Silencio
Kayıtlı Üye
Filmler kitaplar gibidir, ne kadar izlerseniz izleyin sonu gelmez. Her zaman izlenecek yeni filmler ve okunacak yeni kitaplar vardır. Elbette bunun bir sonu olmadığını biliyoruz fakat bazı filmler vardır ki mutlaka izlenmelidir, izlenmemesi kati surette büyük kayıplar yaratır; hatta dünyanın sonu bile getirebilir. Arkadaş arasında Yok artık nasıl olur da bu filmi hala izlemedin? dedirtir. Filmlo****olarak bu duruma maruz kalmamanız için bu dosyayı hazırladık ve dedik ki Yıl olmuş 2014, sen hala bu filmleri izlemedin mi?
Yazar: Utku Ögetürk
The Truman Show
İlk adımlarını 220 ülke izledi. Bütün dünya bu kaçamak öpücüğü nefesini tutarak izledi. Ve o büyüdükçe teknoloji de ilerledi. Bir insan hayatının tamamı, gizli kameraların karmaşık ağıyla kaydedildi. Ve hiçbir zaman değişiklik yapılmadan günde 24 saat, haftada 7 gün bütün dünyaya canlı olarak yayınlandı. Ve işte karşımızda insanlar tarafından yapılmış Çin Seddi ile uzaydan görülebilen 12 yapıdan biri olan, dünyanın bu en büyük stüdyosundaki Sea Heaven adasından: The TRUMAN Show başlıyor.
Filmin konusunu aslında Truman Showun başlangıç jeneriği açıklamaya yetiyor. Televizyon dünyası ve medya tarihine yapılan en ağır eleştirilerden biri olan film, ülkemizde 2000lerle birlikte popülerliğini artırmayı başaran reality şovları da henüz başlangıcında, 1998de yerden yere vuruyor.
Kanımca, Jim Carreynin en başarılı performanslarından biri olan Truman Show, dini göndermeleriyle de vereceği mesajı sağa sola saptırmadan, doğrudan anlatan ender yapımlardan. Program yapımcısının kendisini Trumanın yaratıcısı olarak görmesinden, tüm stüdyoyu havadan izlemesine kadar Tanrı modelini benimsemesi yalnızca televizyon dünyasının insanlar üzerindeki olumsuz etkisini anlatmakla kalmıyor; Biz bu dünyada ne yapıyoruz? sorusunu da sormamıza neden oluyor.
Kısacası, televizyonun beynimizdeki hücreleri öldürmeye hızla devam ettiği şu yıllarda henüz izlemediyseniz, mutlaka izleyin diyeceğim filmlerin en başında geliyor Truman Show. Geçen gün Twitterdaki bir dostumun yazdığı tavsiyeyi alıntılayarak bu filmi yalnızca Acunun izlememiş ve izlemeyecek olmasını diliyorum. Yoksa Truman Show aklımızda hoş bir film olmanın dışında gerçek bir televizyon programı olarak karşımıza çıkabilir.
Son sözüm yine Trumandan olsun; Eğer ki sizi bir daha göremezsem iyi günler, iyi akşamlar ve iyi geceler.
İyi seyirler
Kelebek ve Dalgıç
Ünlü magazin dergisi Ellede editörlük yapan Jean-Dominique Baubynin gerçek hayatının anlatıldığı Kelebek ve Dalgıç (The Diving Bell and The Butterfly)ın listemde olmasının en önemli sebebi bugüne dek izlediğim en etkileyici filmlerden biri olması. Filmin bu denli etkileyici olmasının nedeni ise yönetmenin kullandığı teknik, yani tüm filmi Jean Donun gözlerinden ve iç sesinden anlatıyor oluşu.
İmrenilecek bir hayata sahip olan Jean Donun vücut yetilerini beklenmedik bir anda geçirdiği felç sonucunda kaybetmesini konu alan film, beyninde hiçbir hasar olmayan, ancak sol gözünü hareket ettirebilen Jean Donun ibretlik otobiyografisinden uyarlanarak gerçek bir hikayeyi olabilecek en gerçekçi şekilde aktarmayı başarıyor.
