Rock Türleri

Rockßottom

Bayan Üye
1. ALTERNATİVE ROCK :

Alternatif Rock

Alternatif rock, 1980'lerde ortaya çıkan ve 1990'lara gelindiğinde geniş bir kitleye hitap etmeye başlayan bir rock müzik türevidir. "Alternatif" kelimesi, 1980'lerdeki bağımsız kayıt şirketleriyle çalışan punk-rock etkileşimli grupları belirtmek için eklenmiştir. Bunun ana nedeni ise zamanın müzik türlerine uymayan bir akımın doğmuş olmasıdır. Özel bir müzik türü olarak indie müzik sahnelerinde 1980'lerde görünmeye başlayan, grunge, indie rock, britpop, gotik rock ve indie pop gibi farklı türlere sahip geniş bir müzik türüdür. Bu alt türevler ise punk-rock etkileşimli olarak çıkmış bu türün günümüzde daha karmaşım bir yapı alarak devam etmesinde etkin rol oynamışlardır. Bu müzik türünün alt yapısını genel olarak 1970'lerdeki alternatif müzik türlerinden almakla beraber, hızla değişip gelişerek günümüzdeki halini almıştır. Bu müzik türünün rock ile anılmasının yanı sıra, folk (halk) müzik, reggae, elektronik müzik, caz ve diğer müzik türleriyle de yakın ilişkisi olduğu su götürmez bir gerçektir.
Her dönemde alternatif rock, 1980'lerden itibaren süre gelen underground sanatçıları belirtmek için de kullanılmıştır. Bunlar genelde kendilerine New Wave (Yeni Akım, Yeni Dalga) şeklinde isimler vermekle beraber, özellikle 1980'lerde çıkan alternatif gruplara birer post-punk (Punk sonrası) grup demek de garip kaçmıyor. Yine de ironik olarak bu müzik türünün gelişiminin ortaya çıktığı dönemden çok 1990 ve 2000li yıllarda olması, insanların bilinen müzik türlerinden yavaş yavaş uzaklaşması ve yeni arayışlar içine girmesi şeklinde, dünyanın bu dönemdeki sosyo ekonomik, yapısına pek de ters düşmeyecek bir şekilde gelişmiştir. Alternatif kelimesi rock müzik içinde 1980'li yıllardaki kolej rock gruplarıyla aynı döneme gelir. Hatta bu müzik türüne o zamanlar genelde kolej rock deniyordu. Bunun nedeninin kolej öğrencilerini hedef alan radyoların fazlaca revaçta olmasıyla açıklanabilir. İngiltere'de ise "Indie" kelimesi, 1985'te özel bir tür haline gelen bazı alt müzik türlerinin toplamına verilen bir isimdir. Indie Rock kelimesi ise alternatif rock toplumunda özellikle 1990'lara kadar kullanılmıştır. 1990lara gelindiğinde ise Alternatif rock kelimesinin iyice yerleştiğini görüyoruz. Önceden başka müzik türlerinin birer türevi olarak sayılan Alternatif rock'ın giderek kişiselleştiği ve özelleştiği dönem de bu dönemdir. Yeni müzik ve post modern kavramlarıyla bağdaştırılarak yeni bir müzik türü olarak lanse edilen bu müzik türü, 1980lerin müziğinden sadece teknoloji olarak gelişmişti. Müziğin gelişimi ise eski sesin üzerine yeni şeyler katılması şeklindeydi. Bu nedenle zaten Rock gibi senteze çok açık bir müzik türünün içinde gelişmiştir. Alternatif rockla birlikte anılan diğer şeyler ise "Alternatif" kelimesini ilk kullanan radyo kanalı olan Los Angeles Kroq FM, alternatif müzik kategorilerine sıkça yer veren Grammy Ödülleri ve MTV Video Müzik Ödülleri'dir. Alternatif rock genel olarak underground müzik türlerine bir şemsiye olarak kullanılan bir rock müzik türüdür. Özellikle Nirvana grubunun 1991'de çıkardığı ve tüm rock piyasasını alt üst eden Nevermind albümü, alternatif müziğin bundan sonraki çehresini belirtmiştir. Sade müzik, yoğun fikir ve duygular, yer yer teknolojinin fazlaca katıldığı bir müzik türü. 2000li yıllarda ise Linkin Park gibi genç orijinli grupların metal ve grunge etkileşimine tepki olarak çıkardığı nu metal türünün alternatif rock'a yeni bir yüz kazandırdığı da aşikardır. Özellikle REM'in kurucularından sayıldığı bu müzik türünde tanınan diğer bir çok grubun birbirinden farklı müzikler yapması da genel olarak müzik anlayışının alternatif olmasındandır. Bu bağlamda Alanis Morissette, Hootie & The Blowfish gibi akustik içerikli müziklerin yanında; Green Day, The Offspring gibi pop punk grupları ve hatta Tracy Chapman'ın müziği bile bu kategoriye bir şekilde girmektedir.

