Kalp İle İlgli Herşey

İnci

1907
Prenses
Anjio Nedir?
Kalp-Damar problemi bulunan bir hastanın kasık damarlarından çok ince özel tellerle girilip kalp damarlarına radyoopak madde verilerek, damar tıkanıklıklarının ve problemlerinin teşhis edilmesine yarayan bir tıbbi işlemdir.

Bir Anjio işlemi şu aşamalardan oluşmaktadır:

1- Skopi aşamasında doktor kalp damarlarına girdiği hastanın görüntülerini bir monitörden gözlemektedir

2- Skopi işlemi; sine denilen kayıt aşaması öncesinde bir hazırlık dönemi olup, hastanın durumuna göre işlem zamanı uzamakta veya kısalmaktadır.

3- Skopi aşamasındaki görüntülerden doktor tarafından uygun bulunanlar sine aşamasında kayıt edilmektedir. Bütün bu aşamalar ayak pedalları (foot switch) ile gerçekleştirmektedir. Sine aşamasındaki kayıt işlemi bir hard diske, medikal filme veya başka herhangi bir kayıt ortamına yapılabilir. Günümüzde hem hard diske kayıt yapılmakta, hem de saklanacak görüntüler medikal filme basılmaktadır. Kullanılan hard disklerin kapasitelerinin sınırlı olması bir kaç işlemden sonra hard diskteki bilgilerinin silinerek, yeni işlem için yer açılmasını gerektirmektedir.

4- Sine aşamasında hard disk kaydının yanı sıra filme basılan görüntüler teknisyen tarafından banyo yapılmakta ve makara film olarak hazırlanmaktadır

5- Hazırlanan filmler “Tagarno” denilen bir film gösterme cihazında doktor tarafından izlenmekte, buna göre hastanın kalp damarlarının durumu teşhis edilmektedir

6- Gerekli teşhis yapılıp bittiğinde filmler yasal zorunluluk olarak arşive kaldırılmaktadır. Bir film makarasına en fazla 5-6 hasta bilgisi sığabilmektedir.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Wolff Parkinson White (WPW) Sendromu, kalbin doğumsal bir hastalığıdır. Preeksitasyon sendromu olarak bilinen bir grup hastalığın en çok bilinenidir. Bilindiği gibi kalbin çalışması sinüs (sinoatrial) düğümden (Bakınız: Kalbin iletim sistemi) çıkan küçük elektrik akımlarının özel bir iletim sistemi yolu ile kalbe dağılması böylece kalp hücrelerinin kasılması ile olur. İletim yolları ile gelen uyarı önce atriumların kasılmasını sağlar, sonra AV düğüme gelir ve burada biraz bekledikten sonra ventriküllere iner ve son olarak ventriküller kasılır


WPW sendromunda ise kalpte ekstra iletim yolları bulunur (aksesuvar yollar: Kent lifleri). Bu ekstra iletim yolları sinüs düğümünden çıkan uyarıların AV düğüme uğramadan atriumlardan direk olarak ventriküllere inmesine neden olur. İletim bazen veya devamlı olarak bu ekstra yollar ile olur. Bu durum, çoğu insanda her hangi bir probleme neden olmazken, bazı durumlarda kalbin hızlı çalışmasına (takikardi) neden olan aritmileri oluşturabilir. Bu aritmiler sıklıkla atrial fibrilasyon ve atrioventriküler reentran takikardi (AVNRT)'dir. Bu aritmiler hastalarda çarpıntı, göz kararması ve hatta bazen baygınlığa neden olabilir.

WPW sendromunda şikayetler bazen uzun bir zaman uykuya geçer, fakat ileride tekrar ortaya çıkabilir. Bazen ise zamanlar Kent lifleri iletimi iletme özelliğini yitirir ve problem ortadan kalkar. Nadiren de ölümcül bir aritmi olan ventriküler fibrilasyona neden olabilir (Bakınız: Ritim bozuklukları). Ventriküler fibrilasyon oluşma riski oldukça nadirdir (%1'den az).

WPW sendromlu hastaların %70'inde başka bir kalp hastalığı bulunmaz. %30 hastada ise değişik kalp hastalıkları birlikte bulunur:

Mitral valv prolapsusu (MVP): Mitral kapaklarda doğumsal bir gevşeklik vardır. Bundan dolayı mitral yetmezliği gelişebilir.
Kardiyomyopati (KMP): Kalp kası hastalığıdır. Kalp kasında anormal olarak genişleme (dilate KMP), kalınlaşma (hipertrofik KMP) veya sertleşme (restriktif KMP) olur.
Ebstein Anomalisi: Nadir görülen bir doğumsal kalp hastalığıdır. Triküspit kapakta deformasyon ve aşağı doğru yer değiştirme bulunur. Morarmaya neden olur.
Sıklık

WPW sendromunun toplumdaki sıklığı 100.000'de 1'dir. Erkeklerde daha sıktır. Çoğunlukla çocukluk veya ergenlik yıllarında teşhis edilir. Çocuklar ve ergenlerdeki en sık takikardi nedenidir.

Şikayetler

Takikardi (kalbin hızlı çalışması) gelişene kadar hastalarda her hangi bir şikayet olmaz. Takikardi olduğu zaman ise şikayetler, takikardinin tipine ve ne kadar hızlı olduğuna göre değişiklik gösterir:

Çarpıntı hissi
Değişik derecelerde göğüs ağrısı
Baş dönmesi, göz kararması, terleme, bulantı
Bayılma (senkop)
Yorgunluk
Nefes darlığı
Çok nadiren ventriküler fibrilasyon oluşursa kalp durması
Tanı

Hastanın hikayesi, aile özellikleri ve şikayetler incelenir. Kalp steteskop ile dinlenir. O sırada çarpıntı varsa ritim düzenli ve ya düzensiz olabilir. Hızı ise 150-250 arasındadır. Kan basıncı normal veya düşük bulunabilir. EKG mutlaka incelenir. EKG'de WPW için tipik özellikler bulunur: EKG'de QRS kompleksinin başında ekstra iletim yollarını gösteren delta dalgası vardır. Bu dalga takikardi olmasa bile görünür. EKG'de WPW işaretleri görünmezse uzun süreli EKG kayıtları (Holter) alınması gerekli olabilir.


Gerekli olan durumlarda elektrofizyolojik çalışma (EPS) yapılabilir. Bu çalışma ile kalbin elektrik aktivitesi ve iletim yolları ayrıntılı incelenir.

Tedavi

Şikayeti olmayan veya çok hafif çarpıntısı olan hastalara her hangi bir tedavi gerekmez. Diğer hastalara ise antiaritmik ilaçlar gerekli olabilir. İlaçlara rağmen takikardi ataklarını tam olarak ortadan kaldırmak mümkün olmayabilir. İlaçlar bazen aritmiyi daha ağırlaştırabileceği için mutlaka doktor gözetiminde ve kontrol altında kullanılmalıdır.

İlacın etkili olmadığı veya uygun olmadığı durumlarda kateter ablasyonu gerekli olabilir. Kateter ablasyonu WPW tedavisinde oldukça etkin ve tercih edilir bir tedavi yöntemidir. Başarı oranı %90'nın üzerindedir ve riski düşüktür. Başarılı işlem sonrası ilaç gereksinimi ortadan kalktığı için ilaç kullanmak istemeyen veya ilacın uygun olmadığı hastalarda seçkin bir tedavi yöntemidir.

WPW Sendromunun varyantları:

WPW Sendromunun varyantlarında da ekstra iletim yolları vardır. Bunlar da takikardilere neden olabilir (Lown–Ganong–Levine [LGL] sendromu, Nodoventriküler yollar, Fasiküloventriküler yollar gibi).
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Kalbin iki karıncığı arasındaki duvarda açıklık (delik) olmasıdır. Bu açıklık vasıtasıyla sol ventriküldeki temiz kan (oksijenlenmiş kan) sağ kalbe, buradan da akciğerlere gider.

Delik değişik çaplarda olabilir. Deliğin büyük olduğu durumlarda geçen kan, bir taraftan akciğer atardamarlarında basınç yükselmesine sebep olur, diğer taraftan artan kan akımı kalbin daha fazla çalışmasına ve daha fazla yorulmasına sebep olur.
Şikayetler?

Deliğin çapı şikayetlerde önemli rol oynar. Küçük VSD’li hastalarda genellikle hiçbir şikayet görülmez.

Geniş olduğu durumlarda ise bebeklerde hızlı nefes alıp verme, özellikle emerken aşırı terleme, yeterli kilo alamama ve emme sırasında yorulma dikkati çeker.

Tanı nasıl konulur?

Tanı, küçük defektlerde genellikle herhangi bir nedenle doktora gidildiğinde muayene sırasında üfürümün duyulması ile tesadüfen konur.

Büyük defektlerde ise muayene sırasında üfürüm duyulur ve birlikte kalp yetersizliği bulguları vardır. Bu hastalarda sık sık zatürree, bronşit gibi akciğer hastalıkları da sık görülür. Genellikle çocuk doktora hasta olduğunda götürüldüğünden, böyle ağır hasta ve huzursuz bir bebekte diğer bulgular zor fark edilir. Bu hastaların bir kısmı akciğer enfeksiyonu tedavileri ile kısmen düzelmekle birlikte, kesin tanı konulması bu nedenle çok gecikebilmektedir. Erken tanı için ülkemizde sağlıklı çocukların da doktor kontrolüne götürülmesi alışkanlığının kazanılması şarttır. Kesin tanı çocuk kardiyoloji uzmanınca yapılan muayene ve ekokardiyografi ile konur.

Tedavide ne yapılabilir?

Küçük defektlerde genellikle tedavi gerekmez. Ancak sünnet, diş çekimi, diş dolgusu gibi bazı girişimler öncesinde endokardite (kalbin iç tabakasının iltihabı) karşı koruyucu tedaviye ihtiyaç gösterirler.

Büyük defektlerde ise kalbin çalışma gücü ilaç tedavisi ile arttırılmaya çalışılır. Çocuk büyüdükçe açıklığın küçülüp küçülmediğine bakılır. Düzelme saptanmayan hastalarda bu açıklığın cerrahi olarak kapatılması gerekebilir. Bazı hastalarda cerrahi öncesinde kalp kateterizasyonu yapılması gerekebilir. Cerrahi için uygun zaman genellikle 6 ay civarıdır. Açıklık bir yama ile kapatılıp, kan kaçağı engellenir. Ameliyatın az da olsa risk taşıdığı bilinmelidir.

İleriye dönük yapılması gerekenler?

Sünnet, diş çekimi, diş dolgusu gibi cerrahi girişimler öncesinde endokardite (kalbin iç tabakasının iltihabı) karşı koruyucu antibiyotik tedavisi verilir. Bu, ameliyat olmuş hastalar için de 4-5 yıl süre geçerlidir. Hastaların belli aralıklarla doktor kontrolünde olması gerekir.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Kronik Toplar Damar Yetmezliği (Venöz) » Toplar Damar Hastalıkları (Venöz) Varisler

Kronik toplardamar yetmezliği, özellikle bacaklardaki toplardamarların normal yapısının bozularak kan akımının aksaması sonucu ortaya çıkan hastalık durumudur. Bacaklarda ağrı, şişlik ve gece krampları şikayetleriyle karşımıza çıkan bu hastalık, önemli ölçüde sosyo-ekonomik ve psikoljik travmaya neden olabilmektedir.
Kronik Toplar Damar Yetmezliği (Venöz) » Nasıl Ortaya Çıkar?

Vücutta dolaşan kan atardamarlar ile organları beslemekte ve toplardamarlar vasıtasıyla yeniden kalbe dönmektedir. Atardamarlar basınç sistemi ile çalışırken toplar damarlar kapak sistemi ile çalışırlar. Bacaklardaki toplardamarlar hem yüzeyel hemde derinden giden damarlarla kanı kalbe taşır. Bacaklardaki toplardamarlar yerçekimine karşı işlem gördüğü için, toplardamarlardaki kapaklar ve bacak kasları dolaşımı sağlarlar.

Toplardamarlar açıklığı kalbe doğru bakan kapakçıklar içerir. Bu kapakçıklar, göğüs ve karın içinde, öksürme, hapşırma, ıkınma, yürüme, koşma vb. sebeplerle basıncın arttığı durumlarda bu artışın uzuvlardaki toplardamarlara yansımasını engelleyerek akımı daima kalbe doğru yönlendirir.

Kapakçıklarda herhangi bir nedenle oluşan kaçaklar, daha aşağıdaki damarlarda aşırı basınç artmasına sebep olur. Zaman içinde yüksek basınç ile normalden fazla gerilen bu damarlarda,genişleme, uzama ve büklümlenmeler oluşur. Genişleme ve büklümlenme yüzeyel toplardamarlarda olduğunda varis hastalığına neden olur. Bu hastalığın başlangıcı yüzeyel sistemde veya derin sistemde olabilir. Ancak bu hastalık ilerleyici bir hastalıktır ve her iki sistem arasında bozulmalara yol açar.



Önce küçük varisler ile kendini belli ettiği gibi aniden bacak şişmesi ile de ortaya çıkabilir. Aslında varis buz dağının su üstünde görünen küçük parçasıdır. Her varisli damar ciddiye alınmalı ve altındaki asıl hastalık araştırılmalıdır.



Kronik toplardamar yetmezliği bacaklarda tek yada çift taraflı olabilir. Sıklıkla karşımıza çıkan şikayetler sırasıyla;

Bacaklarda ödem
Yüzeyel toplardamarlarda kıvrılma ve büklümlenmeler ( Varis ),
Uzun süreli ayakta kalmaya bağlı oluşan ağrılar,
Bacaklarda ağırlık ve huzursuzluk hissi,
Gece krampları,
Kaşıntı,
Bacaklarda yanma,
Ayak altında karıncalanmalar,
Ayakbileği iç tarafında kahverenginde koyulaşma,
İleri dönemlerde özellikle ayak bileği iç kısımlarında oluşan ve zor iyileşen yaralar,
Kötü görünümden dolayı psikolojik sorunlar.
Toplardamar yetmezliği; doğumsal olarak yada sonradan kazanılan birtakım hastalıkların sonucu ortaya çıkmaktadır.

Genetik olarak ailesel yatkınlık,
Geçirilmiş yüzeyel yada derin toplardamar tıkanıklığı sonucu damar iç duvarının bozulması,
Doğumsal toplardamar kapak yetmezliği,
İleri derecede şişmanlık
Gebelik veya doğum kontrol hapı kullanımı,
Bacak bölgesinde geçirilmiş şiddetli travma,
Berber, garson, öğretmen, cerrah vb.gibi devamlı ayakta durmayı gerektiren meslekler,
Özellikle bacak derin toplardamarlardaki tıkanıklık sonucu, kapaklar deforme olmakta ve fonksiyonunu yerine getirememektedir. Kapaklarda kalıcı hasara neden olan geçirilmiş toplardamar tıkanıklığına bağlı kronik toplardamar yetmezliklerin tedavisi uzun ve oldukça güç olmaktadır.



Hastalığın tanısında ve derecelendirilmesinde en önemli tanı aracı renkli dopler ultrasonografidir. Bunun haricinde ilaçla damarların görüntülenmesi yöntemi olan venografiden de yararlanılır. Toplardamarların renkli doppler ultrasonografisi, yüksek frekanslı ses dalgaları kullanılarak toplardamarlardaki akan kanın yönünü ve kapakçıklardaki yetmezliğin derecesini tespit etmektedir. Bu yöntemde tetkiki yapan kişinin tecrübesi son derece önemlidir. Yetmezliğin derecelendirilmesi ile birlikte, hastalığın derin, yüzeyel yada bunları birleştiren toplardamarlardaki yerinin tespiti uygulanacak tedavinin şekli açısından son derece önemlidir.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Diğer isimler: MVP, Barlow Syndrome, Billowing Mitral Cusp Syndrome, Floppy Valve Syndrome, Systolic Click Murmur Syndrome, J.B. Barlow Syndrome.

Mitral kapak, kalbin sol atriumu ile sol ventrikülü arasında bulunur (Bakınız: kalp kapakları). Normalde sol ventrikül kasılıp içindeki kanı aorta atarken mitral kapak kapanıp kanın sol atriuma geri kaçmasını önler. (Bakınız: kalbimiz nasıl çalışıyor?). Mitral kapak 2 yaprakçıktan oluşmuştur.




Prolapsus sarkma anlamındadır. Mitral valv prolapsusu (MVP) ise, mitral kapağın iki yaprakçığından birinin veya her ikisinin normalden daha kalın, gevşek ve yumuşak olması durumudur. Bazı hastalarda ise kapağın düz durmasını sağlayan iplikçikler (kordalar) normalden uzun olabilir. Bu nedenlerle mitral kapak, kalbin kasılması sırasında sol kulakçığa doğru sarkar. Bazen de bu sarkma nedeniyle kapak tam kapanamaz ve sol kulakçığa doğru kanın geri kaçmasına sebep olur.
Tanı nasıl konulur?

Hastalar genellikle çarpıntı, göğüs ağrısı, bayılma gibi nedenlerle doktora başvururlar. Bazı hastalar ise hiçbir şikayeti olmadığı halde başka nedenlerle doktora gittiklerinde, kalp muayenesi sırasında üfürüm veya klik denen bir ses duyulması sonucu tanı alırlar. Kesin tanı ve renkli Doppler ekokardiyografi ile konulur. Çarpıntı şikayeti de varsa Holter (24 saatlik ritim kaydı) incelemesi gerekebilir.

Tedavide ne yapılabilir?

Çoğunda tedavi gerekmez. Sadece belirli aralarla kontrol yeterlidir. Ancak çarpıntı ve göğüs ağrısı olduğu durumlarda beta bloker grubu ilaçlar kullanılabilir (beloc, concor, nortan, lopresor vb). Kapakta yetersizlik (kanı geriye kaçırma) varsa ameliyat, sünnet, diş çekimi, diş dolgusu gibi bazı girişimler öncesinde endokardite (kalbin iç tabakasının iltihabı) karşı koruyucu antibiyotik tedavisine ihtiyaç gösterirler.

En ciddi problem mitral kapak yetersizliği gelişen hastalarda bu yetmezliğin zamanla artabilmesidir. Yetmezlik derecesinin önemli olduğu durumlarda, kalbin durumu ve şikayetler değerlendirilerek kapağa cerrahi müdahale (düzeltici ameliyat veya kapak değişmesi) gerekebilir.

İleriye dönük yapılması gerekenler?

Kapaktaki sorun ciddi değil ise beden eğitimi veya spor yasaklanmaz. Eğer kısıtlama gerekiyorsa, doktorunuz tarafından belirtilecektir.
Zaman içinde bulgularda değişme olabileceği için belirli aralıklarla kontrol gereklidir. Kontrol sonucu eğer gerekli görülürse önerilerde değişiklikler yapılabilir.

