evrimin olmadığını, Allahın ani yarattığını göstermiş oluyor. Yılan ne kadar kısa sürede yaratılıyor? Bir saniyede yaratılıyor. Hani evrim vardı? Yok, işte görüyorsun. Sihirbazlar da görüyor, hepsi görüyorlar; bir anda oluşuyor.
Açıkça bir ejderha oldu. Elini de çekip çıkardı, bir de (ne görsün) o, bakanlar için 'parlayıp aydınlanmış'. Beyaz elleri, bembeyaz; elini göğsünün içine sokuyor, çıkardığında bembeyaz elleri. Masonlar da bu Kuran ayetine ve Tevrata dayalı olarak, sağ ellerini göğüslerinin içine sokarlar bu şekilde ve beyaz eldiven giyerler, o ayetin anlamını vurgulayacak şekilde, Tevratta da vardır aynı hüküm. Oradan kalma bir gelenek ve inanç olarak beyaz eldiven giyerler ve mason işaretidir biliyorsunuz, sağ elin kalp hizasına bu şekilde sokulması. Birbirlerini tanımada da kullanırlar masonlar, ellerini kalplerinin üzerine koyarak. (Firavun,) Çevresindeki önde gelenlere: "Bu" dedi, "Doğrusu bilgin bir büyücüdür." Bu sefer de, baş edemeyince büyücüye çeviriyor, sürekli şekil değiştiriyor. Önce deli diyor, sonra hapisten bahsediyor, sonra büyücü diyor. Ama çok bilen bir büyücü diyor, büyü yaptı diyor. Büyüsüyle sizi yurdunuzdan sürüp çıkarmak istiyor; ne buyurursunuz? Bakın, bu sefer de milliyetçi duyguları ağır bastırarak, vatan hainliği ile itham ederek suçun kapsamını ceza maddelerinin en ağırına çevirmeye çalışıyor. Çünkü önce bir delilik diyor, deliliğin hükmü hafif oluyor tabii onlar için. Büyücülük diyor, onun da hükmü hafif. Ne yapsın hapsedilebilmek için yahut öldürebilmek için, vatan hainliği gerekiyor. Ağır, devlete karşı işlenmiş bir suça çevirmeye çalışıyor, siyasi suça çevirmeye çalışıyor. O devrin kanun maddesinin siyasi suçlara bakan yönüne ağırlık vererek oradan bir netice almaya çalışıyor.
Sizi yurdunuzdan sürüp çıkarmak istiyor. Zor kullanacak size diyor, çete kapsamına sokmaya çalışıyor. Büyük kapsamlı bir çete kurduğunu Hz. Musa (a.s)ın ve illegal oluşumla onları şiddet kullanarak sürüp çıkaracağını iddia ediyor. Ne buyurursunuz? diyor. İddianame, ne buyuruyorsunuz dediği bu, iddianameyi tanzim ediyor ve söylüyor; oradaki kişiler de hakim hükmündeler, savcı olarak açıklıyor. Dediler ki: "Bunu ve kardeşini oyala, şehirlere de toplayıcılar gönder." İkisini gözaltına al, onu ve kardeşini gözaltına al, şehre de toplayıcılar yolla diyor. İnsanları bir araya toplayacak gibi büyük bir toplantı günü ayarlayalım diyor. Bütün uzman-bilgin büyücüleri sana getirsinler. O devrin Darwinist, materyalist ne kadar alimi varsa; insanlara büyü yapan, insanları sürekli telkinle etki altına alan ne kadar takım varsa hepsini getiriyorlar.
Böylelikle büyücüler, bilinen bir günün belli vaktinde bir araya getirildi. Bir bayram günü bir araya getiriliyorlar, sabah erken. Bakın, Bilinen bir günün belli vaktinde bir araya getirildi. Hepsi, topluca. Ve insanlara da: "Siz de toplanıyor musunuz?" dendi. Oradaki insanları da topluyorlar, halkı. Oradaki sahtekar bilim adamlarını toplamışlar, halkı da bir araya topluyorlar. Kamuoyunu kullanarak, basın ve yayın yoluyla bu sefer o devrin Mehdisini çökertmeye çalışıyorlar. Kamuoyu tazyiği meydana getirerek, bir de kamuoyunu bilinçlendirmeye çalışıyorlar olumsuz yönde, kendi kafalarına göre. Umarız ki, eğer galip gelirse biz de büyücülere uyarız. Bakın, İnsanlara da: "Siz de toplanıyor musunuz?" dendi diyor ayette. Umarız ki, eğer galip gelirse biz de büyücülere uyarız. Ama yine bir tereddüde düşmüş halk, galip gelirlerse büyücülere uyacağız diyorlar. Senin dediğini kabul edeceğiz diyorlar firavuna, senden yana olacağız diyorlar.