Sahip olduklarımızın değerini hiçbir zaman tam anlamıyla bilemediğimizi düşünüyorum. Oysa, yalnızca sol gözünü hareket ettirebilen Jean Donun kitap yazmaya kadar giden hikayesi; elimizdeki imkanların farkına varmamızı sağlayabilecek 112 dakikalık bir mucize.
Ülkemizde vizyona girdiği yıl yalnızca 16 kopyayla sinema salonlarında kendine yer bulabilen Kelebek ve Dalgıç, atlanmaması gereken filmlerden biri. Şahsi fikrime göre de farklı sinema diliyle çekilmiş, farklı bir deneyim yaşatan en gerçekçi ve en dramatik filmlerden biri. Eğer ki hala izlemediyseniz mutlaka izlemenizi, izlediyseniz de tekrar tekrar izleyip elinizdekilerin kıymetini bilmenizi tavsiye ediyorum.
İyi Seyirler
Yazar: Ayça Ögetürk
Edward Makaseller
1990 yapımı filmi hala izlemediyseniz, bir an önce harekete geçmelisiniz. Yönetmenliğini Tim Burtonun üstlendiği filmin başrollerinde Johnny Depp ve Winona Ryder bulunuyor.
Modernize edilmiş bir Pinokyo ya da sevimli bir Frankenstein hikayesi olarak aktarılan filmde yaratıcısı ölünce yarım kalan Edwardın hikayesi anlatılıyor. Avon temsilcisi Peg, müşteri ararken tepedeki gizemli şatoya da uğrar. Burada Edwardla karşılaşır ve onu topluma kazandırmaya karar verir. Edwardın naif hareketleri ve çocuksu saflığı korkunç görünüşüne rağmen kimsenin gözünden kaçmaz. Ama Edward ait olmadığı bir toplumda hem de makastan elleriyle ne kadar yaşayabilecektir?. Hikaye tüm zıtlıkları bir arada barındırır. Edwardın dış görünüşü ve yaşadığı yer kapkaranlık olmasına rağmen nazik ve iyi kalplidir, kasabaysa rengarenk ve bir o kadar da içi kararmış ve dedikoducu insanlarla doludur.
Film bir Tim Burton klasiği olarak sinema tarihinde yer etmiştir. Bu zamana dek hiç, bir Burton filmi izlemedim diyorsanız kesinlikle iyi bir başlangıç olacaktır. Masalsı tarzı ve muhteşem oyunculuklarıyla 2013e sayılı günler kala mutlaka listeye eklemelisiniz.
İyi seyirler
Charlie ve Çikolata Fabrikası
Çocuk kitapları yazarı Roald Dahlın kitabından uyarlanan film büyüklere hitap eden bir çocuk filmi desem sanırım yanlış olmaz. Dünyanın en güzel çikolatalarını üreten Willy Wonka fabrikasını kapattıktan sonra, günün birinde bir duyuru yapar. Tüm dünyada satılan Wonka çikolatalarından sadece beş tanesinin içine altın biletler saklanmıştır. Bunları bulan beş şanslı çocuk fabrikayı ziyaret edecek ve bir tanesi özel bir hediyenin sahibi olacaktır.
Çocukların yetiştirilme tarzlarını ağır bir şekilde eleştiren film teknoloji, hırs, para ve aç gözlülükle büyütülmüş şımarık çocuklarla ilgili muhteşem bir hikayeyi konu alıyor. Bu beş çocuk arasında tek farklı olan minik Charliedir. Zavallı Charlienin ailesi öylesine yoksuldur ki onun fabrikada olmasının tek sebebi gerçekten sadece şansıdır.