Mitral yetmezliği olan hastaların mutlaka düzenli aralıklarla (sıklık, yetmezlik derecesine göre değişebilir) kontrol edilmesi ve yetmezliğin derecesinde değişiklik olup olmadığı ve kalbin etkilenme durumunun kontrol edilmesi gereklidir.
Cerrahi müdahaleler öncesinde doktora MVP olduğu söylenmelidir.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Kalp dört odacıktan oluşur: üst kısımda iki kulakçık (sağ ve sol atrium) ve kulakçıkların altında iki karıncık (sol ve sağ ventrikül). Kulakçıklar ile karıncıklar arasında ve karıncıklarla buradan çıkan damarlar arasında kapaklar bulunur. Kapaklar, kanın tek yönlü akmasını, dolayısıyla kanın geri kaçışını engellemeye yarar. Kapaklar, kanın karıncıklara tek yönlü girişini sağlarken tek yönlü de çıkışını sağlarlar. Her kapak (2 yaprakçıktan oluşan mitral kapak hariç) 3 yaprakçıktan oluşur. Bu dört kalp kapak şunlardır:

Kalp kapakları nasıl çalışır?

Kalp kası kasılıp gevşedikçe kapaklar açılır ve kapanır. Bu şekilde kan karıncıklara ve kulakçıklara dönüşümlü olarak dolar. Aşağıda kalbin sol tarafındaki kapakların nasıl çalıştığı anlatılmıştır:

Sol karıncık gevşedikten sonra aort kapağı kapanır ve sol kulakçıktan sol karıncığa kan akışını sağlamak için mitral kapak açılır.

Sol kulakçık kasılır ve sol karıncığa daha fazla kan akışı olur.

Daha sonra sol karıncık kasılır, mitral kapak kapanır ve böylece kanın tekrar sol kulakçığa kaçması önlenir. Aynı zamanda aort kapağı açılır, böylece kan aortaya atılır. Daha sonra sol karıncık gevşer aort kapağı kanın sol karıncığa geri kaçmasını engellemek için kapanır ve böylece döngü devam eder.

Benzer olaylar sağ tarafta, triküspit kapak ile pulmoner kapak arasında olur.



Kalp kapak hastalığı nedir?

Kalp kapaklarındaki hastalıklar büyük oranda romatizmal kalp hastalığı sonucu oluşur. Bunun dışında, kapakların yapısal bozuklukları, kalp boşluklarının genişlemeleri, kalp damar hastalıkları, iltihabi hastalıklar da kapak hastalığına neden olabilir. Kalp kapaklarında iki türlü bozukluk olabilir:

Kapak Yetmezliği: Kapakçıklar tam olarak kapanmaz; böylece yalnızca ileriye doğru akması gereken kanın bir kısmı da geriye doğru kaçar. Dolayısıyla kalbin yaptığı işin bir kısmı boşa gitmiş olur. Böylece kalbin yükü artar. Kapak yetmezliği fazla miktarda olursa kalp yetmezliğine neden olabilir.

Kapak Darlığı: Kapaklar arasındaki açıklık daralır, böylece kalbin diğer boşluklara veya damarlara kan göndermesi zorlaşır. Kalp bunu başarmak için daha fazla güç harcar. Darlık oranı fazla olursa kalpten atılan kanın azlığına bağlı şikayetler ortaya çıkar ve yine kalp yetmezliği oluşabilir.

Bazı durumlarda aynı kapakta hem darlık hem de yetmezlik olabilir.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Geçici kalp pili

Geçici kalp pilleri acil durumlarda veya anormal kalp ritmi altında yatan nedenin düzeleceği bekleniyorsa (örn. ilaca bağlı kalbin yavaş çalışması) kullanılır. Ayrıca kalıcı kalp pili yerleştirilinceye kadar yeterli kalp hızını sağlamak için de kullanılır. Geçici kalp pili uygulaması kalp krizi hastalarında, taşikardisi olan hastalarda, açık kalp cerrahisi sonrası ve diğer durumlarda da gerekebilir.

Geçici kalp pillerinde jeneratör oldukça büyüktür ve vücut dışındadır. Kalp ile bağlantısını elektrod sağlar. Geçici olduğu için uzun süre bırakılmaz. Olayın kalıcı olduğu düşünülüyorsa çıkarılarak kalıcı kalp pili takılır.

Kalıcı kalp pili

Pil takılmasını gerektiren olayın kalıcı olduğu düşünülen durumlarda kullanılır. Jeneratör, göğüs veya karına derinin altında bir cep oluşturularak yerleştirilir. Ancak çoğunlukla göğüs duvarının sol tarafına konur. Eğer göğüs duvarına yerleştirilecekse hastaların hangi tarafa pilin yerleştirilmesine ait tercihi sorulabilir.

Kalp pili nasıl takılır?

Pil yerleştirilmesi için, hastadan veya yakınlarından bilgilendirilmiş onam alınır.

Geçici kalp pili yerleştirilmesi:

Geçici kalp pili uygulamaları, genellikle hastalar ilişkili kalp rahatsızlıkları nedeniyle hastanede yatıyorlarken gerçekleştirilir (örn. kalp krizini takiben). İşlem hastanın odasında veya kateter laboratuarında gerçekleştirilir. Sakinleştirici (gerekiyorsa) ve bölgesel uyuşturucu uygulandıktan sonra boyun veya kasık bölgesine küçük bir kılıf yerleştirilir. Jeneratörden gelen elektrod bu kılıfın içinden geçirilerek kalbe ulaştırılır. Gerekirse elektrodun kalpte uygun yere yerleştirilmesi x ışınları (skopi) ile sağlanır. Dışarıdaki kalp pili uygun görülen bir yere sabitlenir. Hastalar bu birime dokunmamalı ve geçici pil kullanımda olduğu sürece aktivitelerini sınırlamalıdırlar.

Nadir ama gerekli durumlarda geçici kalp pili, hastanın göğüs duvarından geçen bir iğneyle veya daha nadir olarak yemek borusundan kalbe bağlanır.

Kalıcı kalp pili yerleştirilmesi:

Kalıcı kalp pili uygulaması daha invazif (kanlı) bir işlemdir ve küçük cerrahi işlem olarak kabul edilir. Kalıcı kalp pili uygulaması, kardiyak kateterizasyon laboratuarında, elektrofizyoloji laboratuarında, hastane ameliyat odasında, ya da ayaktan hasta cerrahisi bölümünde gerçekleştirilebilir.



Kalp pili

Hastanın kalp hızı ve kan basıncının monitorize edildiği bu işlemde hastaya bölgesel uyuşturucu (lokal anestezik) verilir. Uygulama alanı temizlenir ve tıraşlanır. Kalp pilinin uygulanmak istediği yere göre iki yöntemden biri kullanılır:

Eğer kalp pili göğüs duvarına yerleştirilecekse (endokardiyal yerleştirme), küçük bir cerrahi cep oluşturmak için köprücük kemiğinin hemen aşağısına küçük bir kesi yapılır. Jeneratörden gelen kablolar üst göğüs kısmındaki bir toplardamardan geçirilerek görsel olarak X-ışını rehberliğinde sağ atriyuma veya sağ ventriküle yerleştirilir. Elektrodun uç kısmı özel vida şekilli ucuyla kalbin iç yüzüne tutturulur.



Pil elektrodları

Eğer birden fazla elektrod varsa işlem tekrarlanır. Jeneratör, köprücük kemiğinin aşağısında açılan cebe yerleştirilir. Yerleştirme işlemi sonrası deri dikişlerle kapatılır. Böylelikle pile ait hiçbir şey dışarıdan görülmez. Tüm işlem yaklaşık 1 saat sürer.



Burada çok önceden sağ tarafta köprücük kemiği altında deri altına yerleştirilmiş bir kalp pilini deri altında bir kabarıklık olarak görüyoruz. Deri altı yağ tabakası fazla olan hastalarda bu kabarıklık da olmayabilir ve dışarıdan pil takıldığı hiç farkedilmeyebilir.

Seyrek olarak uygulanan ve epikardiyal yerleştirme (kalbin dış kısmı) olarak bilinen bir işlemde ise elektrod kalbin dış yüzeyine yerleştirilir. Bu yöntem kullanıldığında, cerrah göğüs duvarını açar, elektrod kalbin yüzeyine yerleştirilir ve jeneratör üst karında derinin altına yerleştirilir. Bu alternatif, sadece kalbin iç yüzeyine ulaşmak için kabloların toplardamarlardan geçmesine uygun olmadığı durumlarda kullanılır (örn. bazı doğumsal kalp hastalıklarında veya hasta çocuksa).

Yerleştirme işleminden sonra:

Yerleştirmeden kısa bir süre sonra, cihazın düzgün yerleştirildiğini kontrol etmek için göğüs röntgeni alınır. Göğüs üzerine konan programlama cihazı ile kalp pili programlanması yapılabilir. Bu işlem sırasında hasta hiçbir şey hissetmez.

Hastanın yaşına ve genel sağlık durumuna göre, kalıcı kalp pili uygulaması sonrası kısa süreli hastanede yatış tavsiye edilir. İşlemden hemen sonraki dönemde hastanın uygun aktivite düzeyine yönelik öneriler doktoru tarafından anlatılır. Elektrodun yerinden oynamaması için hastalar temaslı sporlardan, ağır kaldırmaktan, kalp pilinin bulunduğu taraftaki kolun şiddetli hareketlerinden sakınmalıdırlar.

Dikiş yeri kapandıktan sonra dikiş yerinde belli bir süre sertlik olabilir. Ancak yara iyileştikçe sertlik kaybolur. Ancak, enfeksiyona ait her hangi bir işaret ( akıntı, cerrahi yaranın iltihabı) varsa hemen işlemi yapan doktora bildirilmelidir. Dikiş yeri tam olarak iyileşinceye kadar (7-10 gün) hasta dikiş yerine dikkat ederek ve bu bölgeyi kurulayarak yıkanabilir, duş alabilirler.

Uygulamadan yaklaşık olarak bir veya iki hafta sonrasında hasta kontrole çağırılır. Kontrolde gerekli ise dikişler alınır, dikiş yeri enfeksiyon bulguları yönünden incelenir.

Kalıcı kalp pili olan hastalar, acil durumlarda yanında olması için sürekli bir kalp pili kimlik kartı taşımalıdır. Bu kart, pil takıldığı gün hazırlanır ve hastaya verilir.

Sonraki pil kontrolleri yaklaşık iki ay sonra ve takiben her 6 veya 12 ayda bir yapılır. Bu kontrollerde pilin çalışması jeneratörün geri kalan ömrü gibi çeşitli özellikler incelenir.

Kalp pili yerleştirilmesinin potansiyel riskleri

Ciddi komplikasyonlar nadir olarak görülür, vakaların %1-2 sinde meydana gelir. Bazıları şunlardır:

Ciddi morluk veya kanama

Pıhtı oluşumu

Kan damarının yırtılması

Akciğer veya kas dokusuna iğne travması

İnme

Kalp krizi

Göğüs duvarı ve akciğer arasındaki boşluğa hava kaçması

Kalpten bir elektrodun çıkması

Enfeksiyon

Kalp pili çalışma bozukluğu

Hastalar şu belirti ve şikayetleri doktorlarına hemen haber vermelidirler:

Dikiş yerinde kızarıklık, ısı artışı, hassasiyet veya şişme, ateşle birlikte veya tek başına

Yara yerinden akıntı, tek başına veya ateşle birlikte

Kollarda bacaklarda, el ve ayak bileklerinde şişme (ödem)

Artan nefes darlığı, uzamış hıçkırık veya zor nefes alma

Uzamış zayıflık veya yorgunluk

Bayılma, baş dönmesi, göz kararması

Hızlı kalp atımı (çarpıntı)

Kas seğirmeleri

Göğüs ağrısı

İşlemden önce var olan herhangi bir şikayetin tekrarlaması

Kalp pili olan hastalar nelere dikkat etmeliler?


Yerleştirme işlemini takiben, takılan kalp piline ait temel bilgileri ve acil durum talimatlarını içeren bir kart hastaya verilecektir. Bu kart her zaman hastanın yanında muhafaza edilmelidir. İlave olarak, hastalar pillerinin marka ve modellerini ezberlemelidirler. Mekanik problemler nadir olmasına rağmen, bu bilgi üretici tarafından kalp pilinin toplatılması durumunda hastanın işine yarayacaktır.

Kalp pili fonksiyonunu etkileyen cihazlar ve değiştirilmesi

Kalp pili ile etkileşebileceğine dair bir çok elektriksel cihaz için söylentiler vardır. Ev güvenlik sistemleri, mikrodalgalar, telsiz telefonlar, elektrikli battaniyeler, elektrikli tıraş makinaları, ısıtıcı pedler, televizyonlar ve uzaktan kumandalar, bilgisayarlar ve saç kurutma makinaları gibi ev eşyaları ve tamirinde kullanılan çok yaygın ev içi uygulamalar kalp pilinin işleyişine önemli bir risk teşkil etmezler. Bu cihazların bazıları nadiren tek atımlarla etkileşime yol açarken, pil ritimlerini engelledikleri veya değiştirdikleri gösterilmemiştir. Hastalar bu ve diğer cihazlarla ilgili sorularını doktorlarına danışmalıdırlar. Ayrıca diş müdahalelerinde veya tıbbi girişim yapılmadan önce hastalar işlem hakkında doktorlarını bilgilendirmelidirler.

Şu durumlara özellikle dikkat edilmelidir:

****l dedektörler

Havaalanlarında, adliye binalarında ve diğer bazı yüksek güvenlikli yerlerde hastalar tanıtım kartlarını göstermeli ve elle aranmalarını istemelidirler. Hastalar, kalp pilinin fonksiyonlarıyla geçici olarak etkileşebileceklerinden ****l dedektörlerinden geçmemeli ve elle kullanılan tarayıcıların göğüs bölgesine tutulmasına izin vermemelidirler. Dedektör başlığı ile pacemaker arasında en az 60 cm olmalıdır.



Kalp pillerinin ****l detektörlerinden uzak tutulması gereklidir.

****l dedektörler alışveriş mağazalarının girişlerinde ve görülmeyecek bir şekilde kullanılıyor olabilirler. Bu cihazlardan kaynaklanan problemler nadir rapor edilmesine rağmen, kalp pili olan hastaların alışveriş güvenlik kapısında oyalanmamaları önerilir.

X ışınları pacemaker fonksiyonlarını etkilemez.

Cep telefonları

Kulağa yakın tutulduklarında nadiren kalp piliyle etkileşmektedir. Yakın zamandaki bir çalışmada, kalp pili üzerine cep telefonu konulan hastaların %13 ünde etkileşim görülmüştür. Etkileşim, telefon ve kalıcı pilin modeline göre değişir. Etkileşim riski çift odacıklı kalp pillerinde ve digital cep telefonlarında daha fazladır. Etkileşimden sakınmak için, hastalar hemen daima cep telefonlarını (kapalı dahi olsa) pil jeneratörlerinden en az 15 cm uzakta tutmalıdırlar. Cep telefonlarının kalp pilinin bulunduğu yerin zıt tarafındaki kulağa tutularak kullanılması tavsiye edilir.

Magnetik rezonans görüntüleme testi (MRI)

Bu tanısal amaçlı tetkik sırasında üretilen radyo ve magnetik dalgalar kalp pili fonksiyonlarını önemli derecede etkilemektedir. Bazı çalışmalarda MRI’nın kalp pilleri üzerinde çok az etkisi olduğu bulunmuş ise de çoğunlukla hastalara bu testlerden ve bu testleri yapan cihazlardan sakınmalıdırlar.

Güçlü elektriksel alanlar

Hastalar güçlü elektriksel alan oluşturan aletlerden ve böyle mıntıkalardan kaçınmalıdır. Bunlar yüksek gerilim hatları, eğlence parkı hatları ve dağılımları, güç kaynakları, büyük mıknatıslar kullanan hurdalıklar veya zayıf korunmuş araba motorlarını içerir. Hastalar hiçbir zaman çalışır durumdaki bir araba motoruyla uğraşmamalıdır. Telsiz bilgisayar ekipmanları (wireless modem, bluetooth), telsiz mikrofon, telsiz telefon, radyo kontrol vericilerinin antenleri (uzaktan kumandalı araba, uçak vb.) pacemaker'dan en az 15 cm uzakta tutulmalıdır.

Manyetik alanlar

Mıknatıs pacemaker fonksiyonlarını geçici olarak bozabilir. Mıknatıs bulunan kaynak ile (örn. büyük hoparlörler) pacemaker arasında en az 15 cm mesafe bırakılmalıdır. Hidroelektrik santrallerinde dolaşılmamalıdır.

Hastaların yapmaması gerekenler

Pacemaker takılmış hastaların elektrikli testere ve kaynak makinası kullanmaması gerekir.

Kalp pillerinin ömürleri ve tekrar değiştirilmeleri

Kalp pilinin bataryası jeneratör içinde saklı olduğundan batarya eğer tükenmeye yakınsa tüm jeneratörün değiştirilmesi gerekmektedir. En modern kalp pilleri bile, kalbin pile olan ihtiyacına göre her 5-10 yılda bir değiştirilmeyi gerektiren lityum bataryaları kullanır.

Kalp pilleri beklenmedik şekilde bitmez ve birdenbire çalışması durmaz. Pil ömrünün sonlarına doğru pil bitme işareti gönderir (end of life -EOL). Eğer bir batarya azalmış olarak çalışıyorsa rutin kontrollerde yapılan testlerle bu işaret algılanır ve jeneratör yenisiyle değiştirilir. Batarya azalmaya başladıktan sonra 6 ay sonrasına kadar kalp pilleri normal fonksiyon görmeye devam ederler. Onun için kontrollere zamanında gitmek son derece önemlidir.



Pil programlayıcısı. Değişik piller için farklı cihazlar olmakla birlikte bu cihazlarda bir bilgisayar kısmı ile bir de pilin üzerine konan ve pil ile programlayıcı cihaz arasındaki haberleşmeyi sağlayan kısım (resimde sağ taraftaki kablolu cihaz) vardır. Programlayıcılar, hem pili sorgulayarak pilin mevcut ayarlarını, bataryasının durumunu değerlendirir, hem de pilin parametrelerinde değişiklik yapılmak isteniyorsa bunu pile iletirler.

Kalp pillerinde gelecek

Biventriküler kalp pili: Bu yeni kalp pili spesifik olarak konjestif kalp yetmezliğini tedavi etmek için dizayn edilmiştir ve 2001 yılında Amerikan Gıda ve İlaç Dairesinden (FDA) onay almıştır. Bu tedavi, kardiyak resenkronizasyon tedavisi olarak da adlandırılır. Kalbin pompalama etkinliğini iyileştirdiği, kalp yetmezliği ile ilgili şikayet ve belirtileri azalttığı gösterilmiştir. Bu piller de diğer kalp pilleri ile aynı tarzda göğüs duvarına yerleştirilir. Ancak her kalp yetmezliğinde bu piller önerilmez, hastanın yarar görmesi için bazı şartlar gereklidir. Bu kalp pilleri bir defibrilatörle kombine edilebilir (ICD).
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Kalp pilleri (pacemaker), kalbin ritmini oluşturan ve düzenleyen elektronik cihazlardır. İlk çıkış amacı kalbin yavaş atması sonucu gelişen rahatsızlıkları tedavi amacını taşırken son yıllarda ritim bozukluklarında (antitakikardik pacemaker'ler ve takılabilir kardiyoverter-defibrilatör piller -ICD-) ve kalp yetmezliğinde de kullanılmaya başlanmıştır (biventriküler pacemaker'ler).