2.PROGRESSİVE ROCK :

Progressive Rock

Progressive Rock müzikteki en gizemli türlerden biridir. Anlayanı azdır. Doğal olarak da az sevilir. Ancak sevenleri de bir ömür boyu vazgeçemez ondan.
Öyleyse nedir bu PR (Progressive Rock)?
PR birçok farklı müzik türünün harmanlanıp bir araya gelmesinden ortaya çıkmıştır. Rockla birlikte caz, folk ve klasik müziğin karışımıyla ortaya çıkmıştır. Bir diğer karakteristik özellik de deneyselliktir. Bir grup yada sanatçı bir konuyu, bir kişiliği veya bir olayı ele alıp onu kendi müziği doğrultusunda dinleyenlerine sunar. Bunun sonucunda da her grubun yaptığı müzik kendi ismiyle anılıp, diğerlerinden farklı bir konumda olur. Yani müziği dinlediğinizde "bu X grubun soundu" diyebilirsiniz.

Progressive Rock'ın Kökleri
PR'ın tohumlarının ilk olarak efsanevi grup BEATLES tarafından atıldığı öngörülüyor. Grubun 1967 tarihli "Sgt. Pepper's Lonely Hearts Club Band" albümü herşeyin başlangıcı kabul ediliyor ve sayısız grubu etkileyip onların bu müzik türünde büyük başarılar elde etmesinin başlıca sebebi sayılıyor.
Bununla birlikte klasik PR konusunda en büyük öncülüğü yapan grup MOODY BLUES'dur. Grubun 1967 tarihli "Days Of Future Passed" albümü ilk senfonik rock ve konsept albümüdür. Yaşamdaki bir günü anlatır. Şafakta başlar ve geceyi anlatan ünlü parçaları Night In White Satin ile sona erer. Moody Blues'un 1967 ve 1973 tarihleri arasında ürettiği 7 albüm de tam bir PR şölenidir. Bu da PR'ın temelini 2 önemli grup BEATLES ve MOODY BLUES'un attığını gösteriyor.