Tim Burtonun unutulmazlarından biri olan film tüm renkli sahnelerine rağmen aynı şekilde alttan alta karanlık bir hikayeyi de anlatır. Çocukların renkli dünyalarının ve çocuksu saflıklarının kaybedilmemesinin önemini vurgular. Özellikle çocuk sahibi film severlerin mutlaka izlemesini tavsiye ediyorum, çünkü Oompa Loompaların şarkılarından öğrenecek çok şeyiniz olacak
İyi seyirler
Yazar: Utku Ögetürk
The Truman Show
İlk adımlarını 220 ülke izledi. Bütün dünya bu kaçamak öpücüğü nefesini tutarak izledi. Ve o büyüdükçe teknoloji de ilerledi. Bir insan hayatının tamamı, gizli kameraların karmaşık ağıyla kaydedildi. Ve hiçbir zaman değişiklik yapılmadan günde 24 saat, haftada 7 gün bütün dünyaya canlı olarak yayınlandı. Ve işte karşımızda insanlar tarafından yapılmış Çin Seddi ile uzaydan görülebilen 12 yapıdan biri olan, dünyanın bu en büyük stüdyosundaki Sea Heaven adasından: The TRUMAN Show başlıyor.
Filmin konusunu aslında Truman Showun başlangıç jeneriği açıklamaya yetiyor. Televizyon dünyası ve medya tarihine yapılan en ağır eleştirilerden biri olan film, ülkemizde 2000lerle birlikte popülerliğini artırmayı başaran reality şovları da henüz başlangıcında, 1998de yerden yere vuruyor.
Kanımca, Jim Carreynin en başarılı performanslarından biri olan Truman Show, dini göndermeleriyle de vereceği mesajı sağa sola saptırmadan, doğrudan anlatan ender yapımlardan. Program yapımcısının kendisini Trumanın yaratıcısı olarak görmesinden, tüm stüdyoyu havadan izlemesine kadar Tanrı modelini benimsemesi yalnızca televizyon dünyasının insanlar üzerindeki olumsuz etkisini anlatmakla kalmıyor; Biz bu dünyada ne yapıyoruz? sorusunu da sormamıza neden oluyor.
Kısacası, televizyonun beynimizdeki hücreleri öldürmeye hızla devam ettiği şu yıllarda henüz izlemediyseniz, mutlaka izleyin diyeceğim filmlerin en başında geliyor Truman Show. Geçen gün Twitterdaki bir dostumun yazdığı tavsiyeyi alıntılayarak bu filmi yalnızca Acunun izlememiş ve izlemeyecek olmasını diliyorum. Yoksa Truman Show aklımızda hoş bir film olmanın dışında gerçek bir televizyon programı olarak karşımıza çıkabilir.
Son sözüm yine Trumandan olsun; Eğer ki sizi bir daha göremezsem iyi günler, iyi akşamlar ve iyi geceler.
İyi seyirler
Kelebek ve Dalgıç
Ünlü magazin dergisi Ellede editörlük yapan Jean-Dominique Baubynin gerçek hayatının anlatıldığı Kelebek ve Dalgıç (The Diving Bell and The Butterfly)ın listemde olmasının en önemli sebebi bugüne dek izlediğim en etkileyici filmlerden biri olması. Filmin bu denli etkileyici olmasının nedeni ise yönetmenin kullandığı teknik, yani tüm filmi Jean Donun gözlerinden ve iç sesinden anlatıyor oluşu.
İmrenilecek bir hayata sahip olan Jean Donun vücut yetilerini beklenmedik bir anda geçirdiği felç sonucunda kaybetmesini konu alan film, beyninde hiçbir hasar olmayan, ancak sol gözünü hareket ettirebilen Jean Donun ibretlik otobiyografisinden uyarlanarak gerçek bir hikayeyi olabilecek en gerçekçi şekilde aktarmayı başarıyor.
Sahip olduklarımızın değerini hiçbir zaman tam anlamıyla bilemediğimizi düşünüyorum. Oysa, yalnızca sol gözünü hareket ettirebilen Jean Donun kitap yazmaya kadar giden hikayesi; elimizdeki imkanların farkına varmamızı sağlayabilecek 112 dakikalık bir mucize.