Kalıcı kalp pilini gerektiren durumları inceleyelim:

Sinüs düğümü hastalığı:

Hasta sinüs sendromu olarak da adlandırılır. Bu durum, kalbin normal uyarı oluşturan hücreleri (sinoatrial düğüm veya sinüs düğümü) görevini yeteri kadar iyi yapamadığı zaman ortaya çıkar. Kalp hızında çoğunlukla yavaşlama bulunur. Çeşitli aritmiler ve bu arada hızlı ritimler de (takikardi) olabilir. Hastalarda efor ile yeteri kadar kalp hızı yükselmez. Kalıcı kalp pili uygulamasının önde gelen nedenidir.

Eğer kalp hızı dakikada 40’ın altına düşmüş ve belirti ve şikayetler açık bir şekilde bradikardiye bağlanıyorsa kalp pili hemen daima önerilir. Eğer kalp hızı dakikada 40’ın üzerindeyse ve zaman zaman bradikardiye işaret eden şikayet ve belirtiler varsa da kalp pili önerilebilir. Anormal olarak yavaş kalp ritimleri olsa bile şikayeti olmayan hastalar genellikle kalp pili adayı değildirler

Kalp blokları:

Kalp pili uygulamalarının ikinci en sık nedenidir. Kalp blokları, kalpte iletim sisteminin her kademesinde olabilirse de en çok probleme, atrioventriküler düğüme ait olan atrioventriküler (AV) bloklar neden olur. AV bloklar, birinci, ikinci ve üçüncü derece olmak üzere 3 tiptir. En ağır şekli 3. derece olandır. Buna AV tam blok da denir. Bu blok şeklinde sinüs düğümünden çıkan uyarılar AV düğümden aşağı geçemez, ve böylece ventriküllerin kasılması için uyarı aşağı inemez. Eğer AV düğümün ilerisinden başka bir noktadan yeni uyarı çıkışı olmaz ise bu durum hayatla bağdaşmaz. Böyle bir durumda çoğunlukla vücudun hayatta kalma mekanizmaları devreye girer ve bloğun ilerisinde bir odak, uyarı çıkarma görevini üstlenir. Ancak çıkan bu uyarılar, sinüs düğümünden çıkanlara göre az sayıdadır ve insanın yaşamını normal olarak devam ettirmesi için yeterli değildir. Bu durumda kalp pili takılarak uygun kalp hızı sağlanır.

Sık görülen AV blok nedenleri içinde; kalp krizi, iletim sisteminin dejeneratif hastalığı, ilaçlar, ameliyat veya ablasyon komplikasyonları sayılabilir.

Karotis sinüs aşırı duyarlılığı (hipersensitivitesi):

Boyunda beyine giden atardamarın (karotis arter) 2'ye ayrıldığı yere karotis sinüs denir. Bu bölge, vücutta kan basıncının ayarlandığı yerlerden biridir. Kan basıncı yükseldiği zaman burada bulunan basınca duyarlı hücreler (baroreseptörler), beyindeki basınç merkezi ile haberleşerek atardamarların etrafındaki düz kasları gevşetir ve böylece atardamarlar biraz genişleyerek yükselmiş olan kan basıncını düşürmeye çalışır. Ancak bazen bu hücrelerde aşırı duyarlılık gelişir. Bu durumda boyun bölgesine olan temas veya hafif basınçlarda (dar yakalı gömlek giymek, boyun hareketleri, tıraş olurken bu bölgeye temas vb) bu hücreler yanlış olarak kan basıncı yükseldi zanneder ve kan basıncı ve bazen de ek olarak kalp hızı düşürülür.

Kalp Pillerinin Yapısı:

Genel olarak, bir kalp pili 2 bölümden oluşur:

Elektrik uyarılarının oluşturulduğu ve pilin beyni olan kısım: Jeneratör

Elektrik uyarılarını kalpte uyarının gideceği yere kadar ileten tel (veya kablo) kısım:
Jeneratör yaklaşık olarak 5-6 cm genişliğinde ve 90-100 gr ağırlığında küçük bir kutudur. Hatta Bazı jeneratörler daha küçük olabilir (2.5 cm çapında ve 40-50 gr ağırlığında). Elektrik üreten bu kısım batarya ile çalışır ve çoğu 5-10 yıl giden lityum bataryalar kullanır. Batarya bittiğinde, bütün jeneratör yenisiyle değiştirilir. Jeneratör yavaşlayan kalp atışlarını düzelten elektriksel uyarılarının oluşturulmasından sorumludur.

Kalbin normal çalışması da minik elektrik akımları ile olduğundan, jeneratörün ürettiği elektrik akımı elektrod ile kalbe (çoğunlukla sağ ventriküle) taşınır ve kalbin uyarılmasını dolayısı ile kasılmasını sağlarlar. Jeneratöre iliştirilmiş bir veya daha fazla elektrod, genellikle platinden yapılmış olup, silikon veya poliüretan kaplama ile izole edilmiştir. Teller, jeneratörden çıkan elektriksel uyarıları taşırlar. Her bir telin ucunda ****l bir kısım vardır. Böylelikle, elektriksel uyarılar, jeneratörle oluşturulur ve elektrodlarla kalp ile teması sağlanır.

1960'larda kalp pillerinin ilk kullanılmaya başlanmasından sonra uzun bir zaman kalp pillerinin tek formu tek odacıklı kalp pili idi (tek kablolu veya basit kalp pili olarak da adlandırılır). Tek odacıklı kalp pilinde elektrod, sağ atriyum veya sağ ventrikülden herhangi birine bağlanabilir ve kalbin yalnızca bir odacığını uyarır.

1990'ların başlarında ise iki odacıklı (iki elektrodlu) kalp pillerinin kullanımları daha yaygın hale gelmiştir. İki odacıklı model, Her iki odacığı uyaracak şekilde, sağ atriyuma ve sağ ventrikülün her ikisine de ayrı ayrı elektrod gönderir. İki odacıklı model, doktorlar tarafından da sıklıkla tercih edilen, kalbin doğal çalışmasına daha çok benzeyen, atriyum ve ventriküllerin senkronize kasılmasını sağlayacak şekilde çalışır.

Buna karşılık tek odacıklı kalp pillerinin daha kompleks modellerden yaklaşık 6 ay daha uzun sürdüğü tespit edilmiştir. Ayrıca daha ucuzdurlar ve yerleştirilmeleri ve takipleri daha kolaydır.

Daha yeni olan iki odacıklı kalp pillerinin tek odacıklı olanlardan daha iyi olduklarına dair tartışmalar sürmesine rağmen, çoğu uzman iki odacıklı kalp pillerini çoğu hastasına (kronik atriyal fibrilasyonlu olanlar hariç) tercih etmektedir. __________________
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Kalp ve buna bağlı damarlardan oluşan kalp damar sistemi, kan yolu ile vücuda gereksinimi olan oksijen ve besin maddelerini ulaştırmakla yükümlüdür.

Vücutta 2 çeşit dolaşımdan söz etmek mümkündür:

Küçük dolaşım:
Kanın akciğerler yolu ile oksijenlenmesini sağlar. Kalbin sağ tarafı bu işe adanmıştır. Organlar tarafından kullanılıp oksijenden fakirleşen kan (kirli kan! Aslında kirli değildir, nedense böyle bir yanlış ifade kullanılmıştır!) vena cava inferior ve vena cava superior denilen büyük toplardamarlar yolu ile sağ atriuma gelir. Buradan triküspit kapak ile sağ ventriküle geçer. Sağ ventrikül kasılarak gelen bu kanı pulmoner artere (akciğer atardamarı) atar ve bu damar ile kanın akciğerde oksijenlenmesi sağlanır.

Büyük dolaşım
Büyük dolaşım ise akciğerde oksijenden zengin hale gelen kanı organların kullanması için vücuda gönderen sistemdir. Kalbin sol tarafı bu işten sorumludur. Oksijenden zenginleşen kan (temiz kan! Bu da nedense yanlış adlandırılmıştır!) akciğerden dönen pulmoner venler (akciğer toplardamarları) yolu ile sol atriuma ve buradan da mitral kapaktan geçerek sol ventriküle gelir. Sol ventrikül ise kendisine gelen bu kanı aort damarı ile vücuda gönderir. Aort, kalpten çıkan en büyük atardamardır. Aort kalpten çıktıktan sonra kalp dahil çeşitli organlarımıza ve dokularımıza beslenmeleri ve oksijenlenmeleri için dallar vererek karnın alt taraflarına kadar devam eder.

Kanın bu şekilde kalbin içinde dolaşması kalbin belli bir düzende kasılması ile mümkün olur. Önce atriumlar kasılarak içindeki kanı ventriküllere boşaltır, sonra ventriküller kasılarak içindeki kanı aort ve pulmoner artere gönderir. Kalbin bu şekilde mükemmel bir zamanlama ile belli bir düzen içinde kasılması kalbin iletim sistemi ile mümkündür. Kanın kalp içinde devamlı ileriye doğru akışı, geriye kaçmaması ise atrium ve ventriküllerin arasındaki kapaklarla, aort ve pulmoner arter başlangıçlarındaki kapaklar aracılığı ile olur.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

-3-2005/Radikal) Kalbinizdeki rahatsızlık nedeniyle doktora gittiniz. Çeşitli incelemelerden sonra bazı tedavi seçenekleri sunuldu. Hastaneye gitmeden önce sizi bekleyen olası süreci Siyami Ersek Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Klinik Şefi Doç. Dr. Azmi Özler anlattı.

Koroner kalp hastalığı

İlaç tedavisi: Tanı yöntemleriyle kalp damarlarınızda çok önemli olmayan darlıklar belirlenmişse tedavi, damar açıcı, kolesterol düşürücü, tansiyon ayarlayıcı gibi ilaçlarla yapılır. Ancak damar tıkanıklığı riskine karşı fazla kilolarınızdan, sigaradan ve sağlıksız besinlerden de kurtulmalısınız.

Balon ve stent: Damarlarınızdaki daralmalar ciddiyse ya da tehlikeli bölgelerdeyse mekanik yollarla müdahale devreye girer. Balon tedavisinde, kasık atardamarından girilerek kalbin damarlarına doğru kılavuz bir tel itilir. Daha sonra bu tel aracılığıyla sönük bir balon darlığın olduğu bölgeye yerleştirilir. Dışarıdan elle kumanda edilen bir cihazla bu balon şişirilir ve birikmiş plaklar kırılır. Eğer hâlâ darlaşma eğilimdeyse bu kez damar içine, tükenmez kalem içindeki yaylara benzeyen 'stent' adı verilen çelik kafesler yerleştirilir.

Cerrahi tedavi (baypas): Balon veya stent tedavisine uygun olmayan hastalara uygulanır. Baypas, darlık veya tıkanıklığın olduğu yere kan yönlendirme işlemidir. Bu yöntemde göğüs, kol ya da bacak damarlarından yararlanılarak tıkalı damarın yanına ikinci bir yol yapılır. Kan da yapılan bu yeni damardan geçer. İstatistiklere göre, göğüsten alınan damarların 10 yıl sonra açık kalma oranı daha yüksek.


Baypas ameliyatları günümüzde kalp tamamen durdurularak ya da atarken yapılabiliyor. Göğüs kafesi tamamen açılabildiği gibi ufak kesilerden bu işlemi gerçekleştirmek mümkün. Türkiye'de de artık bu ameliyatlar robot yardımıyla yapılabiliyor.
Ameliyat süresi, hastaya göre değişmekle birlikte genellikle iki-dört saat. Hasta operasyon sonrasında bir ay içinde normal yaşamına dönebiliyor.

Kalp kapak hastalıkları


İlaç tedavisi: Kalbin içindeki kan akımının ileri doğru hareket etmesini sağlayan dört kapak var: Mitral, pulmoner, triküspid ve aort. Bu kapaklar her kalp atımında kanı geçirmeleri gerektiği zaman açılır, kanın geri kaçmasını önlemeleri gerektiği zaman da kapanır. Eğer bu kapaklarda çok ciddi olmayan bir sorun varsa, hasta ilaçla tedavi edilir. İlaçlar mekanik rahatsızlığı ortadan kaldırmaz, sadece kapak rahatsızlığının kalp üzerindeki olumsuz etkilerini engeller. Hastaya düzenli testler yapılarak, ilerleme olup olmadığı belirlenir.

Balon tedavisi: Mitral kapak darlığında balon tedavisi uygulanır. Dar olan kapağın içine bir balon sokulup şişirilir ve kapak açılır.

Cerrahi tedavi: Kalp kapakları tamamen bozulmuşsa kapağın önce tamir edilmesi, bu olmuyorsa sökülmesi ve yerine yenisinin takılması gerekebilir.


Kapak değişimlerinde birçok materyalden yararlanılır. Domuz ve sığır perikardı ya da titanyum gibi dayanıklı ****ller dışında kadavradan alınan kapaklar da kullanılabilir. Kapak seçimi kararı cerrah ve hastayla birlikte alınmalı.


Eğer hasta genç bir kadınsa ya da çocuk doğurmayı düşünüyorsa bioprotez kapaklar önerilir. Çünkü bu kapak uzun süre kan sulandırıcı ilaç kullanımını gerektirmez. Dolayısıyla hasta gebeliğinde ilaç sorunuyla karşılaşmaz. Bu kapakların dezavantajı ise 10-15 sene içinde değiştirilme zorunluluğu. Bioprotez kapaklar genç kadınlar dışında 70-75 yaşın üstündeki hasta grubuna da uygulanabiliyor.


İki grup dışında kalan tüm hastalara ****l kapak takılır. ****l kapağın bir olumlu bir de olumsuz tarafı var: Bioprotez kapağın aksine ömür boyu kullanılabiliyor, ancak hastanın yaşamı boyunca kan sulandırıcı ilaç kullanması gerekli. Yine bu kapaklar diğerlerine göre dışarıya biraz ses yayabiliyor.

Aritmiler
Halk arasında çarpıntı olarak bilinen aritmilerin tedavisi çok geniş bir yelpazeyi içerir.


Aritmiler bazen basit ilaçlarla, bazen de cerrahi yöntemlerle tedavi edilebiliyor. Sorun kalp kapak ya da koroner kalp hastalıklarında sık görülen kalbin düzensiz kasılmasıyla ilgiliyse bu kez devre elektroşok girer.
Kalp bloku hastalıklarında (nabzın 40'ın altında atması) ilaçla tedavi edilmeye çalışılır. Başarılı olmazsa omuz toplardamarından girilip sağ kalp boşluğuna pil, sol köprücük kemiğinin altına da bataryası konulur.


Kalbin hızlı ve düzensiz çalışmasına yol açan taşikardinin tedavisinde ise radyofrekans yöntemi kullanılıyor. Bu yöntemde önce ritmi bozan odak bulunuyor, ardından kasıktaki toplardamardan kalbe ince bir tel kabloyla giriliyor ve yüksek frekanslı radyo dalgarıyla bu odak yakılıyor.


Kalp yetmezliği
Tedavide kalp yetmezliğine neden olan hipertansiyon, koroner damarlarındaki darlık gibi altta yatan hastalığın tedavisi esastır. Bunun yanı sıra tuz kısıtlaması, egzersiz, kalp yetmezliğine yönelik ilaçlar tedaviyi tamamlıyor. Eğer kalp yetmezliğine kapak bozuklukları, kalp damarlarındaki darlıklar neden oluyorsa cerrahi yöntemlerle bunlar çözülür. Bazı hastalarda kalp nakli zorunlu olabilir.


Yeni yöntemler daha zahmetsiz


Robotik cerrahi:
Bazı özel merkezlerde robot yardımıyla uygulanan bu yöntem kalp ameliyatlarını göğüs kafesini yarmadan yapma şansı tanıyor. Baypas ameliyatları, kapak tamirleri, kalp kulakçıkları arasındaki deliklerin kapatılması ve kalp yetmezliği çeken hastalara kalp pili takılmasında kullanılıyor.


Bu yöntemin klasik cerrahiye göre getirisi şu: Açık kalp ameliyatlarında göğüs kafesi yaklaşık 20 santim açılır ve operasyon gerçekleştirilir. Oysa robotik cerrahide ameliyat, sadece üç santimlik minicik kesilerden yapılıyor.

Küçük kesi ameliyatlar (invazil)
Seçilmiş hastalarda birkaç santimlik küçük kesilerden girilerek ameliyatlar gerçekleştiriliyor. Bu yöntemle kalp kapakları, kalp delikleri ve baypas ameliyatları yapılabiliyor.

İlaç kaplı stentler
Son yıllarda damarların daha uzun süre açık kalmasını sağlayan kortizon, antibiyotik kaplı stentler kullanılıyor. Normal stentlerde ilk altı ayda damar tıkanma oranı yüzde 25'lerdeyken bu oran ilaç kaplı stentlerle
yüzde 1-2'ye geriledi.

Kalp deliklerine ameliyatsız çözüm
Son iki yıldır gündemde olan bu yöntem sayesinde artık kalp odacıkları veya büyük damarlar arasındaki delikler ameliyatsız kapatılabiliyor.
Bu yöntemle, hasta genel anesteziye alınmıyor ve göğüs kafesi yarılmıyor. Tıpkı anjiyoda olduğu gibi kasıktan tellerle kalbe kadar ilerleniyor ve özel bir tıpayla delik kapatılıyor. Bu yöntemin en önemli getirisi sonuçların çok başarılı olması. Aynı zamanda göğüs kafesi açılmadığı için de daha az riske sahip.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Kalp Hastalığı Belirtileri

1. Göğüs Ağrısı


Göğüs kafesinin ön kısmında duyulan baskı hissi, sıkışma hissi ve özellikle bu ağrının bir efor veya hareket sırasında gelip, dinlenmekle tamamen geçmesi hastaya ve doktoruna kalp hastalığı ipucunu verir. Bu ağrı bazen sol omuz, sol kolun iç kısmı, boyun ya da alt çene ve sırttaki kürek kemiklerinin arasına da yayılabilir veya öncelikle bu bölgede hissedilebilir. Bunlar da genellikle efor veya egzersiz (yürüme, koşma gibi) sırasında ortaya çıkar ve dinlenmekle (5 dakikada kısa bir süre içerisinde) geçer. Ancak, aynı ağrılar otururken, yemek yerken, uyku sırasında da gelir ise bu durum daha ciddi bir kalp hastalığının (kalpkrizi) habercisidir. Bu durum, derhal bir ambulansla en yakın kalp merkezi veya hastanenin acil servisine gidilmesini gerektirmektedir. Hayati tehlike söz konusu olduğundan bu durumda en etkili müdahele hastanelerde yapılabilir.


2. Nefes Darlığı



Genellikle yürüme ve koşma sırasında hızlı soluma ve buna rağmen rahat nefes alamama duygusudur (hava açlığı). Göğüs ağrısı şikayetlerinde olduğu gibi, nefes darlığı da dinlenme halinde gelebilir ve bu durum ciddi bir kalp hastalığının habercisi olabilir. Ancak bazı akciğer hastalıkları da (astım, amfizem gibi) benzer belirtilere yol açabilir ve gerçek sebebin kalpten mi, yoksa akciğerden mi kaynaklandığının anlaşılması çok zor olabilir. Bu gibi durumlarda bir kalp uzmanının ileri tetkikleri yaptırıp (hatta bazen akciğer uzmanı ile birlikte çalışarak) hastanın gerçek sorununu saptaması gerekebilir.