Klasik Progressive Rock'ın Doğuşu
60'lı yılların sonunda oldukça yeni ve fazla anlaşılmayan bir müzik türü olan PR ile özdeşmiş bir grup da KING CRIMSON'dı. Grubun ilk albümleri 1969 tarihli "IN THE COURT OF THE CRIMSON KING" senfoni, caz, R&B ve hard rock türlerinin bir karışımı olarak dinleyenleri hayrete düşüren bir şekilde ortaya çıktı. Grup 1974 yılına kadar çıkardığı yedi uçuk albümle dinleyenlerini oldukça nevrotik ve karamsar, zaman zaman duygusal bir boşlukta bırakmıştı.
PR arenasında bir başka çok önemli grup da PINK FLOYD'tu. Özellikle Roger Waters'ın yazdığı inanılmaz üst düzey liriklerle ve deneysel müziklerle PINK FLOYD bu türde tam bir devrim yaratmıştı. 1971 tarihli " Meddle " albümleri bir yüzüyle hoş,dugusal caz ezgileriyle insanı rahatlatırken, diğer tarafı (23 dakikalık tek bir parça) Echoes ile "Ne oluyor burada dedirten?" bir ziyafet sunuyordu hayranlarına. Billboard listelerinden bir türlü inmek bilmeyen grubun efsanevi albümü "The Dark Side of The Moon", Syd Barret'a adanan David Gilmour'un hüzünlü gitar sololarıyla bezeli emsalsiz "Wish You Were Here" ve karanlık, içine kapanık ama asla hakkı tam olarak verilmemiş "Animals ile Pink Floyd 1971-77 tarihleri arasında PR türünün eşsiz örneklerini vermişti.
Dönemin bir diğer süper grubu da bünyesinde Rick Wakeman, Steve Howe ve Jon Anderson gibi müzik dehalarını barındıran YES'ti. Grubun başyapıtı kabul edilen 1972 tarihli "Close To The Edge" albümü senfonik, karmaşık,tinsel, dokunaklı ve Chris Squire'ın sert ama ritmik bas gitar tınılarıyla dolu gerçekten eşi bulunmaz bir albümdü. Grubun, diğer "Fraglie (1971)", "Tales From Topograghic Oceans (1973)", "Relayer (1974)" ve "Going For The One (1977)" gibi albümleri PR tutkunları için her zaman demirbaş listesindeydi.
PR tarihinin en karmaşık, anlaşılması zor gruplarından biri de GENESIS'ti. Aynı grubun 80'lerde yaptığı "Invisible Touch" gibi art-pop albümler PR tutkunlarına elem ve keder verse de benim bahsettiğim GENESIS 1970-74 arası solistleri Peter Gabriel liderliğindeki gruptur.
"Tresspas (1970)"," Nursery Crime (1971)", Foxtrot (1972)", "Selling England By Pound (1973)" ve "The Lamb Lies Down Broadway (1974) gibi albümler senfonik, üzerinde çok uğraşılmış ve insanı uçuran lirikleriyle tam bir başyapıttılar.
PR serisinin en teknik ve aynı zamanda en abartılı grubu Emerson, Lake and Palmer'dı. Nice grubundan gelen Keith Emerson King Crimson'dan gelen Grek Lake ve Atomic Rooster'dan gelen Carl Palmer'ın oluşturduğu ELP oldukça cesur, yaratıcı, gösterişli ve agresif taraflarıyla dönemin en çok ses getiren gruplarındandı. "Tarkus (1971)", "Pictures At Exhibition (1971)", "Trilogy (1972)" ve başyapıtları "Brain Salad Surgery (1973)" albümleriyle tanınmışlardı.
Zaman zaman PR kulvarlarına giren ünlü İngiliz grup Uriah Heep'ide unutmamak gerekiyor. Ken Hensley'in liderliğindeki grup "Salisbury (1971)", "Magician's Birthday (1972)" ve "Demons and Wizards (1972)" gibi hepsi gerçek bir PR örneği olan çok kaliteli albümler üretmişti.
Alan Parsons Project de yaptığı konsept albümlerle PR'ın hakkını veren gruplarındandı. Ayrıca Van Der Graaf Generator, Gentle Giant ve Renaissance gibi ülkemizde pek tanınmayan gruplar da dönemin oldukça ses getiren topluluklarıydı. Ayrıca Macar grup Omega ve Almanların dev grubu Eloy da 70'li yıllarda PR alanında iz bırakan birçok albüm üretmişlerdi.
Benim bu dönemden bahsedeceğim son grup gerçekten çok sevdiğim ancak rock dünyasında bir türlü hak ettiği başarıyı yakalayamamış İngiliz grup Camel olacaktır. 1972 yılında Surrey İngiltere'de Andy Latimer, Peter Bardens, Doug Ferguson ve Andy Ward tarafından kurulan Camel aradan geçen 30 yıla rağmen kalan tek orjinal üye gitarist Andy Latimer sayesinde yoluna devam ediyor. "Snow Goose (1975)", Moonmadness (1976)", Rain Dances (1977)" ve "Stationary Traveller (1984)" gibi PR tarihinin en başarılı albümlerini üretmiş olan Camel Andy Latimer'ın insanı başka alemlere götüren naif flüt ve gitar ezgileriyle, Andy Ward'un başarılı davul tekniği ve geçtiğimiz Aralık ayında yaşama veda eden Peter Bardens'ın kendine has klavye çalışı ile gerçekten bu alanın en başarılı gruplarından biriydi.