Ülkemizde vizyona girdiği yıl yalnızca 16 kopyayla sinema salonlarında kendine yer bulabilen Kelebek ve Dalgıç, atlanmaması gereken filmlerden biri. Şahsi fikrime göre de farklı sinema diliyle çekilmiş, farklı bir deneyim yaşatan en gerçekçi ve en dramatik filmlerden biri. Eğer ki hala izlemediyseniz mutlaka izlemenizi, izlediyseniz de tekrar tekrar izleyip elinizdekilerin kıymetini bilmenizi tavsiye ediyorum.
İyi Seyirler
Yazar: Ayça Ögetürk
Edward Makaseller
1990 yapımı filmi hala izlemediyseniz, bir an önce harekete geçmelisiniz. Yönetmenliğini Tim Burtonun üstlendiği filmin başrollerinde Johnny Depp ve Winona Ryder bulunuyor.
Modernize edilmiş bir Pinokyo ya da sevimli bir Frankenstein hikayesi olarak aktarılan filmde yaratıcısı ölünce yarım kalan Edwardın hikayesi anlatılıyor. Avon temsilcisi Peg, müşteri ararken tepedeki gizemli şatoya da uğrar. Burada Edwardla karşılaşır ve onu topluma kazandırmaya karar verir. Edwardın naif hareketleri ve çocuksu saflığı korkunç görünüşüne rağmen kimsenin gözünden kaçmaz. Ama Edward ait olmadığı bir toplumda hem de makastan elleriyle ne kadar yaşayabilecektir?. Hikaye tüm zıtlıkları bir arada barındırır. Edwardın dış görünüşü ve yaşadığı yer kapkaranlık olmasına rağmen nazik ve iyi kalplidir, kasabaysa rengarenk ve bir o kadar da içi kararmış ve dedikoducu insanlarla doludur.
Film bir Tim Burton klasiği olarak sinema tarihinde yer etmiştir. Bu zamana dek hiç, bir Burton filmi izlemedim diyorsanız kesinlikle iyi bir başlangıç olacaktır. Masalsı tarzı ve muhteşem oyunculuklarıyla 2013e sayılı günler kala mutlaka listeye eklemelisiniz.
İyi seyirler
Charlie ve Çikolata Fabrikası
Çocuk kitapları yazarı Roald Dahlın kitabından uyarlanan film büyüklere hitap eden bir çocuk filmi desem sanırım yanlış olmaz. Dünyanın en güzel çikolatalarını üreten Willy Wonka fabrikasını kapattıktan sonra, günün birinde bir duyuru yapar. Tüm dünyada satılan Wonka çikolatalarından sadece beş tanesinin içine altın biletler saklanmıştır. Bunları bulan beş şanslı çocuk fabrikayı ziyaret edecek ve bir tanesi özel bir hediyenin sahibi olacaktır.
Çocukların yetiştirilme tarzlarını ağır bir şekilde eleştiren film teknoloji, hırs, para ve aç gözlülükle büyütülmüş şımarık çocuklarla ilgili muhteşem bir hikayeyi konu alıyor. Bu beş çocuk arasında tek farklı olan minik Charliedir. Zavallı Charlienin ailesi öylesine yoksuldur ki onun fabrikada olmasının tek sebebi gerçekten sadece şansıdır.
Tim Burtonun unutulmazlarından biri olan film tüm renkli sahnelerine rağmen aynı şekilde alttan alta karanlık bir hikayeyi de anlatır. Çocukların renkli dünyalarının ve çocuksu saflıklarının kaybedilmemesinin önemini vurgular. Özellikle çocuk sahibi film severlerin mutlaka izlemesini tavsiye ediyorum, çünkü Oompa Loompaların şarkılarından öğrenecek çok şeyiniz olacak
İyi seyirler