3. Çarpıntı

Kalp hızını aniden çok yükselmesi (dakikada 100-300 arası atım gibi) veya çok düşmesi (dakikada 30-40 atım gibi) sonucunda veya düzensiz kalp atışlarına bağlı olarak göğüs kafesi içerisinde kalbin olduğu yerde hissedilen çarpıntı duygusudur.

4. Senkop (Bayılma)


Genellikle ayakta dururken birdenbire bilinç kaybı olup yere yığılma ve kısa bir süre sonra kendine gelme halidir. Son derece ciddi bir kalp hastalığının belirtisi olabileceği gibi diğer çok sayıdaki daha az ciddi sebeplerden de kaynaklanabilir.


5. Ayaklarda Şişme (Ödem)


Her iki ayak bileği, ayak üstü veya alt bacağın ön kısmında su birikmesine bağlı olarak şişme olmasıdır. İleri derecede bir kalp yetmezliğine bağlı olabileceği gibi, karaciğer ve böbrek bozukluklarına da bağlı olabilir. Kesinlikle araştırılması
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Adams stokes sendromu

Geçici komplet kalp bloğuna (İnfranodal AtriyoVentriküler Blok) bağlı olarak gelişen ve hipotansiyonla beraber ciddi bradikardi veya asistoliyle sonuçlanan senkop durumudur.
Genel bilgi
Kalpten çıkan uyarının atriyoventriküler düğümü (AV Nodu) normal geçtiği halde, ventriküllerin özelleşmiş ileti sisteminde / His demetinde veya kardiyak ileti sisteminin her üç fasikülünde engellendiği AV blok olarak tanımlanabilecek olan İnfranodal AV Blok, ileri yaşta olan hastalarda sık görülür. Bayılma ve Konvülsiyon ile sonuçlanabilir. Eğer bu senkop infranodal bloğa bağlı ise Adams Stokes Krizi olarak adlandırılır. Adams Stokes Krizi, habersiz ortaya çıkar ve kısa sürer. Ancak, krizler giderek sıklaşma eğilimi taşır. Dakika nabız sayısı genellikle 20- 50 arasındadır. Juguler venöz nabızda "Dev A Dalgaları" farkedilebilir.
Etkilenen sistemler nelerdir ?
Kalp ve Damar Sistemi , Sinir Sistemi
Belirtileri nelerdir ?
Akut bradikardi (20-50/dk)
Hipotansiyon
Solukluk
Pozisyon veya efora bağlı olmayan duygu veya bilinç kaybı
Senkop veya senkopa benzer semptomların aniden oluşumu (çarpıntı olsun veya olmasın)
Juguler venöz nabızda dev A dalgaları.
Nedenleri nelerdir ?
İlaçlar
* Kalsiyum kanal blokerleri
* Beta blokerler
* Digoksin
* Ouabain
* Propafenon
* Klonidin

AV nodu tutan myokardiyal iskemi
Kalp ve ileti sistemini tutan infiltratif veya fibröz hastalıklar (Amiloid,Sifilis, Tümör)
Yaşa bağlı AV nodun dejenerasyonu
Nöromuskuler hastalıklar (myotonik musküler distrofi veya Kearns-Sayre Sendromu)
Risk faktörleri nelerdir ?
Kalsiyum Kanal Blokerleri, Beta Blokerler , Digoksin, Ouabain, Propafenon , Klonidin vb ilaçların kullanımı.
Koroner arteryel hastalık
AV nod disfonksiyonu
Akut myokard infarktüsü (özellikle akut sağ koroner arter oklüzyonu)
Amiloidoz
Chagas hastalığı
Kalbi tutan bağ doku hastalıkları (sistemik lupus eritemotosus, romatoid artrit)
Patolojik bulgular nelerdir ?
Serum digoksin düzeyleri artmış. Serum kardiyak enzimleri artmış. EKG, olayın monitorizasyonu veya Holter monitorü, yavaşlamış ve ventriküler kaçaksız geçici tam kalp bloğunu gösterir.
Yapılabilecek testler nelerdir ?
Elektrokardiyografi
Monitorizasyon
Holter Monitorizasyon
Tanısal işlemler nelerdir ?
Koroner iskemiyi ekarte etmek amacıyla koroner kateterizasyon
AV nodu ileti durumunun değerlendirilmesi amacıyla elektrofizyolojik testler
İnfiltratif hastalıktan kuşkulanıldığında myokard biyopsisi
Bakım ve önlemler nelerdir ?
Monitorizasyonun gerektiği durumlarda hospitalizasyon.
Devamlı tedavi, ambulatuar takip.
İşlemler boyunca kardiyak monitorizasyon
İşlemler boyunca mevcut trans-torasik pace
İşlemler boyunca atropin
İşlemler süresince geçici pace-makerin yerleştirilmesi ihtimali
Geçici tam kalp bloğu geri dönüşümsüz olduğu zaman kalıcı pacemaker uygulaması
Tanı konulduğunda tanı ile ilgili ve pace yerleştirildiğinde bununla ilgili hastaya yeterince bilgi sağlanmalıdır.
Tedavi yolları nelerdir ?
Atropin, 1 mg İV puşe tarzında, tam kalp bloğuyla beraber olan hipotansiyonda verilir. Toplam doz 2 mg oluncaya dek tekrarlanabilir Epinefrin, 1 mg 1:10.000 İV puşe halinde asistoli ile birlikte olan tam kalp bloğunda verilir, her 5 dakikada bir tekrarlanabilir. İsoproterenol damla halinde 1 mg , 250 ml % 5 dextroz veya normal serum fizyolojik ile dakikada 5 mikrogram perfüzyon şeklinde, atropin verilmesine karşın hipotansiyon ve bradikardi devam eden hastalarda Tam infranodal AV Blok için tek tedavi ; sağ ventrikül endokardına , ihtiyaç duyulduğu anda uyarı verecek olan demand-pace maker yerleştirilmesidir.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Kalbi besleyen atar damarlar koronor arterlerdir ve bu sistemdeki bozukluk koroner atardamar hastalığı olarak adlandırılır."
_________________________________________

Kalbimiz atar damarlar ve toplar damarlar sistemi ile yaşamsal organlarımızı besleyen, temel ve çok önemli bir organımızdır.Kalbi besleyen atardamarlar koroner arterlerdir ve bu sistemdeki bozukluk "koroner atardamar hastalığı" olarak adlandırılır. Bu sistemin bozukluğu çeşitli nedenlerle damarların iç duvarlarında yağ birikimi sonucu daralmalar oluşması ile ortaya çıkar. Bu daralmalar nedeniyle de damarlar içindeki bir pıhtı kalp krizi sonucunu doğurabilir.


_________________________________________

Koroner kalp hastalığının belirtileri nelerdir?

_________________________________________

Angina


Arterlerde daralmalar oluşurken buna bağlı olarak ortaya çıkan göğüs ağrısı ve göğüste baskı hissidir. Bu ağrı sol omuza veya kola buradan da boyun ve çeneye yayılabilir.


_________________________________________

Nedenler ne olabilir?

_________________________________________

_________________________________________

Yaş

_________________________________________

Yaş söz konusu olduğunda risk gruplarını şöyle sıralayabiliriz;
-45 yaş üstü erkekler
-55 yaş üstü kadınlar(özellikle menopoz dönemine girilmiş ise)

_________________________________________

Cinsiyet

_________________________________________

Baba veya erkek kardeş 55 yaşından önce, anne veya kız kardeş 65 yaşından önce kalp hastalığından önce ölmüş ise

_________________________________________

Ailede koroner kalp hastalığı öyküsü

_________________________________________

Şayet ailenizde genç yaşta kalp krizi geçirmiş biri varsa bu kalıtımsal olabilir ve bu durumda sizin için söz konusu olabilecek herhangi bir riski gözden geçirmek üzere doktorunuza başvurmak en doğrusu olacaktır.

_________________________________________

Yüksek tansiyon

_________________________________________

Tansiyon, kanın vücutta dolaşırken kalbin pompalama eylemi ve damar duvarlarının bu kan akımına gösterdiği direncin bir sonucudur. Tansiyonunuzun yüksek olduğu doktorunuz ölçümleme yaparak tespit edebilir.Belli bir sürece yayılmış bu ölçümlerde kan basıncınız sürekli yüksek çıkıyorsa yüksek tansiyon riski altında olmanız muhtemel bir durumdur. Bu da koroner kalp hastalığı için önemli bir risk faktörü oluşturur. Doktorunuzun önerileri ışığında düzenli egzersiz yaparak, belli bir diyet takip ederek gerektiğinde ilaç tedavisi uygulayarak bu durumu kontrol altında tutmak elinizdedir.

_________________________________________

Kolesterol

_________________________________________

Temel bir vücut yağı olan kolesterol, çeşitli besinlerde bulunmasının yanı sıra çeşitli vücut dokularında da üretilir. Bu nedenle kan içinde bir miktar kolesterol bulunur. Bu miktarın yüksek olması damar duvarlarında yağ birikimine dolayısıyla daralmaya neden olacağından önemli bir risk faktörü oluşturur. Özellikle koroner kalp hastası iseniz kolesterolünüzün 200 ml üzerine çıkmaması ve kontrol altında tutulması gerekir. Bunun için doktorunuzun gözetimi altında lifli yiyeceklerden (taze meyve ve sebze) ve doymamış yağlardan bir beslenme ve egzersiz programı uygulamanız doğru olacaktır. Bu program sonunda kolesterolünüz hala kontrol altına alınamamışsa yine doktorunuzun gözetimi altında ilaç kullanmanız gerekebilir.




______________________________________

Sigara kullanımı

_________________________________________

Sigara kullanımının damar yapısında yaptığı bozukluklar ile koroner kalp hastalığı riskini 2-3 kat arttırdığı bilimsel araştırmalar sonucu doğrulanmıştır. Bu yüzden kalp krizi geçirmişseniz, by-pass olmuşsanız yada anginadan şikayetiniz varsa sigara kullanmamak en doğru ve sağlıklı yol olacaktır. Sigarayı bırakmak konusunda doktorunuzun önerilerini göz ardı etmeyiniz.

_________________________________________

Şeker hastalığı (diyabet)

_________________________________________

Kan şekeri düzeyinin yüksekliğine bağlı olarak ortaya çıkan şeker hastalığında bu düzey kontrol altında tutulmadığında koroner kalp hastalığı da dahil olmak üzere pek çok hastalık için risk faktörü var demektir. doktorunuzun önereceği bir diyet eşliğinde kan şekerinizin gereken oranda tutulmasını sağlayacak bir tedavi uygulanması elinizdedir.

_________________________________________

Stres

_________________________________________

Yaşam içinde çeşitli nedenlerle vücudumuzun aşırı fiziksel, zihinsel ve duygusal çalışmasına bağlı olarak epinefrin(adrenalin) salgılanması uyarılabilir. Aşırı salgılama strese bağlı gelişir. Zaman zaman olması normaldir ama bu, devamlı bir hale gelirse fizyolojiyi aşırı zorlamadan ötürü koroner kalp hastalığı için bir risk faktörü oluşturur.Stresle başa çıkmak elinizdedir. Bunun için Stres yaratan nedenlere karşı kendiniz bir telkin programı oluşturabileceğiniz gibi profesyonel yardıma hatta meditasyona başvurabilirsiniz.

_________________________________________

Aşırı kilo

_________________________________________

Fazla kilolar kolesterol artışı, şeker hastalığı ve yüksek tansiyon gibi önemli risk faktörlerini tetikleyeceğinden koroner kalp hastalığı oluşumu için çok önemli bir tehlikedir. Aşırı kiloları kontrol etmek bir uzman yardımıyla daha da kolaylaşacaktır. "Kilolar tansiyon ve şeker hastalığına yataklık eder."

_________________________________________

Egzersiz eksikliği / hareketsizlik

_________________________________________

Düzenli uygulanan egzersiz programları vücut direncini arttırır, kilo vermeye, tansiyon ve kolesterol düzeylerini düzenlemeye yardımcı olur. Doktorunuzun tavsiyeleri eşliğinde sağlık durumunuza göre egzersizi yaşamınızın bir parçası haline getirebilmeniz koroner kalp hastalığı riskinizi büyük ölçüde kontrol altında tutacaktır.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Koroner arter hastalığı erişkinlerde en sık rastalanan kalp hastalığıdır.

__________________________________________________ ____

kalp vücudun tüm organlarına besin ve oksijen taşıyan kanı pompalar.Kalbimizin içinden dakikada 6 litre kan geçmesine rağmen kendi ihtiyacı olan kanı sadece kalbin yüzeyinde seyreden ve koroner arter denen damarlarla sağlar. Koroner arter hastalığı erişkinlerde en sık rastlanan kalp hastalığıdır. Bu hastalarda, koroner damarlarda plak adını verdiğimiz sertleşmiş birikintilerle, gittikçe daraltan ateroskleroz neden olur. Yağ, kolesterol ve minerallerin koroner damarların iç yüzüne birikmesi plağı oluşturur. Plak zamanla damar içine doğru büyüyerek koroner damarlardaki kan akımını azaltır. Bu azalma göğüs ağrılarına neden olur. Ayrıca bu plaklar düz ve pürüzsüz olan damar iç yüzeyini bozarak pıhtı oluşummunu kolaylaştırıcı etki yaparlar.

"Damar içinde gelişen pıhtıya bağlı olarak koroner arterin aniden, tamamen tıkanması kalp krizine neden olabilir."

Bu hastalığa yakalananlarının çoğunun hasta olduklarının farkında olmaması ciddi bir sorundur.Koroner arter hastalığı yıllar içinde sesiz ve yavaşça gelişir. Kalp krizi oluşturuncaya kadar hiç fark edilmeyebilir.

Koroner arter hastası olup olmadığınızı doktorunuzun muayenesi ve yapılacak birtakım testlerle öğrenebilirsiniz.Koroner arter hastalığı için ana risk faktörleri ailede kalp hastalığı olması, tansiyon yüksekliği, şeker hastalığı, şişmanlık, sigara içmek ve fiziksel aktivite azlığıdır.

Kalp sağlığınızı, koruyucu bir takım önlemleri alarak koroner arter hastalığını önleyebilir veya yavaşlatabilirsiniz. İlaçlar, balon anjiyoplasti ve cerrahi tekniklerle tıkanmış damarlara müdahale edilebilinir.Ancak uzun vadede en iyi çözüm hayat tarzınızı risk faktörlerini kontrol edebilecek şekilde değiştirmektir.

_________________________________________

Koroner arter hastalığı hangi şikayetlere yol açar?

_________________________________________

Koroner arter hastalığının ciddiyeti ve bulguları değişebilir. Hiçbir şikayet oluşturmayacağı gibi, özellikle sol kola ve çeneye yayılan göğüs ağrısı, yanma, basınç hissi, yorgunluk ve nefes darlığı gibi şikayetlere neden olabilir. Kalp kriziyle de ortaya çıkabilir.Kalbin işinin arttığı, dolayısıyla da daha fazla kan akımına ihtiyaç duyduğu egzersiz ve stres gibi durumlarda, damarlardaki daralma nedeniyle bu artış karşılanamadığı için, genellikle hastaların şikayetleri ortaya çıkar ve dinlenmekle de geçer. Özellikle şeker hastaları, sinirleri de hasar gördüğü için hastalıkları çok ciddi olsa bile hiç ağrı duymayabilirler.

Koroner arter kan pıhtısı ile aniden tıkanırsa o damarın beslediği kalp dokusu ölür. Buna miyokard enfarktüsü veya kalp krizi denir. Bu durumda göğüs ağrısı daha uzun sürer, çoğunlukla kendiliğinden geçmez ve çok daha şiddetlidir. Hasar gören kalp dokusu miktarı genişse kalbin pompalama kabiliyeti de etkilenir ve çalışma gücü azalır. Hasta da kalp yetersizliği gelişir.

_________________________________________

Kroner arterlerdeki daralma nasıl tedavi edilir?

_________________________________________

Halen kullanılmakta olan bir takım ilaçlarla kalbin oksijen ihtiyacı azaltılmaya, göğüs ağrısı giderilmeye çalışılır. Koroner arter hastalığını oluşumuna katkıda bulunan riskleri azaltmada kullanılan ilaçlar da(kolesterol düşürücü, kan şekerini düzenleyiciler vs.) bulunmaktadır.Ancak bunların hiçbiri oluşan darlığı ortadan kaldırmaz. Koroner arterlerde daralmaya yol açan plaklar genellikle damar boyunca yaygın olarak değil, damarın belli bölgelerinde bulunur. Ne kadar daralma olduğuna, kaç damarın etkilendiğine, daralmanın yerine, risk altında olan kalp adalesi miktarına ve yaş, genel sağlık durumu gibi kişisel hasta faktörlerine göre darlığın nasıl ortadan kaldırılacağına karar verilir. Darlığı giderebilmek için iki tedavi seçeneği vardır. Anjiyoplasti veya koroner arter baypas cerrahisi. Anjiyoplasti de kasıktan veya koldan girilerek ucunda balon bulunan bir kateter darlık bölgesine yerleştirilir.Balon şişirilerek plak damar duvarına doğru yassılaştırılarak darlık giderilmeye çalışılır. Bazen açılan bu damarın tekrar daralmaması ve açıklığının uzun süre devam etmesi için stent denilen kafess benzeri özel ****l parçalar darlık bölgesine balonla beraqber yerleştirilir.


Koroner arter baypas cerrahisi ile tıkalı veya daralmış bölgesinin ilerisine, vücudun başka yerlerinden alınan damarlarla yeni yollar oluşturulur. Böylece bozulmuş kan akımı yeniden sağlanmış olur. Bu ameliyat için hastanın bacağından alınan safen ven, göğüs içinden alınan göğüs içi arteri, koldan alınan radyal arter ve karın içindeki mide arteri kullanılabilir.Bu damarların alınması çıkarıldıkları organların beslenmesini bozmaz. Koroner arter baypas ameliyatları kalp akciğer makinesi kullanılarak veya çalışan kalpte yapılabilir. Kalp ameliyat sırasında durdurulur kalbin yapması gereken vücuda kan popmpalama ve akciğerlerin gerçekleştirdiği kanın oksijenlenmesi işini bu makine yerine getirir. Hastalıklı koroner arterlere yeni damar baypasları yapılıp kalbe yeterince kan sağlandıktan sonra, önceden olduğu gibi pompalam işini, tekrar kalp yapmaya başlar. Bazı hastalarda da kalp akciğer makinesi kullanılmadan çalışan kalpte bypass ameliyatları yapılmaktadır.

______________________________________

Koroner baypas ameliyatı ne sağlar?

_________________________________________

Koroner baypas ameliyatlarıyla kalp kasını beslemede yetersiz kalan kan miktarı arttırılır. Bunu sonucunda göğüs ağrıları ve hastanın diğer şikayetleri ortadan kalkar, hastalar daha az ilaç kullanmaya başlarlar ve kendilerini daha iyi hissederler. Böylece hastaların hayat kalitesi artmış olur. Koroner arter hastalığı ilerlemiş olan kişilerde baypas ameliyatları hastaların yaşamını uzatır.