70'li Yılların Progressive Hard Rock Grupları
Bu kategoride 3 önemli grup göze çarpıyor:
QUEEN, RUSH ve KANSAS.
Bu üç grupta klavyeden ziyade klasik heavy metal sınırlarını zorlayan gitar soundlarıyla ve sıkı, özenilmiş düzenlemeleriyle türün gözdeleriydiler. Ancak kayda değer bir olgu da, bu grupların birkaç başarılı radyo hitleri dışında PR tutkunları tarafından fazla dikkate alınmamalarıydı. Bu da anılan grupların az fakat kendilerine aşırı bağlı fanatik hayran kitlelerine sahip olmasına neden oldu.
Odukça fenomen olan QUEEN opera, metal, klasik ve görsel öğeleri fazla kullanan ve bu karışımlardan oluşan farklı müziği ile kendine bağlı bir hayran kitlesi oluşturmuştu. Freddie Mercury ve Brian May'in liderliğindeki grup, anlaşılması zor "QueenII (1973)", farklı ancak sanatsal"Sheer Heart Attack (1974)", gösterişli, ses getiren "A Night At The Opera (1975)", oldukça sert "A Day At The Races (1976)" ve daha az progressive "News Of The World (1977)" gibi albümleriyle rock tarihinin unutulmazları arasındaki yerini alıyordu.
Kanada'nın bir numaralı grubu Rush ise oldukça sert, Alex Lifeson'ın gitarına ve baterist Neil Peart'ın uçuk şarkı sözlerine dayalı müzikleriyle bu alanda önemli bir yer tutuyordu. Grup "2112 (1976)" ve "Hemispheres( 1978)" gibi enstrümanların hakkının verildiği "Permanent Waves (1980)" ve "Moving Pictures (1981)" gibi daha dingin ve dengeli albümleri ile dikkat çekiyorlardı.
PR alanında pek fazla önemli grup çıkarmayan Amerika'nın başarılı temsilcisi Kansas gitarist Kerry Livgren liderliğinde önemli başarılara imza atmıştı. Zaman zaman çok sert, zaman zaman da klasiğe yakın daha dingin, naif parçalarıyla Kansas bu alanın hatırı sayılır gruplarındandı. "Leftoverture (1974)" ve "Point Of Known Return (1977)" grubun en seçkin albümlerindendi.

Günümüzde Progressive Rock
Hala Var mı?
Evet. Bazı başarılı rock grupları eskileri gibi olmasalar da hala bu müzik türünü günümüzde de sürdürmeye çalışıyorlar. 80'li yılların ortalarında kurulan İngiliz grup Marillion hem Fish ile birlikte hem de Fish'ten sonra yaptıkları kaliteli müzik ile 70'li yıllar sonrası bu alanda bayrağı taşıyan önemli bir gruptu. "Fugazi (1984)", "Misplaced Chidhood (1985)" ve "Brave (1994) gibi albümler grubun oldukça önemli yapıtları arasındaydı.
Her biri kendi enstrümanında tam bir uzman olan DREAM THEATHER'da progressive metal tarzı parçalarıyla türü devam ettirmeye çalışan gruplardan. Grubun 1999 tarihli "Metropolis Part2: Scenes From A Memory" albümü oldukça dikkat çekici.
Bu alanda bahsedeceğim son iki grup TOOL ve RADIOHEAD. Her iki grup da alternatif rock tarzı görüntüleriyle daha çok modern PR grupları olarak adlandırılabilirler. TOOL'un oldukça karanlık, düşündüren metal albümleri "Aenima (1996)" ve Lateralus (2001)" ile daha gözde bir grup olan RADIOHEAD'in "Ok Computer (1997)" ve "Kid A (2000)" gibi oldukça nevrotik, insanı bozan albümleri günümüzdeki PR müziğinin en etkili örnekleri sayılabilir.

