Her şeyden ve herkesten ayrı
SOYTARI VODVİL
Emel Yuna, Cinius Yayınları, 2007, 171 sayfa.
Adını Fransa'nın Normandiya bölgesindeki bir köyden alan, 19. yüzyılın ortalarında Amerika'da ortaya çıkan vodvil tiyatrosu, Avrupalı ve Amerikalı geniş halk yığınlarının, en başta da köylülerin ve kasabalıların tiyatro salonlarını doldurmasına neden olmuş, sinema sektörünün popülaritesinin artmasıyla da gözden düşmüştü. İçinde pandomim, dans gösterileri, şarkılar, parodiler ve hatta monologlar barındıran vodvil taşlamalardan hareketle yanılgılara ve olguların tuhaflığına dayanarak ilerleyen, hızlı bir tempoyla süregiden bir güldürü türü. Vodvil tiyatrosunu aklıma düşüren Emel Yuna'nın Soytarı Vodvil kitabı oldu.
Soytarı Vodvil bir yanıyla paranoyakların, 'geçmiş'in bir türlü geçmemesinden musdarip genç kadınların, cinnet fantazilerini her defasında yarım bırakanların, her şeyden ve herkesten ayrı düşmüşlerin öyküsü. Diğer yanıyla ise hayatın anlamı ve değerler hakkında kafası karışık 12 Eylül gençliğinin akıl ve ruh tutulmalarının bir özeti adeta.
Mizahi yanı biraz zayıf kalsa da, kitap adındaki Vodvil'in hakkını verir şekilde hızla ilerleyen olayları, sahnede bir görünüp bir kaybolan kahramanlarıyla akıp gidiyor. Sahnedeki şarkıların yerini şiirler, monologlarınkini mektuplar alıyor. Okur, tam da yazarın istediği gibi yollarının ne zaman birbiriyle kesiştiğini kavrayamadığımız bir grup
genç insanın; işsiz yazar Feryal'in, dibe vurmuş kıskanç âşık Tolga'nın, tercih edilmeyen olduğunu hiç unutmamak için saçlarını kırparak kendini ucubeye dönüştüren Sevda'nın, ölümünün arkadaşlarına dert olduğu Berta'nın, estetik operasyonla yüzünü değiştiren cerraha "hiç kan dökmedim ben" diyerek ruhunu temizlemeye çalışan itirafçı Gökhan'ın ve hikâyede hak ettiği yeri bulamasa da bu vodvile en çok yakışan patavatsız Pedro'nun öykülerinin nelere dokunup nelere teğet geçtiğini anlamakta zaman zaman güçlük çekiyor.
Karmaşık örgü ve kurgu içindeki geri dönüşler sayesinde neyin, ne'den
önce, ne'den sonra yaşandığı algının sınırlarını zorluyor. Şunu söylemek
gerekir ki Soytarı Vodvil'in anti-kahramanlarının yaşama karşı haykıracakları büyük lafları var.
Rengin Yerli
SOYTARI VODVİL
Emel Yuna, Cinius Yayınları, 2007, 171 sayfa.
Adını Fransa'nın Normandiya bölgesindeki bir köyden alan, 19. yüzyılın ortalarında Amerika'da ortaya çıkan vodvil tiyatrosu, Avrupalı ve Amerikalı geniş halk yığınlarının, en başta da köylülerin ve kasabalıların tiyatro salonlarını doldurmasına neden olmuş, sinema sektörünün popülaritesinin artmasıyla da gözden düşmüştü. İçinde pandomim, dans gösterileri, şarkılar, parodiler ve hatta monologlar barındıran vodvil taşlamalardan hareketle yanılgılara ve olguların tuhaflığına dayanarak ilerleyen, hızlı bir tempoyla süregiden bir güldürü türü. Vodvil tiyatrosunu aklıma düşüren Emel Yuna'nın Soytarı Vodvil kitabı oldu.
Soytarı Vodvil bir yanıyla paranoyakların, 'geçmiş'in bir türlü geçmemesinden musdarip genç kadınların, cinnet fantazilerini her defasında yarım bırakanların, her şeyden ve herkesten ayrı düşmüşlerin öyküsü. Diğer yanıyla ise hayatın anlamı ve değerler hakkında kafası karışık 12 Eylül gençliğinin akıl ve ruh tutulmalarının bir özeti adeta.
Mizahi yanı biraz zayıf kalsa da, kitap adındaki Vodvil'in hakkını verir şekilde hızla ilerleyen olayları, sahnede bir görünüp bir kaybolan kahramanlarıyla akıp gidiyor. Sahnedeki şarkıların yerini şiirler, monologlarınkini mektuplar alıyor. Okur, tam da yazarın istediği gibi yollarının ne zaman birbiriyle kesiştiğini kavrayamadığımız bir grup
genç insanın; işsiz yazar Feryal'in, dibe vurmuş kıskanç âşık Tolga'nın, tercih edilmeyen olduğunu hiç unutmamak için saçlarını kırparak kendini ucubeye dönüştüren Sevda'nın, ölümünün arkadaşlarına dert olduğu Berta'nın, estetik operasyonla yüzünü değiştiren cerraha "hiç kan dökmedim ben" diyerek ruhunu temizlemeye çalışan itirafçı Gökhan'ın ve hikâyede hak ettiği yeri bulamasa da bu vodvile en çok yakışan patavatsız Pedro'nun öykülerinin nelere dokunup nelere teğet geçtiğini anlamakta zaman zaman güçlük çekiyor.
Karmaşık örgü ve kurgu içindeki geri dönüşler sayesinde neyin, ne'den
önce, ne'den sonra yaşandığı algının sınırlarını zorluyor. Şunu söylemek
gerekir ki Soytarı Vodvil'in anti-kahramanlarının yaşama karşı haykıracakları büyük lafları var.
Rengin Yerli