_________________________________________

Kalp kapak hastalıkları

_________________________________________

Kalbimiz bir emme basma pompa gibi, sürekli çalışır. Vücuttaki kanı toplar ve tekrar pompalar. Kalbimizdeki kan akımı her zaman tek yöndedir. Bu kalbimizde bulunan kapaklar sayesinde olmaktadır. Dört tane olan bu kapaklar her kalp atımında düzenli olarak açılıp kapanmaktadırlar.Kanı geçirmeleri gerektiği zamanlar açılmaları, kanın geri kaçmasını önlemeleri gerektiği zaman kapanması gerekir. Kapaklardaki daralma veya yetersizlik onların görevlerini aksatır, kanın tek yönde sorunsuz akışını bozar. Kapaklardaki bozukluklar doğuştan olabildiği gibi sonradan geçirilen romatizmal ateş gibi hastalıklara veya yaşlılığa bağlı da olabilir. Rahatsızlığın şekli nasıl olursa olsun hastalık neye bağlı gelişirse gelişsin bu kalbin işini daha fazla arttırır, uzun sürmesi halinde kalbin yapğısında kalıcı bozukluklara neden olacaktır. Bu aşamada da hastanın ameliyattan istifadesi azalacaktır. İlaçlar hastaların şikayetlerini azaltıp, hastalığın etkilerini yavaşlatabilir. Ancak hastalığı tamamane ortadan kaldırmaz. Durum kötüye gidiyorsa veya kontrol etmek zorlaşıyorsa kateterlew müdahale ve cerrahi müdahale gerekebilir. Kateterle müdahalede balon anjiyoplastidekine benzer şekilde daralmış kapağa yerleştirilen balon şişirilerek kapağın merkezindeki açıklık artırılmaya çalışılır. Cerrahi müdahale ile kapaklar tamir edilir veya değiştirilir. Tamir daralmış kapakların yapışıklıkları giderilerek veya yetersiz kapanan kapaklar, güçlendirilerek yapılır. Tamir edilemeyen hastalıklı kalp kapakları değiştirilerek tedavi edilir. Kapak değiştirilirken hastalıklı kapak çıkarılır yerine mekanik veya biyolojik kapak takılır. Mekanik kapaklar uzun ömürlüdürler. Ancak pıhtılaşmaya sebeb olduklarından, hasta kalan hayatı boyunca pıhtılaşmaya önleyici ilaç kullanmak zorundadır. Bu ilacın dozu hastadan hastaya ve aynı hastada zamanla değişim gösterebilmektedir. İlacın dozunun ayarlanması hayati öneme sahiptir. Az kullanıldığ zaman kapakta pıhtılar meydana gelebilir, bu da kapak ve kalp fonksiyonlarını bozabilir, hatta felçlere neden olabilir. Fazla kullanıldığında ise kanamalara neden olabilir. ****l kapak taşıyan hastalar doktorlarının tavsiye ettiği aralıklarda kan tahlilleri yaptırarak, pıhtılaşma durumlarını kontrol ettirmek ve pıhtılaşmayı önleyici Coumadin ilacını kesinlikle doktorun söylediği şekilde kullanmak zorundadır. Biyolojik kapak taşıyanlar bu ilacı sürekli kullanmak zorunda değildirler. Buna karşılık bu kapaklar uzun ömürlü olmayıp hastanın yaşına ve kullanıldıkları yere göre, ortalama ömürleri 10-15 yıl arasında değişmektedir.Sizin için en uygun kapak doktorunuz tarafından size bildirilecek, sizin fikriniz alınacaktır.

Kapak hastası kadınlar doktorlarının onayı olmadan hamile kalmamalıdırlar.Kapak hastaları doktora veya diş hekimine gittiklerinde kapak hastası olduklarını mutlaka söylemeli ve kullandıkları ilaçları mutlaka hatırlatmalıdırlar. Coumadin kullanan hastalar cerrahi müdahale veya diş çekimi öncesinde bu ilacı kesmeli ve kanama riski azaldıktan sonra doktorun söylediği şekilde, tekrar başlamalıdır.

Yine kapak hastalarının, kapaklarının böyle müdahaleler sırasında mikrobik iltihablanmasını önlemek için özel antibiyotik koruması altında olmaları gerekir.

Bu tedaviler size doktorunuz tarafından bildirilecektir. Tedavinizin başarılı devamı ve sağlığınızın sürekliliği için bu önlemlere ömür boyu uymak zorundasınız.




_________________________________________

Anevrizma Ameliyatları

_________________________________________

Vücudun herhangi bir yerindeki atar damarların duvarları yırtılır veya zayıflarsa anevrizma denen balonlaşma meydana gelir. Başlangıçta küçük olan bu balonlaşmalar damar içindeki basıncın da etkisiyle zamanla büyüyebilir. Bu büyüme sırasında hayatı tehdit edici kanamalara yol açan damar delinmeleri olabileceği için bu durum ciddi kabul edilmelidir. Büyük anevrizmalarda bu risk daha fazladır. Bazen de anevrizma içinde oluşan pıhtı kopar ve kan akımı ile sürüklenerek ayak ve bacak damarlarını tıkayabilir. Anevrizmalarda tedavi anevrizmanın yerine, büyüklüğüne ve hastanın genel sağlık durumuna göre yapılır. Küçük anevrizmalar belli aralıklarla yapılan kontrollerle izlenir, tansiyonu yüksek hastaların tansiyonları, İlaçlarla normal sınırlarda tutulmaya çalışılır. Büyük veya hızla büyüyen dolayısıyla delinme riski taşıyan anevrizmalar genellikle cerrahi tedavi gerektirir. Cerrahi tedavi için iki seçenek vardır.

Birincisinde balonlaşmış damar kısmı ameliyatla çıkarılır yerine sentetik damar takılarak kan akımı düzeltilir.

İkincisinde ise herhangi bir kesi yapmadan katetere yerleştirilen özel sentetik damar balonlaşmış bölgeye yerleştirilerek zayıflamış damar duvarının basıncı düşürülmeye çalışılır. Hastanemizde her iki yöntemde uygulanmaktadır.

_________________________________________

Periferik Arter Ameliyatı

_________________________________________

Kalp damarlarında olduğu gibi bacakları besleyen atar damarlarda da ateroskleroz (damar sertliği) olabilir. Damardaki daralma nedeniyle kanlanması bozulan bacakta, özellikle yürürken merdiven çıkarken bazen de istirahatte ağrı, güçsüzlük ve ilerlemiş durumlarda ayakta iyileşmesi güç yaralar meydana gelebilir. Darlık yerini ve ciddiyetini göstermek için doktorunuz sizden Doppler(ses dalgalarıyla damar sisteminizin incelenmesi) veya periferik anjiyografi isteyebilir. Bu tür hastaların çoğu düzenli egzersiz (haftada 3-5 gün 30 dakikalık yürüyüş), sigarayı bırakma, zayıflama, kolesterol düşürücü diyet ve gerekiyorsa kolesterol düşürücü ilaç tedavisinden fayda sağlar.

Hastanın sigarayı bırakması ayağının gangren nedeniyle kesilmesini önlemede çok önemlidir. Yine ayakları yaralanmalardan korumak için yumuşak, rahat, kapalı ayakkabıların giyilmesi, ayaktaki çatlakların ve tırnak keserken yaralanmaların önlenmesi önemlidir. Şeker hastalarının kan şekerlerini kontrol altında tutmaları da iyileşmelerine katkıda bulunacaktır.Tüm bu önlemlere ve ilaç tedavilerine rağmen bazı hastalara periferik balon anjiyoplasti veya baypas ameliyatı yapmak gerekebilir. Ameliyatla sentetik damar veya bacaktan çıkarılan safen ven kullanılarak yapılan baypaslarla ayağa giden kan miktarı arttırılır.

_________________________________________

Ameliyat öncesi ve sonrası yaşayacaklarınız

_________________________________________

Kalp cerrahisi gibi büyük bir cerrahi müdahale geçirecek olmanızdan dolayı sinirli ve tedirgin olmanız gayet doğaldır. Hastalık ve ameliyat hakkında doğru ve tatminkar bilgilere sahip oldukça ve bu hastalığın size özel olmadığını gördükçe endişeleriniz azalacak, kendinizi daha rahat hissedeceksiniz. Hastanemizdeki tüm çalışanlar size bu döneminizde ve sonrasında yardımcı olmak, sizi doğru bilgilerle bilgilendirmek için gayret göstereceklerdir.

Doktorunuz ve halkla ilişkiler biriminden merak ettiğiniz konuları sorup öğrenebilirsiniz.

_________________________________________

Sosyal güvenlik güvenceniz ve sevk işlemleri

_________________________________________

Emekli sandığı ve Bağkur sigortalısı hastaların ameliyat için yatmalarında karneleri ile müracaat etmeleri yeterlidir. Vizeye tabi Bağkurlu hastaların vizeleri geçmemiş olmalıdır. SSK sigortalıları doktorlarından alacakları ve başhekim yardımcıları tarafında onaylanan resmi yazı ile SSK hastanelerinden sevk almaları mümkündür.Devlet memurlarının kurumlarından alacakları ve hastanemize sevki yapılmış muayene istek formlarıyla yatışları yapılabilmektedir. Yeşil kartlı hastalarında vizesi geçmemiş kartlarıyla sağlık ocaklarından hastanemize sevk yaptırmaları gereklidir. Özel sigortalar aracılığıyla sağlık sigortası olan hastalarımız sigorta şirketinin onayı ile yatışlarını yaptırabilmektedir. Sevk evrakı veya karnenize ilave olarak doktorunuzdan alacağınız yatış belgesiyle hasta kabule başvurmanız halinde yatış işlemleriniz yapılacaktır. Yatış için geldiğinizde daha önceden geçirdiğiniz ameliyat veya tetkik ve tedavilerle ilgili tüm raporları, filmleri, kullandığınız ilaçlar ve koroner anjiyografinizin kaydedildiği CD'yi veya filmi getirmeyi unutmayın. Kalp cerrahisinde kan ve kan ürünleri kullanılması sıklıkla gereklidir. Bunun için kan bağışında bulunmanız ve taze kan ihtiyacı için ameliyat günü kan verecek şahısların hastanede hazır bulunması gerekli olacaktır. Kan grubunuzu öğrenmek ve konu hakkında detaylı bilgi içini kan bankasına müracaat etmeniz gereklidir.

_________________________________________

Diş Kontrolü

_________________________________________

Kapak ameliyatları ve sentetik damar veya yama kullanılacak hastaların ameliyat öncesinde diş kontrolü yaptırmaları ve tedavi gerektiren hasta dişleri varsa doktorun tavsiyelerine göre bunu yaptırmaları gereklidir. Bu kullanılacak kapak veya sentetik yamanın, uzun süre sizin sağlığınızı sorunsuz devam ettirmesi için önemlidir.

_________________________________________

İlaçlar

_________________________________________

Bazı ilaçların ameliyat öncesinde kesilmesi gereklidir. Aspirin ile Plavix ve Ticlid gibi ilaçlar ameliyattan en az 1 hafta önce kesilmelidir. Yine pıhtılaşmayı önleyici Coumadin gibi ilaçlarda pıhtılaşma ölçümlerinize(protrombin zamanı) göre ameliyattan yaklaşık 4-7 gün önce kesilmelidir. Son altı ay içinde kullandığınız tüm ilaçlar hakkında doktorunuza bilgi veriniz, İlaç kesme ve değiştirmeleri doktorunuzun bilgisi dışında yapmayınız. Bayan hastalarının son adet tarihlerini doktorlarına bildirmeleri önemlidir.

_________________________________________

Hastanedeki ilk gününüz

_________________________________________

Ameliyattan bir gün öncce aç olarak gelen ve yatış işlemleri önceden yaptırmış hastalara kan, idrar tahlilleri, EKG, solunum fonksiyon testi ve röntgen filmi gibi tetkikler yapılır. Doktorlarınız sizi yatağınızda muayene edecek sizinle görüşecektir. Ameliyat öncesi anestezi değerlendirmenizde yatağınızda ilgili hkimlerce yapılacaktır. Ameliyat ve yoğun bakım konusunda doktorlarınız sizi bilgilendirecektir.Ameliyat öncesinde cildinizin zedelenmeden traş edilmesi gereklidir. Koroner ameliyatları için boyundan ayak ucuna kadar cinsel bölge ve kollar dahil traş edilirken, kapak ameliyatları için boyundan dizlere kadar traş edilmesi yeterlidir. Damar ameliyatları için göbekten ayak uçlarına kadar traş edilmelidir. Hastanemizde görevli berber traş konusunda erkek hastalarımıza hizmet vermektedir. Bayan hastalarda servis heöşirelerinden bilgi alabilirler.Traş sonrası cild temizliğiniz için yıkanmanız gerekecektir. Duş sonrası vücudunuza pudra veya losyon sürmeyiniz. Doktorunuz tarafından başka şekilde belirtilmediyse ameliyattan önceki akşam saat 24'ten itibaren kesinlikle birşey yemeyiniz, içmeyiniz.Bu saate kadar bol su içmeniz faydalı olacaktır. Barsak temizliği için ilaç verilmesi veya lavman yapılması gerekebilir. Gece rahat uyuyabilmeniz için sakinleştirici ilaç verilecektir.

_________________________________________

Ameliyat Günü

_________________________________________

Ameliyat saatiniz geldiğinde sizden varsa gözlükleriniz, takma dişleriniz ve diğer protezlerinizi, iç çamaşırlarınız ile ziynet eşyalarınızı çıkarmanız istenecektir. Lütfen bu şahsi eşyalarınızı yakınlarınıza teslim ediniz. Size giydirilecek özel gömlekle sedyeye alınıp ameliyathaneye götürüleceksiniz. Yakınlarınız kafeterya veya lobide bekleyerek hakkınızdaki bilgiyi halkla ilişkilerden veya doktorunuzdan alabilirler. Ameliyat zamanı önceden belirlenir ve zamanında gerçekleştirilir.Ancak ameliyat olması acil bir hasta çıkması nedeniyle geciktirme zorunluluğu doğarsa bu size iletilecek ve mümkün olan en kısa süre içinde yeni ameliyat zamanınız bildirilecektir. Açık kalp ameliyatları genellikle 3-6 saat sürmektedir.Sürenin uzunluğu yapılacak işleme bağlıdır ve ancak tahmin edilebilir. Hastanın ameliyathanede geçirdiği sürenin tamamı ameliyat süresi olmayıp öncesi ve sonrasındaki hazırlık sürelerini de içermektedir.

_________________________________________

Ameliyat sonrası

_________________________________________

Hasta ameliyat sonrası yoğun bakım ünitesine alınır. Anestezik ilaçların etkisi altındaki hastalar uyansalar bile başlangıçta ellerini, ayaklarını oynatamayabilirler. Bu kısa sürede düzelecektir. Etrafınızdaki birçok cihaz ve alarm sesleriyle kendinizi alışkın olmadığınız bir ortamda hissedebilirsiniz. Sakin olun ve görevlilerin uyarılarına uyun. Ameliyat öncesinde ilaçları vermek için damar yolları ve kateterler yerleştirilecektir. Yine uyandığınızda göğüs tüpleriniz olacaktır. Bunlar yoğun bakımdan çıkmadan önce çıkarılacaktır. Bu dönemde ağrı duymamanız için ilaçlar verilecektir. Ağrınız olursa hemşirenize bildiriniz. Yoğun bakımda durumunuza uygun şekilde beslenmeniz ve su içmeniz sağlanacaktır. Ameliyat öncesinde takılan sonda ile idrarınız toplanacak ve böbrek fonksiyonlarını takip etmek mümkün olacaktır. Sonda takılıyken idrarınız varmış gibi hissedebilirsiniz. Bu normaldir, birşey yapmanız gerekmez. Yoğun bakımda kalma süresi ortalama 1-3 gün arasındadır. Herkesin hastalığı, iyileşme süresi ve tedaviyie cevabı değişebilmektedir. Durumunuz hakkında yakınlarınız bilgilendirilecektir. Sürekli faaliyet içinde olan, ışıkların yandığı ortamda zaman kavramını kaybetmeniz, ortama uyum sağlamanız zordur. Özellikle geceleri zihin bulanıklığı ve sıkıntı hissedebilirsiniz. Bu durum geçicidir özellikle de odanıza çıktıktan sonra hızla düzelecektir. Odanızda dinlendikçe normal uyku alışkanlığınıza tekrar döndükçe halsizliğiniz kaybolacak, kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.

