bir ben var benden içeri

madem

Kayıtlı Üye
yarım yamalak uyuduğum daha doğrusu uyuyamadığım bir gecenin ardından yine sabahı bulduk. sabah yine her zaman olduğu gibi tablet elimde takılırken napsam ne etsem diye düşünürken dün başladığım absürd hikayem Bahrinin Maceraları adlı hikayeme bir kaç küçük eklemede bulundum. devamında soma ile ilgili haberleri gorunce içim sıkıldı bir daraldım başladım yeniden yazmaya bu sefer soma için bir şiir çiziktiriverdim. derken her sabah olduğu gibi saniyenin onda birlik suresinde 3 defa haydi alperen uyan artık diyebilen süper yetenekli annem beni uyandırmak için seslenişe başladığı sırada bir çılgınlık yapayım dedim ve annemi şaşırtmak için anne uyan artık diye bağırdım yatağımdan. bir anlık bir sessizlik hakim oldu eve. annem tekrardan alperen uyan artık diye seslendi ona cevap olarak anne uyan artık dedim o yeniden uyan artık deyince ben de yine cevap olarak ona anne uyan artık dedim. sonrasında kalkıp mutfağa annemin yanına vardığımda annemin bütün bu seslenişleri bir program gibi otomatik olarak yaptığını farkedince bütün o annemi şaşırtma manevramın boşa çıktığını gorup hayal kırıklığına uğradım. çünkü annem kendini tamamen domatesleri soymaya vermişti. yanı başında anne gunaydın diye seslendiğimi duymamıştı bile. her sabah ki rutin el yüz muhabbetlerinide hallettikten sonra yine her hafta sonu olduğu gibi kardeşimle kimin kahvaltı için anneme yardım edeceği tartışmasına girdik.ben diyordumki sen küçüksün git sen yap o diyorduki sen buyuksun git sen yap. yine her tartışmada olduğu gibi annemin tek başınada kahvaltıyı hazırlayabileceği kanısına varıp ikimizde televizyonun karşısına kurulduk.annemin hadi kahvaltı hazır seslenişinden sonra toparlanmaya başladık derken yine annem hadi kahvaltı hazır diyye seslendi . tamam anne geliyoruz dememe kalmadan annem bir daha hadi kahvlatı hazır dedi.salon ile mutfak arası 12 adım o 12 adım içerisinde annem 6 defa hadi kahvaltıya dye seslenmişti bize. kahvaltıdan sonra da vinci demonsun yeni bolumunu izleyip dizinin bir sonraki bolumu hakkında yorum yapmaya başladım. dizide işler iyice karışmıştı. cosimonun zenci oğlu insanlığın düşmanından yani labirentten çıkmasın mı . bide gidip de da vinci ve ustasını yanan binada olume terketmesinmi. ben shocked ustune shocked yasadım haliyle. işler guçlere gecen ay baslayıpda iki gun once bitirdikten sonraki o iki gunluk surecte yasadığım depresyonu bir nebze atmıştım uzerimden. bak yazarken yine aklıma geldi huzunlendim yine bitmeseydi keşke hiç bitirmeseydim keşke :( neyse efenim işte biraz forumda takıldım ogame de kademe bastım falan filan derken dershane vakti gelip çatmıştı. iki gün önce arkadaşlarla yaptığımızda maçta sakatlanan ayağıma rağmen annemin yoğun baskıları üzerine derhaneye gitmek zorunda kaldım. her zamanki gibi dersler sıkıcı , sıkıcı ve sıkıcı olmak üzere geçiyordu. tenefüste bizim arkadaşlara nerden estiyse ilköğretim zamanlarını anmak istemişler ve dershanede dağıtılan butun testlerden bir kağıttan ucak filosu yapıp caddeye atmaya karar vermişler. pencerenin yanında onların yaptıkları ucakları atmalarını izlerken bir kaç saattir çiğnediğim sakızın iyice çenemi yorduğunu hisettim. şimdi insanlık tarihinde en buyuk kararlardan birini vermem gerekiyordu onumde uc secenek vardı. ya kalori harcamayı goze alıp sınıfın oteki ucundaki cope gidecek ve sakızı oraya atacaktım. yada sakızı boğulma tehlikesini goze alıp yutacaktım. onumde bir secenek daha vardı aslında belkide en kolaycı ama bir okadarda insanlık dışı olan o secenek. evet sakızı pencereden dışarıya tukurecektim. peki ya o sakız birinin ayakkabısınınn altına yapışırsa hatta daha kotusu o sakız birinin saçına yapışırsa kendimi nasıl affederdim. bir kaç dakikalık verdiğim iç çatışmanın sonucunda sakızı dışarıya tukurdum. sakız yere duserken butun sucu yer çekimine atıyordum . nede olsa ben havaya tukurmustum yer cekimi sakızın dusmesine sebebiyet vermişti. derken isabetmişki sakız dershanenin hemen onunde bulunan otobus durağının uzerine denk geldi ve kimse hasar almadan kurtulmuş oldu. tam osırada, dun traş olduğum için apaçık olan enseme şabalak diye bir tokat indi. tokatın inmesiyle birlikte refleks olarak ağzımdan çıkan sozler sayesinde bana tokat atan kişiyle akraba olmuştuk. arkamı donup ne oluyor gibisinden bir bakış atmıştım. arkadşım, na pıyon olum sen kuşlar o sakızları ekmek zannedip yiyior ve sonra boğuluyorlar deyince ona kafan mı guzel olum senin gibisinden bir bakış daha attım. bu bakşın ardındanda kaçak mı diye kısa ama çok buyuk anlamlar içeren bir soruda bulundum arkadaşıma. oda kaçak diyerek yine kısa ama çok anlamlı bir cevapta bulundu bana. derken kaçtık işte eve geldim yemek yedim şimdide bunları yazıyorum :) :e4b2687e8328083f437 :175:
 
takipçi satın al
Uwell Elektronik Sigara
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
Geri
Üst