Grunge Rock

Sözlükleri açıp baktığımızda grunge için �pis,kirli,eski püskü,yıpranmış�gibi kelimeler çıkar karşınıza.Müzik sahnesini değiştiren akımı tanımlamak gerektiğinde ise kirli,distortion�lı ve feedback�li gitarlar,güçlü davullar,belki de çoğu zaman �sessizlik-gürültü-sessizlik�trafiğiyle formüle edilebilecek bir müzik olarak nitelemek yerindedir.Ama öfkesini hardcore�dan,vuruculuğunu punk�tan,güçlü sound�unu heavy metal�den beslemiş olan grunge�ı tek bir müzik türünden ziyade belli grupların sahip olduğu veya belli gruplara yakıştırılan bir ruh birliği olarak görmek daha doğrudur.Grunge�a �Seattle sound�u� deriz ama tüm grunge gruıpları Seattle�lı değildir;etkilerini punk�a benzetiriz ama birçok grup punk kadar heavy metal de dinlemiştir;kimileri ağır tempolu,kimileri daha hızlıdır;kimilerinin şarkılarını elinize gitar aldıktan sonraki birkaç hafta içinde çalabilirsiniz,kimilerininki ise enstrüman üzerinde yetkinlik gerektiren partisyonlarla doludur.Ama tüm farklara rağmen grunge grupları birdir gözümüzde,yukarıda �ruh birliği�dediğimiz şey sayesinde.Grupların her birinin şarkı sözlerindeki öfke,korku,keder,yalnızlık sıkıntı temaları;fanlarıyla ilişkileri ve müzik endüstrisine karşı tutumları benzerdir.Grunge�ın söylemindeki karamsar ton,X kuşağı�nın umutsuzluğuyla paralel bulunur.1960�lar sonu-1980�ler başı arasında doğan,kültürel aidiyet hissetmeyen,toplumla ilişkileri zayıf,güçlü hedeflerden yoksun bir kuşaktır X kuşağı.Bir önceki kuşağın mensupları olan yuppie�ler para kazanmayı,mevki sahibi olmayı her şeyin üstünde görürken,X kuşağı kararsızdır.İşte grunge hayatlarındaki boşluğu para ve kariyerle doldurmanın mümkün olduğu inancına;markaların,mevkilerin her şeyin üzerinde görüldüğü anlayışa karşı çıkar.Kocaman bir kuşağın umutsuzluğunu paylaşır.İşte her grunge grubunda ortak olan nokta budur.Hair metal�in suya sabuna dokunmayışından da,süslü megastarların steriliğinden de uzaktır.Bu yüzden samimidir,gerçekçidir

Hard Rock

Hard rock, kökenleri 1960 başları garaj rock'ı ve psychedelic rock'a dayanan bir rock and roll tarzıdır. Elekro gitar, bas gitar ve davulların sert şekilde kullanılması tipik özelliğidir. Hard Rock terimi, genellikle punk rock, grunge, alternatif metal ve heavy metal gibi Pop rock radyo müziklerinden daha sert olan rock tarzlarını tek bir çatı altında toplayan ana kategorilerdendir.Günümüzde Nickelback,Sevendust,Silverchair,Lostprophest,Puddle of Mudd ,Saliva,Scars of Life gibi guruplar bu müziği icra etmektedirler.