_________________________________________

Odanızdasınız

_________________________________________

İlk hareketleriniz yatak içerisinde ayaklarınızı toplayıp uzatma şeklinde olacaktır. Artık sondanız olmadığı için tuvalete gitmaniz gerekecektir. Göğüs kemiğinize yük vermemeye ve göğsünüzü germemeye çalışmanız çok önemlidir. Çünkü göğüs kemiğinizi çelik teller tutmakta olup, iyileşinceye kadar korumanız gerekecektir. Bunun için özellikle ilk günler yan yatmayınız, yatıp kalkışlarınızda yanınızdakilerden yardım isteyiniz.Yataktan kalkarken iki kolunuza da eşit yük vererek doğrulup yatakta dik oturun, yavaş hareketlerle bacaklarınızı yataktan sarkıtın, birkaç dakika böylece dinlendikten sonra yataktan yavaşça kalkın. Ani kalktığınızda başınız dönebilir, dengenizi kaybedebilirsiniz. Yakın koltuk ve sandalyeye geçip birkaç dakika dinlendikten sonra ayağa kalkıp yürümeye çalışın. Ani kalkışlarda tansiyonunuzda ani düşmeler olabilir. Bunu önlemek için lütfen yavaş kalkın. Başlangıçta kısa olan yürüyüş mesafelerinizi kendinizi iyi hissettikçe giderek arttıracaksınız ve hareketlendikçe iyi hissedeceksiniz. Kısa mesafe yürüyüşlerden sonra bile yorgunluk duyabilirsiniz. Bunlar zamanla düzelecektir. Yürüyüş aralarında istirahat ediniz. Yürürken dik durunuz, ağrıyı azaltmak için öne eğilmeyin bu dengenizi sağlamanızı zorlaştıracaktır.Ağrınız varsa hemşirenize bildirin. İlk günlerden sonra yastık destekli hafif yan yatabilirsiniz. Ancak pozisyonunuzu sık sık değiştirin ve bu değişikler sırasında yatak çarşafınız ve pijamalarınız toplanıp vücudun aynı noktasına bası yapmamasına özen gösterin.(özellikle kilolu, yaşlı ve şeker hastalarında yatak yaralarını önlemek için) Sırt kısmı dayanıklı koltuklara oturunuz, ayaklarınızı sarkıtarak oturun. Ayaklarınızda şişlik oluyorsa, ayaklarınızı koltuk yüksekliğine kaldıracak şekilde, altına destek koyarak uzatınız.Kalbinize kan dönüşüne yardımcı olması ve bacaklarınızda şişlik oluşmasını önlemek için varis çorabı kullanmanız gerekebilir. Doktorunuz size uygun çorabı size reçete edecektir. Çorapların aşağı doğru kayarak toplanmasına izin vermeyin. Bu bacağınızdaki toplar damarların kan dolaşımına engel olabilir. Gece yatarken çıkardığınız çorabınızı sabah yataktan kalkmadan tekrar giyiniz ve çorap varken kaymamak için mutlaka terlikle yürüyünüz. Varis çorabınızı ameliyattan sonra 6/8 saat hafta kullanmanız gerekebilir. Ameliyat sonrasında derin nefes alma egzersizleri yapmak, öksürüp balgam çıkarmaya çalışmak çabuk iyileşmeniz için önemlidir. Öksürmenizin ameliyat yerine bir zararı yoktur. Bu sayede ameliyat nedeniyle akciğerlerinizde biriken salgıları atmış olacaksınız., hava yollarınız temizlenecek, akciğerdeki hava kesecikleri açılacak bu da muhtemel akciğer enfeksiyonlarını önleyecektir. Bol su içmeniz veya sıvı almanız kolay balgam çıkarmanıza ve böbrek fonksiyonlarınızın iyileşmesine yardımcı olacaktır. Ağrı ve rahatsızlık duydukları için öksürmekte zorlanan hastaların göğüslerine küçük bir yastıkla destek yaparak öksürmeye çalışmaları sağlanabilir. Bu konuda solunum fizyoterapistleri de size yardımcı olacaklardır. Ameliyat sonrası her hastada terleme ve ateş olabilir. Ağrı kesici, ateş düşürücü ilaçlarla bu sıkıntılar kontrol altına lınabilir ve 3-4 gün içinde tamamen geçebilir. İlk günlerde yumuşak bir bez veya süngerle vücudunuzu silebilirsiniz. Ameliyat yeriniz kuruyup kabuk bağladıktan sonra hasta yanında biri olmak şartıyla sabun veya vücut şampuanları ile ılık suda duş şeklinde banyo yapabilir. Şeker hastaları hariç hastaların hızla iyileşmeleri için ilk 1 ayda yiyeceklerinde herhangi bir kısıtlama yoktur. Ancak tansiyonu yüksek olan veya doktoru tarafından önerilen hastaların az tuzlu yemeleri gereklidir. Küçük porsiyonlarda, sık aralıklarla ve dengeli beslenmeye özen göstermek iyileşmenizi hızlandıracaktır. Ameliyat sonrası dönemde uykusuzluk, can sıkıntısı, uykudan yüksekten düşüyormuş gibi aniden sıçrayarak uyanma, sinirlilik, tahammülsüzlük, kolay duygulanma, konsantrasyon bozukluğu, olayları dışardan izleme ve algılamada zorlanma gibi şikayetleriniz olabilir. Bunlar anestezik ilaçlara ve yaşadığınız strese bağlıdır. Çoğunlukla 4-6 hafta içinde kendiliğinden geçer.Gerekirse doktorunuz bazı ilaçlarla size yardımcı olacaktır.Odanızda ziyaret saatlerinde ziyaretçi kabul edebilirsiniz. Ancak ziyaretçilerin kalabalık olmamasına dikkat edin ve ziyaretin kısa sürede bitmesini sağlayın. Hastanede kalma süreniz hastalığın seyri ve iyileşme durumuna göre 4-10 gün arasında değişmektedir.

Çıkmadan önce geçici kalp pili telleri alınacak, ilaçlarınız reçete edilecek, evdeki yaşantınız konusunda bilgilendirileceksiniz.Ayrıca kontrole geleceğiniz tarih bildirilecek ve kontrol sırasında yaptıracağınız tetkikler için istek formları doldurulacaktır. Çıkmadan önce ameliyat raporunuzu da içeren hasta çıkış raporunuzu(epikriz) almayı unutmayınız.

_________________________________________

Evdesiniz

_________________________________________

Hastanede geçirdiğiniz ameliyat sonrası dönemden sonra artık evinizin alıştığınız ortamında iyileşme dönemini geçireceksiniz. Bazı hastalar güvensizlik hissi ile hastanede daha uzun süre kalmak isterler. Oysa ki doktorunuz iyileşme sürecini evinizde güvenle gördüğü için sizi taburcu ediyor. Şehir dışından gelen hastaların ilk kontrollerini yaptırıncaya kadar İstanbul'da kalmaları ve kontrollerinden sonra evlerine dönmeleri gereklidir. Otomobil, otobüs veya uçakla yolculuk etmenizde sakınca yoktur. Otomobili siz kullanamazsınız. Evinde asansör olmayıp yüksek katlarda oturan hastalar, katlar arasında dinlenerek kendilerini fazla yormadan evlerine çıkmalıdır. Açık kalp ameliyatı geçiren hastaların normal fizik güçlerini kazanmaları 6-8 hafta almaktadır. Sağlıklı bir erişkin bile 1 hafta yattığında kas kitlesinin % 15'ini kaybetmektedir. Hastanede geçirdiğiniz hareketsiz sürede bu hemen tüm hastalarda olmaktadır.Ameliyattan sonra normale göre kan sayımınız daha düşük olacak ve vücudunuz yara iyileşmesi içinde enerji kullandığı için kendinizi yorgun ve halsiz hissedeceksiniz.

İlk haftalar yorucu ve uzun süren işlerden kaçının. Dört kilodan fazla yük taşımayın. Gücünüzü tekrar kazanmak için yapacağınız en doğru aktivite, önceleri evinizde bile yapabileceğiniz kısa yürüyüşlerin süresini ve mesafesini zamanla arttırmaktır.Yürüyüş sırasındaki nabız sayınız istirahattakine göre artacaktır. Bu artış dakikada 20 atımdan fazla olmayacak şekilde aktivitelerinizi ayarlayınız. Hastaneden taburcu olduğunuzda ortalama 200 metre yürümekteydiniz. Evde de ilk 15 gün için yürüme mesafesini hergün 10 metre arttırınız. 15 gün sonra şartlar uygunsa sokakta düz yolda yürüyüşe başlayabilirsiniz. Yürüyüş mesafeniz 4. hafta sonunda 1,5 km (30 dk), 6. hafta sonunda 2 km (45 dk), 8. hafta sonunda da 3 km(60 dk) olmalı. Yürüyüş temponuz ne çok yavaş ne de çok hızlı olmalı. Asla koşmayınız, aşırı soğuktan ve sıcaktan kaçının. Rüzgara karşı yürümeyiniz. Yürüyüş sonrası mutlaka 2-3 saat dinlenin. Fazla yüklenmeden düzenli yürüyüşlere devam edilmeli, yürüyüşle istirahatarasında denge korunmalıdır. Evinizde ilk 10 günü sakin, dinlenerek geçirin. Ziyaretçi kabul etmeyin. Televizyon seyredip, kitap okuyabilir, yakınlarınızla sohbet edebilirsiniz. Ancak yorulduğunuzda mutlaka dinlenin.

Yemeklerden sonra 2-3 saat boyunca dinlenin, hrhangi bir aktivite yapmayın. Ayaklarınızı kalp hizasını aşmayacak şekilde yüksekte tutarak oturun, bacak bacak üstüne atmayın, bağdaş kurmayın. Varis çoraplarını giymeyi unutmayın.

İyileşmenizin hızlı olması için bu dönemde ağır yiyeceklerden kaçınma dışında diyet yapmayın (Şeker hastaları hariç), az ve sık aralıklarla yemek yiyiniz.

Evinizde banyo yaptıktan sonra ameliyat bölgesini temiz ve kuru tutunuz. Sabun ve suyu hafif bir şekilde uygulayın, kabuklar düşüp cilt iyileşine kadar ameliyat yarası yıkanırken ovulmamalıdır.Herhangi bir ilaç veya krem sürmeyin. Ameliyat yerinde karıncalanma, sertlik ve uyuşukluk olabilir. Bunlar zamanla düzelecektir. Ameliyat yerinde açılma, kızarıklık, sıcaklık, şişme veya akıntı olursa doktorunuza haber verin.

Yine bu dönemde, ateş, nefes darlığı, çarpıntı, hızlı ve düzensiz nabız, ayaklarda şişme, fazla kilo artışı, ani görme, konuşma bozuklukları, kolarda ve ayaklarda güç kaybı, baş dönmesi veya sersemlik, bayılma, idrarınızda kırmızılık, diş fırçalarken diş etlerinizden kanama olmasıgibi bir durumla karşılaşırsanız randevunuzu beklemeden doktorunuzla görüşünüz.

Evinizde ateşiniz ve tansiyonunuzu hergün ölçtürünüz. Şeker hastaları kan şekerlerini de ölçmelidirler.

Sigaranın akciğer ve diğer birçok organa olduğu gibi kalp ve damar sistemine de kötü etkileri olduğu kesindir. Ameliyat sonrası dönemde kesinlikle sigara içmeyin, bırakmak için yardım alın, bırakma metotları hakkında bilgilenin.

Alkol alışkanlığı olan hastaların ameliyat sonrasında alkolü bırakmaları en doğru davranıştır.

İlk 4-6 hafta süreyle cinsel ilişkinin kısıtlı olmasına özen gösterin. Eşinizle duygu ve düşünceleriniz açıkça konuşun. Gerilim ve kullandığınız bazı ilaçlar cinsel performansınızı etkileyebilir.Eğer iki kat merdiveni yorulmadan ve nefes darlığı olmadan çıkabiliyorsanız, doktorunuz da kısıtlamamışsa cinsel ilişkiye başlayabilirsiniz. Kendinizi daha iyi hissetmek için sabah kalkın, traş olun, kıyafetlerinizi giyin.

Günlük işlerinizi programlayın.Program rahat ve zorlanmadan uygulayacağınız şekilde olsun, kimseyle yarışmıyorsunuz. Kısa süreli sık sık dinlenin.Dinlenmek için uyumak şart değildir. Müzik dinleyi, gevşeyin, sevdiklerinizle hoşlandığınız konularda sohbet edin. Alışverişe, arkadaşlarınızı ziyarete gidin. Bol su içiniz.

Hanımlar, 6-8 hafta dolmadan ev işleri veya çocuk bakımı gibi konularda tam sorumluluk almamalı. hafif tempolu işlerde çalışanlar 6. haftadan sonra 4 saati geçmemek üzere çalışabilirler. Ağır işlerde çalışanlar ilerine dönmek için 3 ay geçmesini beklemelidirler. İşe başladığınızda zorlanırsanız yardım alınız.

Yaşamdan kopmayın. 6-8 hafta sonra aracınızı güvenle idare edeceğinize inanıyorsanız araba kullanmaya başlayabilirsiniz.

Taburcu olurken reçetelenen ilaçlarınızı düzenli, zamanında alınız. Eski ilaçlarınızla bunları karıştırmayın. İlaçları doktorunuz kesmeden bırakmayın, değiştirmeyin. Bitmeden yenilerini temin edin. İlaçlardan birini almayı unuttuysanız bir sonrakinde ikisini beraber almayınız.Anormal durumları doktorunuza bildiriniz.

Taburcu olurken size verilen randevuya istenen tetkikleri yaptırarak geliniz. Doktorunuza gelirken epikriz belgenizi, ilaç reçetenizi ve önceden yaptırdığınız tetkikleri sakladığınız dosyaları da getiriniz. Doktora gelirken çıkarılması kolay kıyafetler giyin.Sağlığınızla ilgili dökümanları saklayın.

İlk kontrolünüzden sonra kardiyolog doktorunuz tarafınızdan kontrolleriniz yapılacak, diyet programlarınız düzenlenecek ve sağlığınızı uzun süre koruyacak önlemler konusunda size yardımcı olacaktır.

Hastanemiz size 24 saat hizmet verecek şekilde yapılandırılmıştır.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Kolesterol, tüm vücutta yaygın olarak bulunan ve yaşam için gerekli olan bir çeşit yağdır. Kolesterol vücutta hormon (kortizon, seks hormonu), D vitamini ve yağları sindiren safra asitlerinin sentezlenmesinde kullanılır.
Kolesterol Nedir?

Kolesterol, tüm vücutta yaygın olarak bulunan ve yaşam için gerekli olan bir çeşit yağdır. Kolesterol vücutta hormon (kortizon, seks hormonu), D vitamini ve yağları sindiren safra asitlerinin sentezlenmesinde kullanılır. Sağlıksız beslenme, hareketsizlik, sigara, fazla kilolar, yaş ve kalıtsal faktörler yüksek kolesterol seviyelerine sebep olabilir. Yüksek kolesterol seviyeleri, kan damarlarının zamanla tıkanıp daralmasına yol açabilir. Bu birikim çok yavaş gerçekleşir. Kan damarları daraldıkça, kalbe giden kan azalır. Kalbe giden kanın sınırlandırılması, göğüs ağrısına (anjin) yol açabilir. Kalbe giden kanın büyük ölçüde azalması veya tamamen durması ise kalp krizi ile sonuçlanabilir.

İyi Kolesterol ve Kötü Kolesterol

Kolesterol, kanda çözünmesi ve taşınması için karaciğerde bir protein ile birleştirilir. Bu kolesterol ile protein birleşimine lipoprotein adı verilir. Bu lipoproteinlerin çeşitleri vardır.

· Düşük yoğunluklu lipoproteinler (Low-Density Lipoproteins = LDL): Kan kolesterolünün yaklaşık olarak %70'ini taşımaktadırlar. Kan damarları duvarlarına girebilmek için yeterince küçüktürler ve damarlara zarar verirler. Kötü kolesterol olarak da adlandırılırlar.

· Yüksek yoğunluklu lipoproteinler (High-Density Lipoproteins = HDL): Vücudun kullanamadığı yağı karaciğerden safraya boşaltmak üzere taşır. Kolesterolün bir cins ters naklini yaptığı için iyi kolesterol olarak adlandırılır.

Eğer kanda fazla miktarda kolesterol varsa, kolesterol akyuvarlar, kan pıhtısı, kalsiyum... gibi maddelerle beraber kan damarlarının duvarlarında birikir ve kan damarlarının sertleşmesine, daralmasına (ateroskleroz) yol açar. Halk arasında bu olay, damar sertliği ya da damar kireçlenmesi olarak bilinmektedir.

Kanda kolesterol ve LDL-kolesterolün yüksek olması yüksek risk oluşturmaktadır. Ayrıca HDL-kolesterolün düşük olması da bir risktir. Bu riske sahip kişilerde, kalp krizi, felç, damar tıkanıklığı, böbrek yetersizliği gibi hastalıkların ortaya çıkma olasılığı artmaktadır.

20 yaşın üzerindeki kişilerde, kan kolesterol düzeylerinin 200 mg/dl'nin altında olması, kan LDL-kolesterol düzeylerinin 130 mg/dl'nin altında olması ve kan HDL-kolesterol düzeylerinin de 40 mg/dl'nin üzerinde olması istenilen değerlerdir. Kolesterol > 200 mg/dl ya da LDL-kolesterol > 130 mg/dl ya da HDL-kolesterol < 40 mg/dl ise kalp damar hastalıkları RİSKİ FAZLADIR. İyi kolesterol olan HDL-kolesterol'ün düzeylerindeki artış bu riski azaltmaktadır.

Kanda kolesterolün yüksek olması, yağ ****bolizması bozukluğunun olduğunu gösterir. Yağ ****bolizması bozukluğundan şüphe edilen bir hastada yapılması gereken işlem, kan alınarak öncelikle total kolesterol, LDL-kolesterol, HDL-kolesterol ve trigliserid düzeylerinin ölçülmesidir.

Kolesterol Neden Artar?

Kanda kolesterol düzeyini etkileyen çok sayıda faktör vardır. Bu faktörlerin bazıları değiştirilebilir niteliktedir.

Kolesterol düzeyini etkileyen faktörler:

· Kalıtımsal faktörler · Yediğimiz gıdalar · Şişmanlık · Yaşam tarzı · Yaş · Diyabet · Yüksek tansiyon · Bazı böbrek ve tiroid hastalıkları · Sigara · Stres gibi faktörler kolesterolü ve kötü kolesterolü (LDL-kolesterol) yükseltir.

Genler: Ailede erken yaşlarda geçirilmiş kalp krizi veya kalp krizine bağlı ölüm öyküsü varsa koroner arter hastalığı veya yüksek kolesterol riski ailevi olarak artmaktadır.

Yağlı yiyecekler: Kolesterol et, peynir gibi hayvansal gıdalarda ve hazır gıdalarda çokça bulunur. Bunları tükettiğinizde vücudunuz daha çok doymuş yağ ve kolesterol emer.

Aşırı kilo: Ciddi derecede şişman kişilerin kanlarında kolesterol ve trigliserid miktarları oldukça yüksektir.

Hareketsiz yaşam tarzı:Fiziksel aktivite ile kolesterol düzeyleri arasında direkt ilişki olduğunu göstermektedir. Fiziksel aktivitesi az olan kişilerde HDL-kolesterol düşük, LDL-kolesterol ise yüksektir. Düzenli olarak egzersiz yapmak iyi kolesterolü artırmaktadır.

Yaşlanma: Yaşın artmasıyla beraber genellikle kolesterol düzeylerinde de artış görülür.Erkeklerde 45 yaş ve üzerinde yüksek LDL-kolesterol düzeyleri görülme sıklığı artar. Kadınlarda ise menapozu izleyen dönemlerde kolesterol seviyesinde belirgin artış görülür.

Uzun Süreli Hastalıklar: Kronik hastalıklar yüksek kolesterole neden olabilirler.(Diabet, böbrek hastalıkları, karaciğer hastalıkları ve hipotiroidi )

Sigara: Sigara içenler yüksek kolesterol seviyeleri açısından risk grubundadırlar. Sigara içenlerin damar duvarlarının yüzeylerinde düzensizlikler oluşur ve bu düzensiz yüzey daha çok yağ tutulumuna sebep olur. Sigara içenlerde HDL-kolesterol miktarları yaklaşık olarak %15 azalmaktadır. Stres: Stres ve yüksek kolesterol düzeyleri arasındaki ilişki henüz kanıtlanmış değildir.İşadamları gibi Stres altındaki insanların kendilerini, yiyecek, alkol ve tütün tüketimini arttırarak teselli ettikleri tahmin edilmektedir; bunun da kolesterol düzeylerini olumsuz etkilediği düşünülmektedir.

.


Tedavi Prensipleri

Yüksek kolesterolün kontrol altına alınması ile yaşam süresinin uzadığı, kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin azaldığı ve kalıcı sakatlıkların önlendiği kesin olarak gösterilmiştir. Kolesterol yüksekliğine ilaveten şişmanlık, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, sigara gibi diğer kardiyovasküler risk faktörlerinin tedavisi de planlanmalıdır.

Tedavi iki aşamada gerçekleştirilir:

1. İlaçsız tedavi

2. İlaç tedavisi

Her hasta için farklı tedavi uygulanabilir. İlaçsız tedaviler kesinlikle ihmal edilmemeli ve özenle sürdürülmelidir. İlaç tedavisi, kesinlikle doktor denetiminde olmalıdır.

1. İlaçsız tedaviler alışılmış yaşam düzeninin değiştirilmesi olarak da düşünülebilir.