Büyücüler geldiklerinde, Firavun'a: "Şayet biz galip gelirsek, bize bir ücret var gerçekten, değil mi?" dediler. Çünkü materyalist kafada oldukları için paradan başka bir şey düşünmüyorlar. Allah rızası yok adamlarda. Adam çıkar peşinde, tek anladığı şey para; kapitalist zihniyet olduğu için, o devirde de var. Bakın, diyorlar ki; Şayet biz galip gelirsek, bize bir ücret var gerçekten, değil mi?" dediler. Biz bu işi yaparız, halkı da kandırırız. Olumsuz, Darwinist-materyalist bilgi aktarırız ama bizim de paramızı ayarlarsın değil mi? Para verirsin diyorlar. Çıkarcılar yani. "Evet" dedi. "Üstelik şüphesiz siz en yakın(larım) kılınanlardan olacaksınız." Size sosyal destek de sağlayacağım diyor. Para da vereceğim, sosyal destek de sağlayacağım diyor. Musa onlara dedi ki: "Atacağınızı atın." Uyduracağınız şeyleri, uydurmalarınızı atın bakayım, ne diyorsunuz göreyim diyor. Onlar da, iplerini ve asalarını attılar ve: "Firavun'un üstünlüğü adına, hiç tartışmasız, üstün olanlar gerçekten bizleriz" dediler. O devirde yemin deccalin üzerine oluyor, deccaliyetin üstüne oluyor. Allah adına yemin yok; Allahın, Kitabın üzerine yemin yok. Allahın kitabından kaynaklanan bir bilgi üzerine yemin yok. Halbuki yemin Allah adına olur, değil mi? Deccal adına yapılıyor yemin o devirde, o devrin deccali adına. Firavun'un üstünlüğü adına, bir de üstünlük, gözlerde büyütülmüş o devrin deccali; yüce görülüyor, haşa Allah gibi görüyorlar.
Firavunun üstünlüğü adına, hiç tartışmasız, üstün olanlar gerçekten bizleriz" dediler. Halka propaganda yapıyorlar; üstünüz, güçlüyüz, şu, bu falan gibisinden. Böylelikle Musa da asasını attı. Yani o uydurduklarının üzerine. Bir de (ne görsünler) o, uydurmakta olduklarını yutuyor. O devrin Darwinist-materyalist sistemi yerle bir oluyor, o ilk atışla. Anında büyücüler secdeye kapandılar. Hemen iman ediyorlar. İlk faaliyette, demek ki Darwinizmin, materyalizmin yıkılması çok önemli. Kuran buna işaret ediyor. İlk önce yaratılışın ispat edilmesi, yaratılışın anlatılması gerekiyor. Hz. Musa (a.s) da öyle yapıyor. (Ve "Alemlerin Rabbine iman ettik" dediler. Demek ki deccaliyet kalktı mı İslamiyet devreye giriyor; boşluk kabul etmiyor sistem, Allah öyle yaratmış. Önce put sistem kalkacak, put sistemin yerini hemen hak olan sistem dolduruyor.
Bakın, ne diyorlar; (Ve "Alemlerin Rabbine iman ettik" dediler. "Musanın Harunun Rabbine." Çünkü Peygamberlerin tarif ettiği Allah önemlidir. Küfrün tarif ettiği değil. Mesela masonik Allah inancı vardır, onlar bir total güç olarak görürler Allahı, kainatın ulu mimarı derler. Ne olduğu belli olmayan bir varlık olarak belirtirler, haşa. Bir total güç. Kainatın toplam gücü. Elektrik gücün, genel gücün, tamamının Allah olduğuna inanırlar. Halbuki Allah sonsuz kudret sahibidir, sonsuzluğu yaratmıştır, sonsuz mekanı yaratmıştır; Kendisi sonsuz öncedir, sonsuz sonradır ve doğmamıştır, doğurulmamıştır, kaderi yaratmıştır, Meleklere sahiptir, Peygamberleri yaratmıştır. Amentüde belirtilen bütün hususları yaratmıştır Allah, Musanın ve Harunun Rabbi denilen Odur; Cenab-ı Allah, inşaAllah. Peygamberimiz (s.a.v)in Kuranda tarif ettiği Allah, Hz. İbrahim (a.s)ın tarif ettiği Allah; gerçek olan Allah Odur, inşaAllah.