Industrial Rock

Industrial recordstan gelir adi.Throbbing gristle, Einstürzende Neubauten,Coil,Laibach,Merzbow..vs. diye gider öle işte.. En güzelini fear factory replica`nın girişinde söylemiş zaten: `there is no love`... endüstriyel müziğin derdi kısaca bununla özetlenebilir, sevgisiz, insanların birbirinden kopuk, ben-merkezcil hayatlar sürdüğü şehir ortamında varolmaya çalışan çocukların müziği. bu durumda öfke ve isyan çok şaşırtıcı olmasa gerek... Ministry`i bu türü icad etmekle itham ederler. Hatta bazıları Nine Inch Nails`e bilen Industrial Rock der. Ben ise onlarla tartışmam, kafama iş makineleri gibi inen ritmleri, kulağımda fabrika uğultusu gibi cızırdayan gitarları dinler, "haklısın abi" derim.Makinalaşan insanın makinalaşmama çabası gibi bir şey, ayrıca illa müzikte dijitallik olacaksa böyle olsun.

Punk Rock

Punk; kültür politika ve estetiği ile kurumsallaşmış sanat teorileri ve bunu yaratan topluma, toplumsal sisteme karşı doğmuş bir reddediştir. Punk, sanatçıyı devrimci olarak görür, geleneksel ve kalıplaşmış davranış ve yaşam biçimine karşı yıkıcı bir tavır geliştirir. Bireyin kişisel gelişimini yönlendiren, yaşam biçimini şekillendiren toplumsal organizmayı herşeyin suçlusu olarak görür ve saldırmaktan çekinmez. Punk'a göre herşey alt üst olmalıdır; aykırı, ayrıksı giyim tarzı, ve gündelik yaşamda sınırlann belirsizleştirilmesi, bilinçli kışkırtıcılık, kabul görmüş ve tekdüzeleşmiş yaşam biçiminin yeniden düzenlenmesi (ya da düzensizleştirilmesi) punk yaşam biçiminin devrimci taktikleridir.

Punk'ın kendini var ettiği sahne; ekonomik ve toplumsal buhranın yaşamın her alanını cenderede tuttuğu 1970'lerin son dönemlerindeki İngiltere'dir. Punk akımı; İngiltere'deki ekonomik bunalımdan büyük zarar gören işçi sınıfı gençleri arasında doğdu. "Geleceğin olmadığı'" hayatlarının ve politik güç sahibi kişilerce yönetilen bir toplum tarafından önceden belirlendiği gerçeği, toplumsal dinamiği oluşturan gençlerin en büyük buhranıydı. Bu buhranın köklerinin fütürizm, dadaizm, nihilizm ve anarşizm

Punklar içinde bulunduklan durumu protesto etmek için ellerindeki her malzeme ile bedenleri de dahil, kendilerini ironik bir biçimde "toplumsal atık" olarak sundular: Köle kıyafetleri, zincirler, deriler, dayatılan cinsiyetçi modaya karşı androjenlik, parçalanmış giysiler, rengarenk ve dikleştirilmiş rahatsız edici saç biçimleri ve punk sembollerinden bedene iliştirilmiş çengelli iğne... Punk antimodadır. Amacı geleneksel kalıplar içinde yaşayan topluma karşı algıyı bozmaya yönelik açık bir saldındır.

Punk estetiğinin yaratıcısı olarak kabul edilen Londralı modacı Vivienne Westwood (Sex Pistols'in doğuşunda da nedenlerinden olan 'Sex' adlı dükkanın ortaklanndan) şu sözleri ile punk esetetiğinin "nedenini" açıklıyor:

"...Onun giysilerini giyrnek için cesur olmanız gerekir. sokakta yürürken tüm dikkatleri üzerinize çekeceksiniz. Bu tepkileri davet eden bir güç gösterisidir. Giysiler genellikle fikirleri sözlerden daha iyi anlatabilir. Bir kitap, bir poster ya da broşür kadar yıkıcı bir silah olabilir: Otobüste yanınızda 'Anarchy in the UK' (Birleşik Krallıkta Anarşi) tişörtü ile oturan biri sizi anıda rahatsız eder."
 
takipçi satın al
Uwell Elektronik Sigara
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
Geri
Üst