Sağlıklı beslenme yoluyla kolesterol düzeyinizle başa çıkmanız mümkün. Sağlıklı beslenmenin en önemli kurallarından biri düşük miktarda doymuş yağ tüketimidir. Doymuş yağların yerini, tekli veya çoklu doymamış yağların alması gerekir. Aynı zamanda, bitki sterolleri veya stanol içeren margarin ve diğer yiyecekler de, kolesterolü düşürmede yardımcı olur. Bunun yanında, kilo verme, düzenli fiziksel aktivite ve sigarayı bırakma gibi yaşam biçimi değişiklikleri de kolesterolü düşürmede yardımcı olur. Kolesterolü düşürmek için yararlı olabilecek aşağıdaki önerileri okuyunuz. Unutmayın - herşeyi birden değiştirmeye kalkmayın, değişimler teker teker yapıldığında ortaya mükemmel sonuçlar çıkacaktır!

YARARLI ÖNERİLER

Sağlıklı Beslenme Daha az hayvansal (doymuş) yağ tüketin. Alabildiğiniz en ince et dilimlerini satın alın.
Etten gözle görülebilen tüm yağları, ve tavuğun derisini ayırın.
Daha az hazır bisküvi, pastane ürünü ve kek tüketin.
Çoklu veya tekli doymamış yağlar açısından zengin yağ ve margarinleri tercih edin.
Yemek pişirirken katı yağlar yerine ayçiçek yağı, mısırözü veya zeytinyağı gibi bitkisel yağlar kullanın.
Bu yağları ayrıca salatalarınıza sos olarak da kullanabilirsiniz.
Bitki sterolleri açısından zengin yağları tercih edin.
Yağsız veya yarım yağlı süt, az yağlı yoğurt, ve az yağlı peynir gibi, düşük yağ içeren günlük ürünleri tercih edin.
Haftada en az bir kez yağlı balık (örneğin somon, sardalya, ton - konserve şeklinde de olabilir) tüketmeye özen gösterin.
Bol bol meyve, sebze ve baklagil tüketin (mercimek ve fasulye gibi).
Günde toplam en az 5 porsiyon tüketin. Bir porsiyon, 2-3 kaşık sebze, bir adet meyve (mesela bir muz) veya 2-3 adet küçük boy meyve (örneğin erik), 1 küçük kase meyve salatası, veya bir bardak taze sıkılmış meyve suyuna denktir.
Makarna, pirinç, ekmek, buğday, patates ve mısır gevreğinden oluşan nişastalı yiyecekleri, öğünlerinizde düzenli olarak tüketin.
Tam buğday ekmek gibi işlenmemiş karbonhidratları tercih etmeye özen gösterin.
Alkolü çok kaçırmayın, ölçülü tüketin. Bu ölçü, kadınlarda günde bir birim (birime linkle), erkeklerde ise iki birimi (birime linkle) geçmemelidir.
Diğer Yaşam Biçimi Faktörleri Sigarayı bırakın.
Fazla kiloluysanız, kilo verin.
Hareketlenin. Her gün 30 dakikalık fiziksel aktiviteyi hedefleyin (bu süreç, üç adet 10'ar dakikalık seanslardan oluşabilir). Tempolu yürüyüş ideal olacaktır. Stresinizle başa çıkmayı ve rahatlamayı öğrenin.

2. İlaç tedavisinde kullanılan ilaçlar, yağ ****bolizmasındaki bozuklukların düzenlenmesi amacıyla geliştirilmişlerdir. ·

Statinler: Kolesterol düşürücü tedavide uzun yıllar boyunca yapılmış çalışmalarla etkinlik ve güvenliliklerini kanıtlamış statinler çok yaygın olarak kullanılmaktadırlar. Kötü kolesterolü düşürmenin ve iyi kolesterolü artırmanın yanı sıra bu ilaçlar, yüksek kolesterol düzeyleri ile ilişkili kardiyovasküler olayları da azaltmaktadırlar
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Kalp Hastası Olmamak İçin

Memorial Hastanesi KVC Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, kalp hastası olmamak için ve kalp hastası olanlara ve ailelerine şu tavsiyelerde bulundu:

Kalp hastasi olmamak için:

Diyet - sağlıklı beslenmeye çocuk yaşlarda başlanacağını unutmayın.

Boy – kilo oranına çok dikkat edin.

Kadınlar, menopozunuzu mutlaka geciktirin.

Fizik aktivitenizi arttırın, tembellik ve aşırı stresten uzak durun.

İş ve meslek konusunda hiçbir zaman beceri ve olanaklarınızı zorlamayın.

Aile hikayenizde varsa, diyabet veya yüksek tansiyon hastası iseniz 30, değilseniz 40 yaşından itibaren kan yağlarınızı takibe alın.

Aile hikayenizde varsa, diyabet veya yüksek tansiyon hastası iseniz 30, değilseniz 40 yaşından itibaren her yıl efor testi yaptırın.

Kendinizle, yaşamla, ailenizle, eşinizle, dostlarınızla barışık olun, A tipi kişiliğiniz varsa yavaşlayın.

Hastalığınızı, aileniz veya çevrenizle ilgili sorunlarınızı bir Liyezon Psikiyatri uzmanı ile görüşün.


Kalp hastası olanlar için:

Sigara içmeyin, sigara içilen ortamda bile bulunmayın.

Düzenli olarak bir kardiyologun kontrolüne girin.

Tedaviniz ilaç, balon veya ameliyat olabilir, hepsinin olumlu, olumsuz yanlarını, uzun dönem sonuçlarını doktorunuzla tartışın.

Abartılmış fizik aktivitelerden kaçının, bir kardiyak rehabilitasyon programına başlayın.

Seks konusunda sevgilinizi değil eşinizi, otel odasını değil evinizi tercih edin.

Devamlı kullanmanız gereken ilaçlarınızı ihmal etmeyin, özellikle yüksek tansiyon ilaçlarınızın yedeğini bulundurun.

Kan yağlarınızı 3 ayda bir kontrol ettirerek tahlil raporunda yazan normal sınırının altında tutun.

Kan yağlarınızı kontrol için diyetin yetmediği durumlarda sürekli ilaç kullanın.

Aile ve sosyal yaşamınızı bir kez daha gözden geçirip hayatınızdaki olumsuzlukları en aza indirin.

Hastalığınız için ailenizi ve çevrenizi suçlamayın, sorunlarınız için bir Liyezon Psikiyatri uzmanından yardım alın.


Kalp hastası olan ailelere:

Hiçbir zaman onu hasta olduğu için suçlamayın.

Tetkik ve tedavinin her aşamasında onu destekleyin, teşvik edin.

Hastalığın oluşmasında kendinizi de hatalı buluyorsanız, bunu abartılı şekilde telafi etme telaşına girmeyin.

Onun hastalığını siz hep aklınızda tutun, fakat ona unutturmaya çalışın.

Cinsel konularda olabilecek yetersizlik veya isteksizliklerde anlayışlı davranın.

Diyetinde bir aile programı olması gerektiğini aklınızda tutun.

Eşinizin ilaçlarını ve kontrol günlerini yakından takip etmenizin ona yaşama sarılma ve güven duygusu vereceğini unutmayınız.

Bu hastalığın ekip çalışmasıyla, yani eş, çocuk, kardeş, yakın arkadaşla daha kolay yenileceğine inanın.

Eşinize yardımcı olabilmek için SİGARA İÇMEYİN.

Hastanızla iyi bir iletişim kuramıyorsanız bir Liyezon Psikiyatri uzmanından yardım isteyin.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Türkiye genelinde 20 yaş üstü erişkinlerde kalp hastalığı prevalansı % 6.7. Bu değer erkeklerde % 6.2 ve kadınlarda % 7.3'dür.

Bu kalp hastalığı türlerinin dağılımı (prevalansı) ise şöyledir. Koroner kalp hastalığı % 3.8, hipertansif kalp hastalığı % 2.2; romatizmal kalp hastalığı % 0.5 ve diğer tüm hastalıklar % 0.3' dür.

Bu kalp hastalıklarının yaşa göre görülme yüzdesi % 21.9 ile 60-69 yaş, % 20 ile 70 üzeri yaş, % 13.3 ile 50-59 yaş, % 4.4 ile 40-49 yaş ve % 2.8 ile 30-39 yaş; % 8 ile 20-29 yaş'dır.

Kalp hastalıklarının bölgelere göre dağılımı ise şöyledir. En yüksek oran % 8.2 ile Karadeniz bölgesidir. Bunu % 7.6 ile Marmara bölgesi, % 6.6 ile Doğu Anadolu bölgesi, % 5.9 ile Güneydoğu Anadolu bölgesi, % 5.6 ile Ege bölgesi, % 5.3 ile İç Anadolu bölgesi ve % 4.6 ile Akdeniz Bölgesi izlemektedir.

Toplumumuza her yıl 12 bine yakın doğuştan kalp hastası bebek katılmaktadır.

Ülkemizde yaklaşık 150 bin kadar romatizmal kalp hastası.

1.6 milyon koroner kalp hastası bulunduğu ve yılda 130 bin kişinin öldüğü tahmin edilmektedir.

Koroner kalp hastalığı için her iki cinstede hipertansiyon,kanda kolesterol yüksekliği,sigara içimi,hareketsizlik ve kadındada şişmanlık ve şeker hastalığı hastalığa neden olan başta gelen etkenler olarak saptanmıştır.

Koroner kalp hastalarında ölüm için incelenen faktörlerden belrleyici olarak sistolik kan basıncı yüksekliğidir bunu kolesterol yüksekliği sigara içimi ve diyastolik kan basıncı yüksekliği izlemektedir.

Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında koroner kalp hastalığına bağlı ölümler en yüksek seviyededir Koroner kalp hastalığı ve ölüm her yıl %5 oranında yükseldiği tahmin edilmektedir. Nüfusumuzun genç olmasına rağmen yaşlı nüfüslardaki kadar koroner ölümleri çok olması gelecek kuşaklar için kaygı vericidir.

Hipertansiyon sistolik kan basncındaki her 10 mm yükselme koroner kalp hastalığı riskini 522 arttırmaktaır.Ülkemizde halen 5 milyon erkek 6 milyon kadında ht bulunduğu tahmin edilmektedir.

Sigara koroner ölüm riskini 1.8 kat arttırmaktadır.

Kolesterol 200 mg üzerindeki her 50 mg yükselme koroner kalp hastalığı riskini % 36 arttırmaktadır.

Hdl batı toplumlarına göre toplumumumuzda %20 daha düşüktürher iki cinstede HDL kol ün 35 mg altında olması koroner riski1. 54 oranında arttırmaktadır.

Diyabet toplumumuzda kadınlarda dahaa yüksek olarak hızla artmaktadır. İnsüline bağlı olmayan diyabetli erişkin sayısı 8 yılda 1.0 milyondan 1.66 milyona çıkmıtır. Nüfus artışı şşmanlık nüfüs yaşlanması ve hareketsizlik etkendir.

Şişmanlık erkeklerin 514'ü kadınların %30'u BKI 30 kg/m2 ve üzerindedir. Her bir birim artışı kadınlarda koroner hastalık riskini %11 arttırmaktadır.


Avrupa'da istemediğiniz şampiyonluk!
Koroner kalp hastalıklarına bağlı ölümlerde, kadınlarda birinciyiz, erkeklerde ilk 5'e giriyoruz.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Kalp hastalıkları (kardiyovasküler hastalıklar) hakkında neler biliyoruz?

Kardiyovasküler hastalıklar toplumda en sık görülen hastalıklardandır. Kardiyovasküler hastalıkların çoğu ciddi sonuçlara yol açmaktadır. Örneğin, her yıl yaklaşık 500 000 kişi miyokard enfarktüsü yüzünden (yaygın olarak bilinen adıyla kalp krizinden) ölmektedir.

Kardiyovasküler hastalıkların erken tanısı ne derecede önemlidir?

Kardiyovasküler hastalıkların erken tanınması ve tedavi edilmesi, bu problemlerin bazılarının önüne geçilmesine yardımcı olabilir. Kardiyovasküler hastalığı bulunan hastaların tedavisi genellikle birden fazla sayıda girişim yapılmasını gerektirir. Genellikle tedavinin ilk basamağı risk faktörlerinin düzenlenmesidir: Yağ alımının kısıtlanması, gerekiyorsa kilo verme, sigarayı bırakma gibi. Bir sonraki basamak farmakolojik tedavi olabilir. İnvazif tedavi de düşünülebilir.

Başlıca kardiyovasküler hastalıklar nelerdir?

* Aterosklerotik kalp hastalığı:
İnsanlar yaşlandıkça, arter (atar damar) duvarları daha fazla kalınlaşma ve sertleşme eğilimindedir. Aterosklerozda arterlerin iç duvarlarında plak birikimi sözkonusudur (kolesterol, yağ, kalsiyum, ve fibrin adı verilen kan pıhtılaşma maddesinden oluşan lezyonlar). Ateroskleroz, koroner arterler (kalbi besleyen damarlar) gibi önemli kan damarlarında gelişme eğilimindendir. Burada ortaya çıktığında aterosklerotik ya da arteriosklerotik kalp hastalığı adını alır.

* İskemik kalp hastalığı:
İskemik kalp hastalığı, koroner arterlerden geçen kan miktarının kalbin oksijen gereksinimini karşılayamayacak durumda olması sonucu gelişir ve çoğu kez arterlerin ateroskleroz ile daralması veya tıkanması sonucu ortaya çıkar. İskemik kalp hastalığında iki durumla sık karşılaşılır; angina pektoris ve miyokard infarktüsü. Angina pektoris kalbe gelen oksijen miktarının yetersizliğine bağlı olarak, göğüste, göğüs kemiğinin arkasındaki bir ağrı olarak algılanır. Anginanın kendisi ölümcül değildir, ancak altta yatan koroner arter hastalını gösteren uyarıcı bir işarettir. Aslında giderek kötüleşen angina bir miyokard infarktüsünün habercisi olabilir. Miyokard enfarktüsü, yaygın olarak kalp krizi olarak bilinir. Bir koroner arterde oluşan tıkanma sonucunda miyokardın (kalp kası) o bölgesinde ağır bir iskemi (oksijen yetersizliği) meydana gelir. Eğer kan akımı eski haline gelmezse, etkilenen hücrelerde geri dönüşümsüz bir ölüm meydana gelir ve kalıcı miyokard hasarı ortaya çıkar.

* Hipertansiyon:
Hipertansiyon kan basıncının normalin üzerine çıkmasını anlatan bir tıbbi terimdir. Kontrolsüz hipertansiyon bütün vücuttaki kan damarlarına zarar verebilir ve miyokard infarktüsü ve inme gibi akut kardiyovasküler olayları hızlandırabilir; gözler ve böbrekler gibi organlarda hasar oluşturabilir. Hipertansiyon aterosklerozun oluşturduğu damar hasarını artırır.

* Konjestif kalp yetmezliği:
Konjestif kalp yetersizliği, kalbin yeterince kan pompalayamaz hale gelmesidir. Bunun sonucunda doku ve organlara giden kan miktarı azalır. Aynı zamanda miyokard kalbe venöz (toplar damarlardan kan dönüşü) dönüşü de sağlayamaz ve kan kalbe dönen venlerde göllenir. Sol kalp yetersizliğinde kan akciğerlerde birikir. Konjestif kalp yetersizliği diğer kardiyovasküler hastalıkların varlığında gelişir.


Kardiyovasküler hastalıklara ait belirti ve bulgular nelerdir?

İleri derecede kardiyovasküler hastalığı bulunan hastalarda sık bulunan yedi belirti ve bulgu, hastanın mevcut risk faktörleri ile birlikte ele alındığında doğru tanıya götürebilirler.

* Dispne (nefes darlığı): Ağır bir egzersizden sonra nefes nefese kalmak normal kabul edilir. Eğer dispne bir aktivitenin ağırlığına uygun düşmüyorsa kalp hastalığına işaret ediyor olabilir. Dispne miyokard infarktüsünün veya konjestif kalp yetersizliğinin belirtisi olarak ortaya çıkabilir.

* Göğüs ağrısı; Akut miyokard infarktüsünün klasik bir belirtisi olarak kabul edilir. Göğüs ağrısı, özofajit, peptik ülser hastalığı, hiatus hernisi, kas-iskelet ağrıları, akciğer embolisi ve diğer akciğer hastalıkları ile anksiyete durumları gibi kalple ilişkisi olmayan nedenlerden de kaynaklanıyor olabilir.

* Çarpıntı; kişinin kendi kalp atışlarının farkına varması veya kalbin çok hızlı veya düzensiz çarptığına dair öznel bir histir. Bu genellikle geçici ve iyi huylu bir durumdur ve çoğu kez altta yatan bir kalp hastalığı yoktur.

* Senkop, bayılma demektir. Birçok kardiyovasküler ve kardiyovasküler olmayan hastalıkla ilişkili olabilir. Genellikle, hipotansiyona (düşük kan basıncı) bağlı olarak beyne giden kan akımının azalması sonucunda beyin ****bolizmasında ortaya çıkan bozukluktan kaynaklanır.

* Ödem, özellikle ayak bilekleri, bacaklar, gözler, göğüs duvarı veya karın duvarı çevresindeki dokularda şişme durumudur. Ekstremitelerdeki ödem çoğunlukla konjestif kalp yetersizliğinin belirtisi olarak ortaya çıkar.

* Siyanoz, ciltte ve müköz membranlarda arteriyel kanın yetersiz oksijenlenmesi sonucu ortaya çıkan mavimsi renk değişikliğidir. Özellikle tırnak yataklarında ve dudak çevresinde belli olur. Nedeni ne olursa olsun, kardiyovasküer sistemin periferik dokulara yeterli miktarda oksijenlenmiş kan gönderemediği anlamına gelir.