(Firavun) Dedi ki: "Ona, ben size izin vermeden önce mi inandınız?" Deccaliyet resmi ideolojiyi dayatmış, benim dediğime inanacaksınız diyor. Başka inanç olabilir mi? Yok. Resmi ideolojinin dışında bir şey kabul etmiyor deccaliyet. Şüphesiz, o, size büyüyü öğreten büyüğünüzdür. Bakın, halkı daha hala onun aleyhinde kışkırtmaya çalışıyorlar ki kamuoyu elde etmeye çalışıyorlar. O devrin Mehdisini halkın gözünde küçük düşürmeye çalışıyorlar. Yobaz takımı var, it kopuk takımı var, herkes var o devirde. Öyleyse yakında bileceksiniz. Şüphesiz ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim. O devrin iddia edilen Ergenekon terör örgütü gibi bir yapı, illegal bir devlet yapısı var. Bakın, diyor ki; Öyleyse yakında bileceksiniz. Şüphesiz ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim ve sizin hepinizi gerçekten asıp-sallandıracağım." Hep asmayla korkutur yobaz takımı, iddia edilen Ergenekon terör örgütü de asmayla korkutuyor halkı. O devre ait eski yazışmalara bakın bunları görürsünüz, yani tehdit unsuru hep asmadır. Türkiye tarihine bakarsanız, iddia edilen Ergenekon terör örgütünün yaptığı faaliyetlerde asma teması, idam teması hep hakimdir üsluplarında, konuşmalarında.
"Hiç zararı yok" dediler. "Çünkü biz gerçekten Rabbimiz'e dönücüleriz." Gerçekten iman ettiği için, imanı sağlam; ne yaparsan yap diyorlar deccala. Biz gerçekten Rabbimiz'e dönücüleriz. Yani ölsek de şehit oluruz zaten diyorlar. Doğrusu biz, iman edenlerin ilki olduğumuzdan dolayı Rabbimiz'in bizim hatalarımızı bağışlayacağını umuyoruz. Günahlarımızı da Allah inşaAllah bağışlar diyor. Çünkü ilk iman edenleriz diyor, inşaAllah. Musa'ya: "Kullarımı gece yürüyüşe geçir, çünkü izleneceksiniz" diye vahyettik. Müslüman izlenir, Müslüman izlenir; her zaman küfür tarafından, deccaliyet tarafından izlenir. Gözetlemededir insanlar; suç ararlar, yakalamak isterler, oyun yapmak isterler, hapsetmek isterler, dolayısıyla izlerler. Onun için Müslümanlar dikkat çekmemek için çoğu zaman hep geceyi kullanmışlardır. Cenab-ı Allah onun için geceyi emrediyor.
Bunun üzerine Firavun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi. O devrin polisini, askerini ayaklandırıyor. Deccal rejimi o devirdeki kolluk kuvvetlerini kullandırıp; halkı tutuklamaları, geniş çaplı operasyon yapmaları ve katliam yapmaları için görevlendiriyor. Ne diyor iddia edilen Ergenekon terör örgütü; bir gecede 3 milyon kişiyi katledeceğiz diyorlar. O devrin firavunları ile bu devrin firavunları aynı, üslup olarak. İddia edilen Ergenekon terör örgütünün zalimliğinin aynısını orada da görüyoruz. Gerçek şu ki bunlar azınlık olan bir topluluktur. Küçüktürler bunlar diyor, Müslümanların topluluğu için. Biz bunları rahatça ezeriz, sayısı az diyor, Mehdi topluluğu için. Ahir zamanda da Mehdi topluluğu küçüktür, az sayıdalar.
Ve elbette bize karşı da büyük bir öfke beslemektedirler. Deccaliyete karşı büyük bir öfke besliyor bunlar diyor. O devrin kolluk kuvvetlerini tahrik etmek; devletin ezici, saldırgan gücünü tahrik etmek için devletin alnını kaşıyor firavun. Ne diyor? Ve elbette bize karşı da büyük bir öfke beslemektedirler. Bakın, kaç türlü; hem vatan haini gibi gösteriyor, hem devleti ortadan kaldıracak diyor, hem sistemimizi ortadan kaldıracak diyor, ayrıca bize de öfke besliyor diyor. Biz ise uyanık bir grubuz" (dedi). Aydınlığız biz, kafamız aydın, bayağı zekiyiz, çok akıllıyız, çok kültürlüyüz diyor. Halbuki **** gibi adamlar, sığır gibi adamlar, tabii. Böylelikle Biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık. Saldırıya geçmek için pınarlardan, bahçelerden ayrılıyorlar. Normalde önce keyif zevk ediyorlar ama askeri bir operasyon yapacakları için askeri operasyon sistemine geçiyorlar. Yani alarm halindeler, savaş konumuna geçmişler.
Hazinelerden ve soylu makam(lar)dan da. Hazinelerini de bırakıyorlar o anda, makamını da bırakıyor, çünkü saldıracakları için Müslümanlara. İşte böyle; bunlara İsrailoğulları'nı mirasçı kıldık. Biliyorsunuz, denizde Allah hepsini helak etti. Hz. Musa (a.s) orada kan akıtmadı; Allah kan akıttı, Allah kanlarını döktü. O devrin Mehdisi adına Allah orada kanlarını göktü, melekleri ile kan döktü Allah. Binlerce melek orada onların kanını döktü. Allah Hz. Musa (a.s)ı kurtardı ve bütün malına, mülküne Müslümanlar sahip oldu deccaliyetin, olay bu inşaAllah
(makale harun yahya)