* Halsizlik; Kalp hastalığı olan hastalarda kalbin dokulara yeterli miktarda kan ve oksijeni pompalama gücünü yitirdiğinde halsizlik oldukça sık karşılaşılan bir yakınmadır.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

SORU: Koroner kalp hastalığını oluşturan risk faktörleri nelerdir? Nasıl korunabiliriz?
(Acıbadem Hastanesi Kadıköy Kardiyoloji Bölüm Sorumlusu Dr. Nuri Çağlar)
Koroner kalp hastalığında değiştirilebilen ve değiştirilemeyen risk faktörleri vardır. Ailede erken yaşta kalp krizi geçiren bireylerin bulunması, erkek cinsiyet ve ileri yaş değiştirilemeyen risk faktörleridir. Değiştirilebilen önemli risk faktörleri ise sigara kullanımı, şeker hastalığı, hipertansiyon ile kan kolesterolü ve trigliseridlerin yüksekliğidir. Sigaranın bırakılması, kan yağlarının düşürülmesi, şeker hastalığının ve hipertansiyonun erken yaşlarda tanınarak etkin biçimde tedavi edilmesi koroner kalp hastalığını önler (birincil koruma). Oluşmuş olan koroner hastalığın ilerlemesini yavaşlatır (ikincil koruma).
Her erişkin kan basınçlarını ölçtürmeli, normal ise en az 2,5 yılda bir tekrarlanmalıdır. Ailesinde hipertansiyon öyküsü olanlar, şeker hastaları, şişmanlar ve kan yağlarında yükseklik bulunanlar ölçümleri daha sık yaptırmalıdır. Hipertansiyon tek başına kalp hastalığı riskini 2-3 kat artırır. Bu nedenle kan basıncı yüksekliği zamanında ve etkin tedavi edilmelidir.
20 yaş üzerindeki kişiler en az 5 yılda bir açlık kan yağları düzeylerini (toplam kolesterol, LDL kolesterol, HDL kolesterol, trigliserid) ölçtürmelidir. Kolesterol düzeylerindeki her yüzde 1 lik düşüşün koroner kalp hastalığı riskini yüzde 2 oranında azalttığı belirlenmiştir.
45 yaş üzerindeki her erişkin kan şekerini ölçtürmeli, değerler normal ise her 3 senede bir ölçümler tekrarlanmalıdır. Şişman olanlar, birinci derecede akrabalarında şeker hastalığı olanlar,doğum ağırlığı yüksek bulunanlar, gebelik sırasında kan şekeri yüksek bulunanlar, hipertansiyonu olanlar, HDL kolesterol 40 mg / dl nin altında ve trigliserid düzeyleri 250 mg / dl nin üzerinde olanlar ve daha önce kan şekeri ölçümleri yüksek bulunanlar kan şekeri ölçümlerini daha erken yaşlarda ve daha sık yaptırmalıdır. Kan şekeri yüksekliği tespit edildiğinde diyet ve ilaçla tedavi edilmeli, hastada diğer risk faktörleri de aranarak daha sıkı takip ve tedavi edilmelidir.
Haftada 3- 4 kez 30 dakika süre ile orta derecede dinamik egzersiz (tempolu yürüyüş gibi) yapılmalı, gün içerisindeki fizik aktivite artırılmalıdır.
Birinci derecede akrabalarında koroner arter hastalığı olanlar risk faktörlerinin değerlendirilmesi için doktora başvurmalı. Hipertansiyon, şeker hastalığı, kan yağlarında yükseklik ve şişmanlık gibi risk faktörleri olanlar hekim kontrollerini aksatmamalıdırlar.

SORU: Enfarktüs ne demektir?
(Acıbadem Hastanesi Bakırköy Kalp Damar Cerrahi Uzmanı Dr. Yusuf Kenan Yalçınbaş)
Miyokart enfarktüsü, kalbi besleyen koroner damarların çok defa bir pıhtı ile tıkanması sonucu oluşur. Böyle bir durumda tıkanmış olan koroner damarların beslediği kalp kası oksijensiz kaldığı için kalbin o bölgesinde bir harabiyet meydana gelir. Halk arasında kalp krizi olarak adlandırılan bu olay sırasında hastalardan üçte biri ani ölümle hayatını kaybetmektedir. Tıkanmış olan koroner damarın 2-4 saat içinde yapılacak girişimlerle yeniden açılması halinde kalp krizleri, enfarktüs oluşamadan atlatılabilir. Bunun için ileri teknoloji ile donatılmış, uzmanlaşmış doktor, hemşire ve teknisyen kadrolarının 24 saat çalıştığı kalp krizi merkezlerine ihtiyaç vardır.Bu merkezlerde kalp krizi geçirmekte olan hastalar derhal anjio labaratuvarına alınır, tıkalı olan kalp damarı katater yolu ile yerleştirilen bir stent ile açılarak enfarktüs önlenebilir. Kateter ile açılması mümkün değilse, hasta hemen koroner by pass ameliyatına alınarak miyokart enfarktüsü oluşmadan hayata döndürülebilir.

SORU: Koroner kalp hastalığının belirtileri nelerdir?
(Acıbadem Hastanesi Kadıköy Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Nevnihal Eren)
Koroner kalp hastalığında kalbe kan götüren ve kalp kasının beslenmesini sağlayan atardamarların daralması ve kalbe yeteri kadar kan taşıyamaması söz konusudur. Atardamarlar damar sertliği plakları ile yavaş yavaş daraldığında, dinlenmede kalp adalesi yeteri kadar kanlanabilir ancak egzersiz sırasında kalp kasının oksijen ihtiyacı arttığı için daralmış koroner damarlardan kalp adalesine giden kan yeterli olmaz. Bu koşullarda hasta egzersiz sırasında göğüs ağrısı hisseder ve ağrı istirahatle veya damar genişletici ilaçlarla geçer. Ağrı her iki kola ve çeneye yayılabilir. Bazen mide ağrıları ile karışabilir. Egzersiz sırasında bayılma, egzersiz sırasında nefes darlığının olması yine koroner hastalığının belirtisi olabilir. Bu belirtilerin herhangi birinin bulunması durumunda doktora danışılmalı ve tetkikler yapılarak belirtilerin kalp hastalığına bağlı olup olmadığı ayırt edilmelidir. Özellikle yaşlılarda ve şeker hastalarında koroner arter hastalığı olduğu halde göğüs ağrısı olmayabilir.
Bazen de damardan belirgin darlık yapmayan ancak kolesterolden zengin ve yumuşak plaklarda ani çatlama olur, plak içeriği kan ile temas eder ve vücut bunu bir damar yaralanması olarak algılayarak çatlamış olan plak üzerine pıhtı yığılır. Damar hızla ileri derecede daralarak dinlenmede şiddetli göğüs ağrısı olur. Damar tam olarak veya tama yakın tıkanırsa kalp krizi meydana gelir. Kalp krizinde bulantı, kusma, fenalık hissi, şiddetli göğüs ağrısı olur. Bu koşullarda zaman kaybetmeden hasta ambulansla en yakın hastaneye nakledilmelidir. Tedavinin başarısında zaman çok önemlidir.

SORU: Bir kimse hiçbir şikayeti olmadan kalp hastası olabilir mi?
(Acıbadem Hastanesi Kadıköy Kalp Damar Cerrahisi Bölüm Sorumlusu Doç. Dr. Cem Alhan )
Damarlardaki daralma ancak yaklaşık yüzde
60-70 gibi ileri bir seviyeye geldikten sonra ancak şikayete yol açmaktadır, ki bu da oldukça ileri bir aşama demektir. Hastaların yaklaşık yüzde 30'unda
ise kalp damarları tamamen tıkalı olmasına rağmen hiçbir şikayet ve bulgu vermemektedir. Hastalar bunu
günün birinde kardiyoloji kontrolünde sürpriz
olarak öğrenmektedirler. Bu oran diyabetik yani
şeker hastalarında çok daha yüksektir. Şeker sinir uçlarını zayıflattığından, hasta herhangi bir şikayet hissetmemektedir. Koşarken, yüzerken, spor
yaparken vs. herhangi bir şikayeti olmaması asla kalp damarlarının normal olduğu anlamına gelmemektedir.

SORU: Çocuklarda görülen kalp hastalıkları, doğum öncesi tespit edilebilir mi? Yeni doğan bebeklerde kalp ameliyatı yapılabilir mi?
(Acıbadem Hastanesi Bakırköy Pediatrik Kardiyoloji Uzmanı Prof.Dr.Ayşe Sarıoğlu)
Çocuk kalp hastalıklarının büyük bir çoğunluğu doğumsal hastalıklardır. Hamilelik sırasında fetal ekokardiyografi dediğimiz işlemle, anne karnındaki bebeğin kalbini görüntüleyerek doğumsal kalp hastalıklarının çok büyük bir oranda tespit edilebilir. Doğumsal kalp hastalıklarının önemli bir kısmında bebekler doğumdan hemen sonra bazı müdahale ve kalp ameliyatlarına ihtiyaç gösterirler. Doğumsal kalp hastalılığı tespit edilen bebeklerin doğumlarının, yenidoğan bebeklere kalp ameliyatları uygulayabilen merkezlerde gerçekleştirilmesi, bu bebeklerin yaşatılabilmesi ve sağlıklı bir çocuk haline getirilebilmesi açısından büyük önem taşır. Bazı doğumsal kalp anomalilerinde doğumdan hemen sonra yapılacak açık kalp ameliyatları ile tamamen düzeltilebilme şansı vardır. Aksi halde doğumdan birkaç hafta sonra bu imkan ortadan kalmaktadır.


SORU: Kalp-damar hastalığı konusunda risk faktörleri nelerdir?
(Acıbadem Hastanesi Kadıköy Kalp Damar Cerrahisi Bölüm Sorumlusu Doç. Dr. Cem Alhan)

Sigara

Kolesterol yüksekliği

Diyabet

Hipertansiyon

İleri yaş

Erkek cinsiyet ve menopoz sonrası bayan cinsiyet

Ailede kalp damar hastalığı hikayesi olması

Göbek çevresinden alınan kilolar

Fiziksel aktivitenin az olması

Homosistein yüksekliği

Hs-CRP yüksekliği

Psikososyal stresler

SORU: Damar sertliği (ateroskleroz) nedir?
(Acıbadem Hastanesi Kozyatağı Kardiyoloji Uzmanı Dr. Erkan Ekicibaşı)
Yaygın bir hastalık olan ve tüm damar sistemini etkileyen damar sertliğinin gelişimi çocukluk yaşlarından itibaren başlamaktadır. Hastalığın belirtilerinin ileri yaşlarda görülmesi nedeni ile erken yaşlarda tanısı zordur. Günümüz bilgilerine göre damar sertliği , belirli bir genetik altyapı ve riske sahip kişilerde, çevresel risk faktörlerinin etkisi ile ortaya çıkan bir durumdur. Damar sertliği oluşumunda yüksek kolesterolün yanında diyabet, hipertansiyon, sigara içimi ve genetik geçişin rolü kanıtlanmıştır. Yapılan çalışmalarda yüksek kolesterol düzeylerinin düşürülmesiyle, damar sertliği riskinin azaldığını gösteren oldukça fazla bulgu tedaviye yansımıştır.

SORU: Daralmış koroner damarlar neden göğüs ağrısına yol açar?
(Acıbadem Hastanesi Bakırköy Kardiyoloji Uzmanı Dr. Kemalettin Şişli)
Vücudun her yerinde o bölgeye kan, dolayısı ile de dokunun kullanacağı gıda maddeleri ve oksijeni taşıyan damar sistemleri vardır. Koroner damarlar da kalbin kendisini besler. Kalbi besleyen atardamarlarda daralma veya tıkanıklık olduğunda kalp gerekli gıda ve oksijeni alamaz. Kalp gereğinden daha az besin ve oksijenle çalışmak zorunda kalır. Fiziksel yorgunluk, stres ve ağır yemeklerden sonra kalbin daha fazla çalışması gerektiğinden oksijen ihtiyacı artar. Daralmış olan damar yatağı oksijen ihtiyacını karşılayamaz ve bu göğüs ağrısına neden olur. Kalp damarlarının hepsi açıksa sorun yoktur. Bir veya birkaçının iç hacmi daralmış ise göğüs ağrısı (anjina) oluşur. Eğer damar tamamen tıkanır ve kan akımı durursa, kalp krizi gelişir.

Kalp krizinde yeni tedavi yöntemi: Kök hücre
SORU: Kök hücre nedir?SORU: Kök hücre nedir?
(Acıbadem Hastanesi Kadıköy Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Sinan Dağdelen)
Kalp hastalıklarının tedavisinde cerrahi yöntemler, ilaç tedavisi ve "yaşam değişikliği" tedavileri uygulanıyor. Kök hücre uygulamaları bilimsel araştırmalar aracılığıyla çok önemli noktalara gelmiştir. Gelecek açısından ümit vaad edicidir ve bu konudaki araştırmalar devam etmektedir. Günümüzde daha çok henüz yeni kalp krizi geçirmiş hastalar üzerinde çalışılıyor. Son yıllarda uygulanmakta olan kök hücre naklinde birkaç yöntem bulunuyor. "Direk injeksiyon" yönteminde kalbin içine bir "kateter" yoluyla girilip, "injeksiyon" yapılarak kök hücreler naklediliyor. İkinci yöntemde, kalp damarının içine girilerek damar açılıyor. Ardından damarın içine balon konularak, balonun içinden kök hücreler, kalbin odacıklarını besleyen özel bölgeye yerleştiriliyor. Üçüncü yöntemde ise,
by-pass gerektiren hastalara ameliyat sırasında kalp açılmışken kalbin üstüne iğneyle bu kök hücreler veriliyor. Hastanın kendi kanından elde edilen kök hücreler hasarlı kalp bölgesine koroner anjiografi laboratuarında lokal anestezi
yerleştirilerek canlanma sağlanmaya çalışılıyor. Bu yarar
3-6 ay sonra bekleniyor, her hastada arzu edilen kadar
başarılı olamayabiliyor.

SORU: Kalbi durdurmadan veya çalışan kalpte yapılan koroner bypass ameliyatından bahsediliyor. Bu işlem her hasta için uygulanabilir mi?
(Acıbadem Hastanesi Bakırköy Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Ersin Erek)
Açık kalp cerrahisi teknikleri ile yapılan koroner bypass ameliyatlarında,kalp ve akciğer durdurularak hasta kalp akciğer makinesine bağlanır ve ameliyat bu şekilde tamamlandıktan sonra kalp akciğer makinesi devreden çıkarılır.Bu sistem birçok hastada sorun yaratmadan uygulanabilmektedir,ama tamamen sorunsuz olduğu söylenemez. Son yıllarda kalp akciğer makinesi kullanılmadan çalışan kalpte bypass ameliyatları uygulanmaya başlanmıştır. Ancak bu tekniğin klasik tekniğe üstünlük sağlayıp sağlamadığı yapılan çalışmalarda net bir şekilde ortaya konamamıştır. Başlangıç dönemlerinde popülerite kazanan bu teknik artık birçok merkezde giderek azalan sayıda ve daha seçilmiş hastalara uygulanmaktadır.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Kalp krizini erken tanıyın

Kalp krizi geçiren hastaların tedavisindeki başarının en önemli kriteri erken teşhistir

Kalp krizi, tüm gelişmelere rağmen, ne yazık ki hâlâ dünyada ölüm nedenleri sıralamasında birinci olma özelliğini korumaktadır. Kalp krizi vakalarının büyük bir kısmı, daha önce ciddi bir belirti vermeksizin, aniden ortaya çıkar. Bunun sonucu olarak önemli oranda ani ölümler oluşur. Turgut Özal, Barış Manço, Kemal Sunal ve Cenk Korayın ani ölümleri bu konuda gördüğümüz en bilinen örneklerdir.

Ünlü televizyoncu Cenk Korayın ölümüyle son günlerde tekrar gündeme gelen kalp krizi hakkında çok şey konuşuldu. Ancak hastalığın nedenleri, belirtileri ya da tedavi yöntemleri üzerinde fazla durulmadı...

Kalp krizi öldürüyor

Kalbin kendisini besleyen üç damar ve bunun yan dallarına koroner arterler denir. Damar sertliği nedeniyle koroner damarlarında oluşan darlıkların kan pıhtısıyla tamamen ve aniden tıkanması sonucu beslediği kalp kasının ölümüne kalp krizi denir. ABD de yılda 1,5 milyon kişi (yaklaşık 20 saniyede 1 kişi) kalp krizi geçirmektedir. Kalp krizi tüm ölüm nedenlerinin başında gelip ani ölümlerin en önemli nedenidir. Kalp krizi nedeniyle meydana gelen ölümlerin yüzde 50si ilk bir saat içerisinde olmaktadır.

En tipik belirti göğüs ağrısı

Kalp krizinin en tipik belirtisi göğüs ağrısıdır. Göğsün orta kısmında geniş bir alanda ağrı, yanma, baskı, sıkışma, ağırlık gibi 20 dakikayı geçen bir rahatsızlık hissedilir. Bazen göğüs ağrısı daha çok sol kola veya her iki kola, boyna, alt çeneye, mide kısmına ve sırta yayılma gösterebilir. Özellikle yaşlı ve şeker hastalarında ağrı olmayabilir, ani bitkinlik veya ani nefes darlığı şikayetleriyle belirebilir. Göğüs ağrısı ile birlikte terleme, bulantı, kusma veya ölüm korkusu olabilir. Bununla beraber yemek borusu, mide, bağırsak, akciğer, pankreas, safra kesesi ve göğüs kaslarının hastalıkları ile de karışabilir.

İlk saatler altın değerinde

Tecrübeler şunu göstermiştir ki hiç kimse kendine kalp hastalığını yakıştırmamakta ve şikayetleri başka şeylere yorumlamaktadırlar. Böylece doktora gitmeyen ve kalp krizi geçiren hastalar çok büyük ölüm riski almaktadırlar. Bu dönemi sağ olarak atlatan hastalar ise tedavi için altın değerindeki ilk saatleri tedavisiz geçirerek tedavisi mümkün olmayan ve ömür boyu bunun acısını çekeceği ciddi kalıcı kalp hasarlarına maruz kalırlar.

Koroner Yoğun Bakım Ünitelerinin önemi

Kalp krizi geçiren hastalar mutlaka koroner bakım ünitelerinde takip ve tedavi edilmelidir. Burada sürekli kan basınçları, kalp atışları, EKG si takip edilen hastada oluşabilecek en küçük bozukluk anında tedavi edilebilir. Bu dönemde ölümlerin en büyük nedeni olan ölümcül ritim bozuklukları şok aleti ile kolayca tedavi edilebilir. Yetersiz kalp atışları veya kalbin durması halinde geçici kalp pili (pacemaker) takılarak hasta sağlığına kavuşturulabilir. Bu ünitede yapılan modern tedavilerle kalp hasarı azaltılabilir. İlk saatlerde kan pıhtısıyla tıkanmış damarın trombolitik tedavi (pıhtı erici tedavi) ile erkenden açılması sayesinde kalp hasarı en aza indirilebilir. Bu nedenle hastanın şikayetinin başlaması ile koroner bakım ünitesine yatması arasında geçen zaman çok önemlidir. Hasta ne kadar erken gelirse tıkalı kalp damarı o kadar erken açılır ve kalpteki kalıcı hasarda o kadar az olur. 6 saatten sonra gelen hastalarda kalpteki hasar en yüksek düzeydedir.

Risk faktörlerine dikkat

Kalp krizine neden olan bazı risk faktörleri belirlenmiştir. Sigara, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kanda kolesterol yüksekliği, yağlı beslenme, aşırı kilo, hareketsiz yaşam, sinirli kişilik yapısı, stres ve aile yakınlarında kalp hastalığı olması bu hastalık için risk oluşturmaktadır. Hastalığın gizli seyredip aniden ortaya çıkması nedeniyle bu hastalığı normal check-up programları ile tespit etmek mümkün değildir. Hastalığın erken tanısı ancak bir kardiyologun önerebileceği incelemeler sonrası konabilir. Bu nedenle, 40 yaş üzeri sağlıklı görünen ve yukarıdaki risk faktörlerinden 2 tanesini bulunduran özellikle erkeklerin kardiyolojik check-up yaptırması faydalıdır. Bunun yanında göğsünde rahatsızlık olan kişilerin erken dönemde bir kardiyologa görünmesi gerekir.

Bir Kardiyoloji Check-up programında hangi testler yer alabilir?

Nisa Hastanesi Kardiyoloji Ünitesi hastalarına aşağıdaki Kardiyoloji Check-up programını uyguluyor.

* Kardiyolog muayenesi
* EKG
* Renkli doppler ekokardiyografi
* Efor testi
* Kan şekeri
* Üre
* Lipit profili
* Trigliserit
* Total kolesterol
* HDL
* LDL
* VLDL
 
takipçi satın al
Uwell Elektronik Sigara
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
Geri
Üst